Mızrak çuvala sığmıyor!
Tam da Danıştay Başkanı’nın öfkeli açıklamasından hemen sonra internete düştü o ahlak dışı konuşmalar..
Malum çevreler yine aynı noktadan yaklaştılar konuya: “Gayri ahlaki olmanın ötesinde hukuka aykırı şekilde pervasızca ve hayasızca sürdürülen kampanyanın, ulus-devlet, laiklik gibi Cumhuriyetimizin temel değerlerini savunmaktan şahsımı alıkoyamayacaktır. Görüşmediğim sanıkla görüştüğümü söyleyebilenler, attıkları iftiranın sorumluluklarını da bilmek durumundadırlar.”
Harika! Devamı da var: Hangi alçak, namussuz, şerefsiz sızdırdı bu konuşmayı!
Biri konuşmanın içeriğini bıraktı, sızdıranın peşine düştü. Tamam, sızdıranı takip edelim etmesine de, peki bu sözleri söyleyeni ne yapacağız?. Konuşmaya konu olan dosyaları yeniden incelemek kimsenin aklına gelmiyor..
Aynı mahkeme ve aynı üyenin, aynı avukat ve aynı profildeki diğer avukatların takip ettikleri dosyayı da yakın takibe almak gerek.. Bu dosyaların yeniden incelenmesi şart..
Yüksek yargı işine geldiği zaman anında karar verebiliyormuş demek ki! Emir demiri kesiyor sanki icabında! Ferhat Sarıkaya için “teamül” filan işletilmedi.. Etik kurallar hiçe sayıldı.. Çünkü işaret yukarından gelmişti!.. O HSYK değil mi, Özal suikastını soruşturan ve tetiği çekme talimatı veren kişiye ulaşan Yargıtay savcısı Uğur Tönik’i aynı gün içinde emekli eden?.
Bir de utanmadan çıkıp “ulus devlet, laiklik, Cumhuriyetin kazanımları” filan diyorlar..
“Ağuyu altın tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağı..”
Bu yargı, bu Yargıtay değil mi, davaya konu sözü söyleyeni, söyleneni, yazanı beraat ettirip, aynı konuda tamamen farklı bir şey yazan kişiyi, dava dilekçesinde kendine yönelik bir atıf olmamasına rağmen, söylemediği bir söz, yazmadığı bir yazıdan dolayı mahkum eden?.
“Hakkımı helal etmiyorum” dediğim gerekçesi ile, yazımda böyle bir söz olmadığı halde, gazetenin manşetinden dolayı bir yazarı mahkum edenler bunlar değil mi? Hani şu Güven Erkaya davası var ya, evimin haczi ile sonuçlanan..
312 General davasına ne demeli!. Aynı yazıyı, muhtarlar, berberler, öğretmenler için tekrar tekrar kaç defa yayınladım. Dava bile açılmadı. Ama “Onbaşı olamayacakların general olduğu ülke” yazısı ile ilgili dava hâlâ sürüyor.. Yargıtay’da görüşülmeyi bekliyor..
Kaldı ki, o davanın müştekileri arasında bulunan Erdil paşa, yolsuzluk iddiası ile mahkum edildi ve onbaşı değil, general rütbesi alınarak er yapıldı.. Size daha birçok örnek sıralayabilirim.
Malum media bu olaylara kör. CHP’den ses yok. Onlar oturmuşlar, seçimler dolayısı ile yargıdan adam kaçırma hesapları yapıyorlar.
Hani dokunulmazlıkların kaldırılmasını istiyorlardı.. Haberal’ı mı kurtarsınlar, YARSAV’ın eski başkanını mı, yeni başkanını mı? Şimdi AK Partililer bu garip çelişkiden yola çıkıp CHP’lileri köşeye sıkıştırmazlar mı?
Kimin, kimlerin avukatlığını üstlendikleri belli.. Bu iş sadece avukatlıkla kalmıyor, suç ortaklığına kadar uzanıyor.. Güya halkın hakkına sahip çıkacaklar, ama malum medianın amiral gemisinden transfer ettikleri adamlarla siyasi emellerini tevhid ediyorlar..
Ekşi’nin CHP’ye geçmesi, tam anlamı ile “tencere yuvarlandı kapağını buldu” misaline uygun bir davranış.. Neyse ki, artık bu vesile ile Basın Konseyi’nde Ekşi dönemi sona eriyor.. O artık ADD ve ÇYDD, ÇEV gibi birtakım örgütlerle koordinasyonu sağlar.. Sermaye, media ve Ergenekon’la ilişkileri yürütür..
Ekşi’nin darbecilere muhabbeti yeni değil. 60 darbesinden sonra gidip darbecilere bağlılıklarını bildiren ekipten.. Hemen “Ezan Türkçe okunsun” diye basın açıklaması yapan, Coşkun Kırca, Altan Öymen ile birlikte meydana çıkan birkaç kişiden biri. Huylu huyundan vazgeçmiyor demek ki..
CHP’ye Ekşi’den daha fazla yakışan isim az bulunur..
Bu arada Yargıtay Başkanı “tam yerine denk geldi, manzara koyduk” kabilinden topu taca atmak istercesine, AİHM’e gitmeden, mahkeme kararlarının AYM’ye götürülmesine karşı çıkarak, beklenen açıklamayı yapmak yerine konuya bir başka açıdan yaklaşmayı tercih etti..
Ama helal olsun adamlara.. Her şeye rağmen, sonuna kadar direniyorlar.. Öfkeyle mi yoksa korkuyla mı bilmiyorum ama, böylesine şecaat arzederken, keşke bir de bu söz ve davranışları ile milletin gözünde ne duruma düştüklerini düşünebilseler.. Sahi Gerçeker, şimdi o meslektaşlarının yüzüne nasıl bakacak?
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.