Müstemleke ahlâkı
örgütlü bir mücadele olmadan Sionizme ve emperyalizme karşı savaşılamayacağını Batı daha öğrenemedi mi? öğrenenler var elbet. Her yıl Davos’ta toplanan CFR zenginlerine karşı koyan Batılı gençler hiç olmazsa gelinlik giyip oto stop yapıyorlar. Açıkça ve çoğu kere bilimsel bir şekilde bu şeytani düzeni protesto ediyorlar. Iraklı direnişçiler bunu yapıyor. Lübnan’da Nasrallah bunu yaptı. Filistin kan gölü. Afrika perişan ve aç. Türkiye karmakarışık.
Batının birinci ve ikinci dünya savaşlarında, kaç milyon Hıristiyan öldü? Bunu bireysel hareketlerle önlemek mümkün olsaydı elbette herkes öyle yapardı. Afganistan ve Irak’ta kaç Müslüman öldü? Bireysel çıkışlarla bu tecavüzler durdurulabilseydi, insanlar aptal değil, ya, bunu denerlerdi.
ülkelerin birlikte veya tek tek “ulusal kurtuluş savaşı” yapmalarından başka yol olmadığını artık öğrenmeli, kabul etmeli ve hatırlamalıyız. Bir sene İtalya’da kalmıştım. İtalyanları çok severim. üstelik onların da bizim gibi heyecanlı, saf, temiz insanlar olduklarını düşünürüm. Birinci ve İkinci dünya savaşları, Libya’nın işgali, bizim Güney Anadolu’nun işgali başka bir sey tabii, akılsız ve hırslı, bir de hurafe takıntısı olan yöneticilerin (Hitlerin Gül-Haç üyesi olduğunu bilir misiniz?) kabahatini elbette ve kesinlikle milletlere yükleyemeyiz. Zaten milletler de yeri gelince baş kaldırmışlar, Ruslar Almanları Moskova kapılarından perişan ederek geri yollamışlar, İtalyanlar da, Duçe’yi, hatırlamak insanı üzse de sert bir şekilde infaz etmişlerdi.
***
Bir de işin fıtrat tarafı var. Fıtrat ve onun insan hayatına yansımaları. “Gelinlik”, evlenirken giyilir, savaşı önlemek için değil. Bir yalnız kadının, ülke aşırı yolculuğa çıkarken dikkatli olması ve kendini koruyacak tedbirler alması gerekir. Kendi canımızdan sorumluyuz. Fıtrat bunu emrediyor. Onu korumakla mükellefiz. Gıdamıza, dikkat ettiğimiz kadar bireysel varlığımızın güven altında olup olmadığına da dikkat etmeliyiz. Gene de İtalyanlar kibar insanlar. Bu vahşeti unutmaya, mesele yapmamaya çalıştılar ama bu hadisenin ibret verici bir tarafı olmalı ve bu, gözden kaçmamalı.
Avrupa’da kiliseler ne yapıyor? İnsanlara kendilerini ve vatanlarını ve dünya insanlarını nasıl koruyacakları hakkında bilgi ve nasihatte bulunmuyorlar mı? Yazık oldu o saf, temiz kıza, Filippa’ya! “Barış için” ona yanlış bir başlangıç yaptırdılar.
TV eğitimi ve müstemleke ahlâkı
Eğlence sektörünün Soros şirketleriyle bağlantılı olduğunu okumuştum. Kadınlara “göğüs dekolteli” modayı emretmenin de bu sektörün marifeti olduğunu sanıyorum.
Hacı amcalar, hacı teyzeler, evlenmek için ekranlara çıkıyor, müziğin hızlı ritmine ve jüri üyesi şişman bayanlara uyarak çiftetelli oynuyorlar. Sabahtan akşama kadar süren magazin programlarında zeka, kalite, yüksek duygular değil “içgüdüler” gözetiliyor. Yemek, eş bulma, oynama, dedikodu... Bu eğitimin adı televizyon eğitimidir ve halkımız bu eğitimden geçmektedir. Neticede oluşan ahlâk da millî değil, müstemleke ahlâkıdır.
Müstemleke ahlâkına bir son dakika katkısı: Duymuşsunuzdur. Bizimkiler AKPM başkanına gidip Türkiye’yi hizaya getirecek bir bildiri hazırlamasını istemişler. 8 AKP’li, ikişer de CHP ve MHP’li vekil. CHPve MHP’liler biz gitmedik diyorlar. Başkan Guick adlı adam da AKP’den kim geldiyse onun adını veriyor. Hikaye bitmiyor. Haberleri dinliyorum, geceden beri o zat “hayır ben gitmedim, ben istemedim” diyor. öyleyse kefere başkan yalan söylüyor. (!) Türk siyasi tarihinde ilk defa Türkiye kendi parlamenterleri tarafından “dış güçlere” şikayet edilip kendilerinden yardım isteniyor.
İşte, yazıyı bitirirken bir kez daha noktayı koyalım: Ahlâki değerleri alt üst olmuş, bir müstemleke ahlâkı oluşmaya başlamıştır ve ne tesadüftür ki (!) bir haftadır bazı gazeteciler “AB’nin vesayeti altına girmeliyiz” diye açık açık yazmaya başlamışlardır.