Midemiz, hislerimiz ve gözlerimiz
Müslümanlık inancında kişinin yarına çıkacağına dair bir garantisi yoktur ve Müslüman bir düşünce, zaten yarın olabilecek her şeye hazır demektir.
Bu âleme ve öteki âleme dair değer yargısı olan ve bunlara sahip çıkanlar için de her yeni gün bir başlangıç ve yılın ilk günüdür.
Gece yatıp da sabaha uyanamayanların bu dünyası bitmiştir. Sağlıklı yatıp da ağır ya da hafif hastalanarak uyananlar için de yeni bir günün ve yeni bir yılın anlamı kalmamıştır.
Bilindiği gibi Müslümanlık inancında geçmişin muhasebesini yapmak gibi hatta geçen her günün muhasebesini yapmak gibi bir emir ve tavsiye vardır.
Bu emre ve tavsiyeye uymak isteyenler, geçmişte yaptıkları hataların ve kayıpların telafisi için yeni güne iştiyakla sahip çıkarlar. (İnşaallah böyleleri vardır.)
Dolayısıyla İslam dinine göre her yeni gün, “kutlu ve mutlu” bir gündür. Aklıselim sahibi insanlar, kendilerine tahsis edilen ve yarını belli olmayan günleri; “Halk ve Hak rızası” için değerlendirmeye çalışırlar.
¥
Yukarıdaki paragraf epeyce beylik bir laftı. Zaten bu ve benzeri söylemlerimiz; dudaklarımızdan kalplerimize inseydi, böyle beylik laflar etmezdik.
Lakin gelip görelim ki, her birimiz sütten çıkmış ak kaşığız, hep karşımızdakiler hatalı, günahkâr ve yanlış içerisindedir.
“Yargılanmaya” değil de “yargılamaya” bayılmaktayız. Bunun sebebini de bilmek istersek şudur:
“Başkasının gözünün önündeki saman çöpünü görüp, kendi gözümüzün önündeki saban okunu görmememizdir.”
Bu körlüğün nedeni ise açıktır.
“Nefsimizi, dilimizi, öfkemizi, hırsımızı, kinimizi, gözümüzü, elimizi, midemizi kötü niyetlerden ve kötülüklerden uzak tutamayışımızdır.”
Bunun da başlıca gerekçesi; çok farklı vazifelerle yüklü ömrümüzü; midemizle, hislerimizle ve gözlerimizle geçirmemizdir.
¥
Bugün 2010 yılının son, yarın da 2011 yılının ilk günü. Takvimdeki 2010 rakamı, 2011 olunca insan hayatında ne değişecek acaba?
Günümüz insanları olarak midemize, hislerimize ve gözlerimize raptettiğimiz bir hayatı, değiştiremedikten sonra takvimlerin değişmesi ne işe yarar?
Midesine teslim olmuş bizlerin ister istemez hisleri o yönde hareket edecektir. Hisleri midesine “sendeyim” diyen kişinin gözleri de ister istemez ikisinin istediğini görecektir.
Midesi, hisleri ve gözleriyle hayatını anlamlandıran insanların beyinleri, “asla” asli vazifesini yapamadığı için körelir ve sadece bu üçüne hizmet eder hale gelir.
Manevi değerler, maddi gözlüklerle görülmeye başlanır. Mesela adam bilir ki haram parası vardır, zekât vererek bu paradan kurtulmak ister. Yüzlerce örnekten biri.
Bizim gibilerin, yani midesiyle, hisleriyle ve gözleriyle hayata bakanların sevgileri sahtedir, merhametleri buhar gibidir, muhabbetleri yine o üçüne bağlıdır.
Kısacası dostlar; yeni yıla girerken aynaya bakıp, yüzümüze karşı bunları söyleyebilmeliyiz.
“Ben bunları kabul etmiyorum” diyenler olursa, sözlerim onlara değildir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.