Gülay Pınarbaşı

Gülay Pınarbaşı

Müminlerin kuvveti ihlastan gelir

Müminlerin kuvveti ihlastan gelir

Allah'a ve ahirete inanmayan insanların birlikteliklerinin temelinde, hep dünyevi değerlere verilen önem ve yine dünyevi menfaatlere yönelik beklentiler yatar. Bu kimseler bir araya gelmekle bir anlamda karşılıklı bir menfaat anlaşması yapmış olurlar; taraflar karşılıklı olarak birbirlerine destek olur ve böylece müşterek menfaatler elde etmeye çalışırlar. Kurulan bu ittifak sadece bir güç birliğinden ve menfaat beklentisinden kaynaklanmıştır. Dolayısıyla da beklentiler yok olduğunda birliğin bozulması da son derece doğaldır.

Allah'ın "Kendi aralarındaki çarpışmaları ise pek şiddetlidir. Sen onları birlik sanırsın, oysa kalpleri paramparçadır. Bu, şüphesiz onların akıl etmeyen bir kavim olmaları dolayısıyla böyledir." (Haşr Suresi, 14) ayetiyle insanlara haber verdiği gibi, inkar edenler her ne kadar birlik ya da dayanışma içerisinde gibi görünseler de temelde kalpleri paramparçadır.

Bu nedenle inkar edenler arasındaki bu birliktelikler her zaman için dağılıp yıkılmaya mahkumdur. Dünya üzerinde insanlar arasında gerçek bir birliktelik, gerçek bir dostluk ve ittifak sağlayabilecek güç ise 'iman'dır. Hesap gününden korkan iman sahibi insanlar bir araya gelerek, dünyada başlayıp ahirette de sonsuza kadar devam edecek sağlam bir ittifakın temellerini atmış olurlar. Birbirlerini araya hiçbir çıkar beklentisi katmadan, halis niyetle ve sadece Allah'ın rızası için sever, birbirleriyle Allah'ın rızası için dost olur ve Allah'ın rızası için birlik olurlar. Temeli dünya üzerindeki en sağlam kaynağa, Allah sevgisine ve Allah korkusuna dayalı olan bu birliğin bozulması, yıkılması Allah'ın dilemesi dışında hiçbir şekilde mümkün olmaz. (www.dinsizliginkabusu.com)

İmanın gücü

İman edenler, "Şüphesiz Allah, Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever." (Saff Suresi, 4) ayetindeki örnekte olduğu gibi birbirlerine kenetlenip yıkılması mümkün olmayan bir bina gibi aşılması imkansız bir kuvvet oluştururlar. Başka bir ayette "(O zaman) Muhakkak Allah'a kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler: "Nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa Allah'ın izniyle galib gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir." (Bakara Suresi, 249) hükmüyle ifade edildiği gibi kalplerindeki bu iman ve ihlas ile az sayıda bile olsalar, milyonlara galip gelecek bir şevk ve irade kazanmış olurlar. İhlası daima ayakta tutmalarından dolayı Allah'ın desteğini kazanmış olurlar ki, Allah'ın "mutlak galip olan" olması nedeniyle işlerinde her zaman üstün gelip, başarı kazanırlar. (Harun Yahya, Kuran'da İhlas)

Allah'ın "eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz." (Al-i İmran Suresi, 139) ayetinin sırrına vakıf oldukları için kimsenin delip geçemediği, nifak sokup dağıtamadığı, birbirine düşürmeyi başaramadığı, şüphe verip gücünü kıramadığı olağanüstü bir direnç ve kuvvet gösterirler. Bu birliği oluşturan kişilerin her biri Allah'a karşı içli bir korku duyup O'ndan sakınır. Kuran ayetlerine kayıtsız şartsız teslimiyet gösterirler. Allah'tan başka hiç kimsenin rızasını aramaz, Allah'tan başka hiç kimseden korkmazlar.

Tesanütlerinin nedeni ihlaslarıdır

Müminler, kendi içlerinde büyük bir ihlasla Allah'ın rızasını aradıkları için hiçbir zaman bir kargaşa, anlaşmazlık ya da ihtilafla karşı karşıya gelmezler. Çünkü Kur'an ayetleri son derece açıktır. Tüm inananların Kur'an'a kayıtsız şartsız uyduğu ve her zaman Allah'ın rızasını kazanmaya yönelik hareket ettiği bir ortamda müthiş bir uyum ve düzen meydana gelir. Herkes ihlasla Allah'a ve Kur'an'a itaat ettiği için tüm işleri akıcı bir düzen içinde kolaylıkla hallolur. Kendi menfaatleriyle çatıştıklarında her biri de dinin ve inananların menfaatlerinden yana tavır koydukları ve her zaman için kardeşlerinin nefislerini kendilerinkinden üstün tuttukları için müthiş bir tesanüt, birlik ve dayanışma ortamı oluşur. Bu birliğin oluşması için Müslümanların her zaman bir arada olmaları da gerekmez. Önemli olan birbirlerinden ne kadar uzak olurlarsa olsunlar, hangi dili konuşuyor ve hangi ülkede yaşıyor olurlarsa olsunlar iman edenlerin sarsılmayacak bir manevi birlik oluşturmalarıdır.

Bu kişiler, sonsuz ahiret arkadaşları olmaya niyet etmiş olmalarından dolayı derin bir sevgi, saygı ve sadakatle birbirlerine bağlanmışlardır. Bundan dolayı da asla rekabete, çekişmeye ya da ihtilafa imkan tanımazlar. Her ne zorluk ya da sıkıntıyla karşılaşırlarsa karşılaşsınlar, Allah korkularından ve ihlaslarından dolayı asla yılgınlığa, gevşekliğe ya da iradesizliğe kapılmazlar. Birinde bir kusur olacak olsa, bir diğerinin imanı ve ihlası onu o durumdan çekip çıkarır. Sürekli birbirlerine iyiliği emredip, kötülükten menettikleri için giderek imanları güçlenir, ihlasları ve dolayısıyla da kuvvetleri artar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gülay Pınarbaşı Arşivi