Yeni Türkiye'nin doğum sancıları

Yeni Türkiye'nin doğum sancıları

Yeni bir Türkiye inşa ediliyor. 2011 yılı, bu restorasyon döneminin başlangıç yılı olacak. 2007'den bugüne, medd ü cezirlerle 'eski düzen'in yerle bir olduğu bir ara dönem yaşadık. Şimdi artık eskisi dünde kaldı. Yenisi ise henüz ortada yok. Öyleyse hep birlikte inşa edeceğiz.


2007, 27 Nisan e-muhtırası, 27 Mayıs 1960'tan beri devam eden askerî vesayet düzeninin, ateşin sönmeden önce son bir kez canlanması gibi sonunu getirdi. Hükümet bildiriyi iade etti ve dönem kapandı. Anayasa Mahkemesi'nin kapatma davasıyla almaya çalıştığı rövanştan, yıkıntının altında herkesin kalacağının anlaşılması üzerine vazgeçildi. Ancak hükümet ve parlamento üzerine bir yargı ipoteği kondu. 12 Eylül 2010 referandumu, bu ipoteği kaldırdığı gibi, eski düzenin iktidar dayanaklarını da birer birer devirdi. Şimdi eski düzenin enkazı karşımızda duruyor. Bu enkaz, haziran seçimlerinde kaldırılacak. Sonrasında Türkiye esaslı bir restorasyon sürecine girecek.

Eski düzeni yıkan, enkazını temizleyip yenisini inşa edecek olan ana aktör AK Parti. Ancak diğer aktörler de, kurulmakta olan yeni düzeni biçimlendirmek ve kendilerine emin bir yer edinmek için hamleye giriştiler bile. CHP'nin lider değişikliği ile bu seçimde girmesi gereken yepyeni rota, temsil ettiği kitlelerle birlikte bu partiyi oyun kurucular arasına yerleştirecek. PKK'nın ilan ettiği ateşkes ve sürdürdüğü ısrarlı diyalog, Kürt siyasetine bu restorasyon sürecinde geniş bir alan açıyor. Büyük sermayenin statükodan umudunu kesip, TÜSİAD liderliğinde demokratik ve çoğulcu bir ülke için aktif roller üstlenmesi, sermayenin kendisinden beklendiği gibi zamanın ruhunu yakaladığına bir işaret olarak kabul edilmeli. Alevi sorununun giderek daha fazla dillendirilmesi, Alevî örgütlerinin geliştirdiği sivil inisiyatif, din-devlet ilişkilerinin özgürlükçü bir yapıya dönüşümünü zorluyor. Eşzamanlı olarak Diyanet'te reform tartışmaları, yeni düzenin belki de en önemli işaretlerinden biri. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın merkezde yer aldığı ve Alevîlerin şikâyetçi olduğu 'devlet dini' modelinin değişmesi, başka birçok şeyin de değişmesine yol açacak.

Devlet iktidarı ile halk arasında yeni bir toplum sözleşmesi imzalanacak. Yeni anayasa, yeni düzeni bütün yeni denge ve fren mekanizmaları ile kurallara bağlayacak. Seçimden sonra girişilecek yeni anayasa hazırlıkları, muhtemelen uzun bir süre alacak. Çünkü bu anayasanın uzun zaman alan ve sabırla işlenen demokratik yöntemlerle vücuda getirilmesi artık uzlaşılabilecek yegâne seçenek.

Yeni düzen, devlet içindeki iktidarı AK Parti'nin ele geçirmesi anlamına gelmiyor. Yepyeni bir düzen kuruluyor. AK Parti hem kendisine hem de temsil ettiği kitlelere emniyetli bir alan ararken, herkes için verimli, güvenli ve işleyen bir düzenin inşasına önayak olmak zorunda. 8 yıllık AK Parti iktidarı, korkulanın aksine sekülerleşmeyi hızlandırdı; çünkü peşine taktığı çoğunluğu çoğulcu-özgürlükçü düzenle uzlaştırdı. Değişim iktidar rollerinin değişimi değil; hiyerarşik, disiplinli, özgürlükleri sınırlayan ve güvenlik merkezli bir devletin yerine rekabetçi, çok renkli ve özgüveni çok yüksek bir topluma hizmet veren bir devlet düzenine geçilecek.

Kürt sorununun çözümü, bu çözümü kalıcılaştıran düzenlemelerle birlikte Türkiye'nin yanı başımızda akıp giden çağa uygun ulus-devlet yapısını güçlendirecek. Ulus devlet bir türlü ateşi sönmeyen terör yıllarında tehdit altındaydı. Kürtlerin yeni düzende eşit vatandaşlar olarak rızalarının alınması, güçlü entegrasyon kanallarını da harekete geçireceği için Türkiye'nin birlik ve bütünlüğü kuvvetlenecek.

Restorasyon dönemi, eskinin artık muhâl olduğu, yeninin de henüz yükü taşımaya başlamadığı bir geçiş dönemi. Bünyenin en hassas olduğu dönem. Bazı savrulmalar elbette olacaktır; ama tarih yapan mimarlar bu zaaflarla baş edecek güç ve birikimde görünüyor. Çok şey gördük yaşadık. Yeni mimari için hepimiz birikimliyiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi