Yıkım ekibi
ülkemizde eleştiriler bir yıkım ekibinin yaptığını hatırlatıyor. Yapılanların doğru olmadığını söylemek yeterli sayılıyor ama ne yapılması gerektiğinden söz eden yok. Muhalefet iktidarın tüm yaptıklarının yanlış olduğunu söylüyor ama alternatif bir proje önermiyor. Son günlerde ekonomide karşılaşılan sıkıntılar iktidarın beceriksizliği sayılıyor ama ne geçmişte ne de bugün ekonomik bir program sunulmuyor.
Zaten kendi başarılarını iktidarın başarısızlığına bağlı olduğunu düşünen muhalefet sadece var olan olumsuzlukları gidereceğini söylüyor. Bunun için uygulayacağı politikaların ne olduğunu kimse bilmiyor. Halk var olan kötü olduğu için diğerine oy veriyor ama gelenin ne yapacağı hakkında hiçbir fikri olmuyor. Sadece şikayetlerinin ortadan kalkacağını umuyor.
önümüzdeki dönemde dünyada başlayan ekonomik olumsuzlukların ülkemize nasıl yansıyacağı konusunda iktidar kolay atlatacağımızı, muhalefet bir yıkıma dönüşeceğini söylemekle yetiniyor. Gelecek için söyledikleri iyi ya da kötüden ibaret. Ne olacağını ise kimse bilmiyor. Oysa dünyada nasıl bir gelişme olacağını, bunun olumsuz etkilerinin nasıl bertaraf edileceğini hem iktidar hem de muhalefet öngörmeliydi.
Bundan önceki yazılarımda eski kuşak bir iktisatçı olduğumu ve paradan çok mal hizmetlerin miktarıyla ilgilendiğimi yazmıştım. Herkes döviz ve borsaya bakarak ekonominin durumu hakkında karar verirken ben nelerin nasıl üretildiğine bakıyordum. Bugün kimse borsa ve döviz yüzünden ayaklanmıyor ama dünyanın çeşitli yerlerinde yiyecek bulamayanların eylemlerine şahit oluyoruz. Büyüme hızına, sermaye akışına bakarak insanların karnı doymuyor.
Geçmişte yazdığım bir makalenin bir bölümü şöyleydi: Karmaşık iktisadi kavramların, matematik modellerin arka planında basit bir gerçek vardır. üretilen her şeyin ve yaratılan zenginliklerin temelinde karnı doyan, barınan ve eğitilen insan vardır. Eğer bu sağlanamazsa tüm projeler başarısızlığa mahkum olur. öyleyse tarım ekonominin temelidir ve onu geliştirmeden bir yere varılamaz.
Ekonomiyi bir kabuk bir de çekirdek olarak düşünüyor ve çekirdekte yaşamın alt sınırını sağlayan faaliyetlerin bulunması gerektiğini düşünüyordum. çekirdeğin sağlanması ve bunun herkese piyasa şartlarında ulaşması için model geliştirmeye çalıştım. Yani şiddetli bir fırtına çıkarsa çatıyı uçursun ama insanların sığınacağı bir bölme etkilenmesin diyordum.
Bu tarım ürünlerinin ve enerjinin güvence altına alınması demekti. Bu beni dünyada iki kuşağa egemen olanın hükümran olacağı düşüncesine götürdü. Bunlardan biri enerji, diğeri tahıl kuşağıydı. Herkes petrolün bir kavga nedeni olduğunu düşünüyor ama tahıl kuşağından söz etmiyordu. GAP projesine kredi bulamadığımız ve kendi kaynaklarımızı kullanmak zorunda kaldığımız zaman bunu tahıl kuşağında egemen olanların rekabet istemedikleri biçiminde yorumladım. Bugün hala bu projeyi tamamlayamamamız aklıma komplo teorilerini getiriyor. Hem yiyecek hem de enerji sorununu çözmek zorundayız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.