Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Doğa ve çevre ile ilgili bir masal

Doğa ve çevre ile ilgili bir masal

Çocuk ve masalı konuşuyorduk, değil mi? Torunum Yavuz Bahadır’a imanı, özgürlüğü, saygı ve sevgiyi hep masallarla anlattım. Bugün doğal güzellemeyi sevdiren masalımızda sıra...
"Bir gün Yavuz Bahadır’la dedesi, arabalarına binip giderken, ön cama bir serçe konmuş: ‘Cik cik Bahadırcık, cik cik Bahadırcık’ diye camı tıklatmış, gagasıyla. Yavuz Bahadır serçeyi çok sevmiş. Geldiği yeri sormuş: "Ormandan geliyorum" diye konuşmuş serçe, "Ben bir orman serçesiyim."
Yavuz Bahadır meraklı bir çocukmuş, rica etmiş: "Bana ormanını anlatır mısın?"
Serçecik başlamış anlatmaya: "Her taraf yeşil, her taraf bitki, her taraf çiçek ve ağaç. Mis gibi de kokar."
"Başka?"
"Ormanda kuşlar var, öter; kelebekler var, uçar; ceylanlar var, kaçar; leylekler var, göçer. Ben bir orman kuşuyum, ormanı çok seviyorum."
"Peki ama evinden çok uzaklaştın, buralarda ne arıyorsun?"
Serçecik ağlamaklı ağlamaklı konuşmuş: "Ormanımı ateşe verdiler, yanmamak için kaçtım."
"Kimler yaktı ormanını?"
"İnsanlar. Kocaman evler yapıp yaşadıkları şehri genişletmek için ormanımı yaktılar. Sürü ile kuş öldü, sürü ile kelebek kül oldu. Bize yazık değil mi?"
Yavuz Bahadır çok üzülmüş, üzgün üzgün sormuş: "Ailene bir şey oldu mu?"
"Bilmem ki" demiş serçe kuşu gagasını sallayarak, "#nnemle biz birbirimizi kaybettik. Şimdi geriye dönüp aramak istiyorum anneciğimi, ama çok yorgunum. Acaba rica etsem beni ormanıma götürür müsünüz?"
Yavuz Bahadır dedesine rica etmiş. Dedesi: "Tabiî" demiş, "Yardım etmez olur muyuz."
Serçeyi de yanlarına alıp ormana gitmişler. Yavuz Bahadır, ormanı görünce gözlerine inanamamış. Her taraf duman dumanmış. Sıcakmış. Orman hayvanlarının çığlıkları, iniltileri duyuluyormuş. "Ne kadar korkunç!" diye söylenmiş.
Yavuz Bahadır’ın dedesi: "Çok!" diyerek Yavuz Bahadır’a katılmış, "İnsanların sorumsuzluğu tabiatın yüreğini nasıl da yakıyor."
Serçecik annesini çağırmaya başlamış: "Cik cik annecik.. Cik cik annecik."
Başını döndüre döndüre sesinin tüm gücüyle bağırıyor, umutla ve sevgiyle annesini çağırıyormuş:
"Cik cik annecik.. Cik cik annecik."
Bir süre sonra bir karşılık gelmiş: "Cik cik serçecik.. Cik cik serçecik."
Serçeciğin annesinin sesiymiş. Hemen tanımış. Tanır tanımaz da heyecanla ötmüş: "Cik.. Annecik, annecik, annecik... Kanatlarını bir birlerine dolayarak sım sıkı sarılmışlar. Sonra serçecik Yavuz Bahadır’a dönmüş:
"İşte bu benim annem" diye tanıştırmış annesini, "Annemi buldum ya, her şeye rağmen çok mutluyum. Sana ve dedene çok teşekkür ediyorum. Siz de ömür boyu mutlu olun."
Kanatlarını çırparak "Allahaısmarladık" demiş ve yeni bir orman bulmak için, annesiyle birlikte uçup gözden kaybolmuşlar.
Yavuz Bahadır hem hüzün, hem de sevinçle elini sallamış:
"Siz de hep mutlu olun, çocuklar" demiş.

Sevgili dostlarım: Çocuklara masal ve hikâye ile imani konuları öğretmek mümkündür. Sadece mümkün değil, hattâ çocuğa inanç ve ibadeti masallarla öğretmek lâzım geldiğine inanıyorum. Çocukların ezber kabiliyetleri malûm. Bir şeyi birkaç kere tekrarlarsanız unutmazlar. Bizim Yavuz Bahadır ezan okumayı, abdest almayı ve namaz kılmayı hep masallardan öğrendi.
Bakın nasıl yapıyorum? Hani serçecik konuyor ya arabanın camına, tam o sırada yakınlardaki bir minareden ezan sesi geliyor. Ezanı sonuna kadar okuyorum. Bıktırmadan bir kere okumayı başarmışsanız, masal oraya geldiğinde zaten hep ezan okumanızı isteyecektir. Bir süre sonra da ezberleyecektir. Sonra serçe abdest almak, namaz kılmak isteyecektir. Yavuz Bahadır’ın dedesi, "Gel biz de serçe ile birlikte abdest alalım, namaz kılalım" diyecektir. Masalda kuşla bütünleşmiş olan çocuğun buna hiç itirazı olmaz. Ve pek de farkında olmadan öğretmek istediklerinizi, son derece tabiî bir oluş içinde öğrenir.
Her "kıssa"nın bir "hisse"si olduğunu, her masalın bir şeyler söylemek için uydurulduğunu hatırlatan bir de tekerlememiz var:
Bu masal burada bitti/ İsterim ki, ders alın/ Benim minik dostlarım/ Şimdilik hoşçakalın.
Eğer sizin de Yavuz Bahadır’larınız (ya da Fatma’larınız, Ayşe’leriniz, Hakan’larınız, İmge’leriniz, Tuğçe’leriniz) varsa, değişik masallarınız da olmalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi