D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Uzaktaki yakın kardeş: Kazaklar

Uzaktaki yakın kardeş: Kazaklar

Kazakistan, Türkiye ile coğrafi kıyaslama yapılırsa, bir hayli uzak bir ülke. Türkiye’ye göre hayli doğuda ve kuzeyde. Türkiye de Kazakistan’a göre bir hayli batıda ve güneyde.
Zamanımız uzaklıkları yakınlaştırdı. Şimdi bu iki ülke arasında çok yakın ilişkiler var. Kazakistan Türkiye’nin Türk dünyasından yegâne stratejik ortağı.
Meşhur Kazak şairi Mağcan Cumabay Türkiye’nin Millî Mücadele verdiği günlerde,
Uzakta ağır azap çeken kardeşim/Kurumuş lâle gibi çöken kardeşim (Alısta avır azap çeken bavrım/Kavurgan beyşeşektey kepken bavrım) demişti.
Uzaktaki kardeşler zor zamanlarda bizleri unutmadı, bizler de onları asla hatırdan çıkarmadık. 1991 yılında İstiklâllerini, kendi deyimleriyle “tavilsizliklerini” ilan ettiklerinde Kazakistan devletini ilk tanıyan ülke Türkiye oldu. Aradan yirmi yıl geçti. 20 yıl içinde Türkiye nereye geldi, Kazakistan nerede?
Bu sorunun Kazakistan açısından cevabını Türkiye Yazarlar Birliği’nin düzenlediği “Ülkeler ve Elçiler” programında bizzat Kazakistan’ın Ankara Büyükelçisi Prof.Dr. Canseyit Tüymebayev’den dinledik. Büyükelçi 2007–2010 yılları arasında ülkesinde Milli Eğitim ve Bilim Bakanı imiş. Daha önce de bir yıl Moskova Büyükelçiliği yapmış.
Kazakistan’ın Gayri Safi Milli Hasılası 120 milyar dolar seviyesine erişmiş. Kısa vadede hedefleri bu rakamı 200 milyar dolara çıkarmak. Fert başına düşen milli gelir de 7500 dolar seviyesinde imiş.
Kazakistan bölgesinin enerji devi. Tarımda ve sanayide de gelişmeler var. Müstakillikten beri ülkeyi yöneten Nursultan Nazarbayev, bölgesinde etkili bir dış siyaset yürütürken, dünya siyasetinde de rol oynamak için adımlar atıyor. Uzun süredir toplanamayan AGİT (Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatı) Kazakistan’ın yeni başkenti Astana’da toplandı. Kazakistan AGİT dönem başkanlığını üstlendi. İslâm Konferansı Teşkilatı’nda da aktif rol üstleniyor. Türk dilli ülkeler arasında bir birlik oluşturulması için harekete geçti ve geçen sene Nahcivan’da yapılan liderler toplantısında önemli adımlar atıldı.
Büyükelçi gurur verici gelişmeleri aktarırken, Kazakistan’ın ve Kazakların Türkiye’de fazla tanınmamalarından şikâyet etti. Türkiye Türkçesi’ne çevrilmiş çok az sayıda Kazak yazarı vardı. Piyasada Kazakistanla ilgili kitap bulmak mümkün değildi. Kazakistan’da Türkçe tedrisat yapan liseler ve üniversiteler vardı, ayrıca üniversitelerde Türkiye Türkçesi öğretimi yapan bölümler mevcuttu, Türkiye’de ise Kazakça öğretim yoktu...
Buna karşılık diyebiliriz ki, Kazakistan’la birlikte Kazakların kendilerini hür hissettikleri ikinci ülke Türkiye’dir. Üniversitelerimizde çok sayıda Türk lehçeleri bölümü açıldı ve bunlarda Kazakça da öğretiliyor. Toplantıyı takip eden Atatürk Kültür Merkezi Başkanı ve Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Osman Horata Türkiye’de 2.500 öğrenciye Kazakça öğretildiğini belirtti.
Türkiye’nin ikinci Kazak yurdu olduğunu sırf bunlardan ötürü söylemiyoruz. Vatanlarında sıkıntıya düşen çok sayıda Kazak 20. yüzyıl içinde büyük zahmetleri göze alarak, uzun yollar katederek Türkiye’ye gelip yerleştiler.
Bunlardan artık aramızda bulunmayan, Halife Altay ile 1992 yılında Almatı’da yapılan Kazak Kurultayı’na giderken tanışmıştım. Onun Kazakların tarihi, kültürü ve günlük hayatı ile ilgili çok önemli kitabı “Anayurttan Anadolu’ya” daha önce Kültür Bakanlığı tarafından yayınlanmıştı (1977). Bu kitapta, şahsi göç macerasını da anlatıyordu.
Doğu Türkistan’dan göçenler arasında sonraki yıllarda yine eli kalem tutan Kazaklardan Hızırbek Gayretullah da var. Onun “Uzaklara Balam” kitabı da hem Kazakları anlatan, hem de yazarın şahsi göç macerasını yansıtın değerli bir kitaptır.
Türkçede “Kazak erkek” deyimi dillerden düşmedikçe, Kazakların unutulması da mümkün değildir!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi