Kaynak yaratmak
CHP lideri Kılıçdaroğlu vaatlerini hangi kaynaktan karşılayacağı sorulduğunda “Benim adım Kemal, ben bulurum” dedi. Ekonomiye para gözlüğüyle bakıldığında bir yerden alınıp başka bir yere aktarmak akla gelir. Oysa durum o kadar basit değildir.
Bir örnekle ne demek istediğimizi açıklayalım: Mesela parasını kıstığınız kimseler kayak yapmaktan vazgeçsin. Çünkü onlar zengindi ve harcamaları azalınca en kolay vazgeçecekleri eğlence olabilir. Bu parayı düşük gelirlilere aktarınca onlar kayak yapmaya gitmezler paralarını gıda ve giyime harcarlar. Sonuç şudur: Kayak tesislerinin geliri azalır ve işten çıkarılanlar olur ama özellikle gıda sektöründe hemen artış sağlanamaz ve burada fiyatlar artacağı için insanlar eskisi kadar ya da daha az tüketirler. Bunu yaşadığımız bir olguyla gösterebiliriz. Türkiye’de milli gelir arttığı halde et tüketiminde büyük bir azalma olmuştur. Hayvan sayısı yarıya düşmüştür. Oysa gelir artınca insanların daha çok et tüketmesi beklenir çünkü insanlarımızın et tüketimi doyma noktasına ulaşamamıştır ve dünyada kişi başına et tüketiminde en arka sıralarda yer alıyoruz. Buradan şu sonucu çıkarabiliriz: Yalnız geliri artırmak yeterli değildir. Artan gelirle satın alınacak mal ve hizmetlerin üretimini de artırmak gerekir. Bunu manasız bulanlar ve ekonominin dinamiklerinin artan talebi karşılayacak üretim artışını sağlayacağı söylenebilir. O zaman şu soru cevaplandırılmalıdır. Türkiye’de milli gelir arttığı ve bu artışın et tüketiminin artırması beklendiği halde, fiyatların artmasına rağmen, neden et üretimi azalmıştır? İnsanlar eskiye göre neden daha az et tüketmektedir?
Ekonomideki her değişme bazen bütün alanlarda etkisini gösterir. Mesela gıda maddelerindeki bir azalma milli geliri bu azalmanın birkaç misli azaltır. Çünkü halk diğer harcamalarını kısıp gıdaya yönelir ama bu talep hemen karşılanamayacağı için daha az tüketilir.
Buradan şu sonuca varabiliriz: Bir kaynak transferine yöneldiğiniz zaman bunun üretimde bir karşılığı olmalıdır. En doğru hareket, tarzı transfer yapmadan önce üretimi planlamak sonra transferi yapmaktır.
Buna itiraz edilebilir, ekonominin kurallarının gelirle üretim arasındaki mutabakatı sağlayacağı ve bu sürece müdahale etmenin yanlış olacağı söylenebilir. Bu durumda Türkiye’deki et üretim ve tüketimindeki azalmayı nasıl açıklayacağız?
Şüphesiz bu durumu düzeltmek için devletin üretici olması gerekmez. Alınacak vergi ve teşvik tedbirleriyle denge sağlanabilir.
Bir iktidar döneminde başbakan memurlara ciddi bir zam yaptı ve onların hayat standarlarını yükseltti. O zaman şunu söyledim: Ankara’daki ev sayısı artmadı ve hemen artmaz. Öyleyse daha iyi bir eve biri girerse diğeri çıkar. Memurların maaşı artınca sığırlar şişmanlamaz. Öyleyse biri daha fazla et yerse diğeri mahrum kalır. Yapılması gereken yeni gelir dağılımına uygun bir üretim düzeninin oluşmasını sağlayacak tedbirler almaktır. Bu nedenle kaynak bulmayı kolay sananlar kaş yapayım derken göz çıkarabilirler. Birinden alıp diğerine verirken iki tarafın da kaybetmesine neden olacak davranışlardan kaçınılmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.