Eğitim tercihleri ömür boyu hapis mi!

Eğitim tercihleri ömür boyu hapis mi!

Hukuk fakültesine başladığımda savcı olmak istiyordum.

İkinci sınıftan sonra avukatlık cazip gelmeye başladı.

Son sınıfta ise hayalimin akademik kariyer olduğuna karar verdim.

12 Eylül darbesinin hemen ertesi olduğu için İstanbul Üniversitesi’nde kalmak sözkonusu değildi.

Almanya’ya gitme planım ise o dönemin kaotik ortamında suya düştü.

Sonunda gazetecilikte karar kıldığımda yaşım 24’e gelmişti.

Diyeceğim o ki, sizin veya ailenizin seçtiği bir yolun ömür boyu hapis cezasına dönüşmemesi gerekir.

Şimdi imam-hatip lisesi mezunlarına polislik yolunun açılması laikçi kesimlerde rahatsızlık yaratmış durumda.

İmam-hatip mezunlarına ideolojik bir tavır mevcut.

Laikçi kesim bu okulların sadece imam yetiştirmek amacıyla kurulduğunda ısrar ediyor.

Oysa bu okullar çocuklarının klasik eğitim yanında köklü bir din eğitimi almasını isteyen ailelerinin tercihi.

Bu liselerin Türkiye’nin ihtiyacının çok üstünde mezun verdiği bir gerçek.

O yüzden bu çocukları tek bir mesleğe mahkum etmek hiçbir gerekçe ile savunulamaz.

Ayrıca bu okullar Türkiye ortalamasının üzerinde başarıya sahip.

Bu okulların tamamı devlet tarafından kuruldu, müfredatını da devlet belirledi.

Devletin denetimindeki okullarda laiklik karşıtı gençlerin yetiştirildiğine inanmak absürdlüktür.

Endişelerinizi anlayabiliriz ama saçmalamanızı hoşgörmemizi beklemeyin.



İzmir ne renktir

İzmir Kalkınma Ajansı’nın düzenlediği toplantıda bu soruya “gri” cevabı vermem kimi İzmirlileri rahatsız etti.

Onlara göre İzmir “mavi...”

Bir ortamda uzun süre yaşamak renk körlüğüne yolaçabiliyor demek ki.

Griliğin İzmir’in siyasi duruşuyla ilgisi yok.

Kentin yapısı ve yaşam standartıyla ilgisi var.

İzmir kentsel düzen olarak son 25 yılda geri gitmemiş demezseniz yerinde saymış durumda.

Bir dönem Beymen ve Vakko’ya evsahipliği yapmış binaların bugünkü hali bile İzmir gerçeğini izaha yeter.

Asıl sıkıntı İzmirlilerin bu gerçeği görmeyip durumlarından memnun görünmeleri.

Oysa doğru tespit doğru adımlar için esastır.

İzmir Kalkınma Ajansı Ege’nin bu önemli kentini tekrar eski güçlü haline döndürmek amacıyla kolları sıvamış.

İzmir’in güçlenmesi gereken alanlar belirlenmiş, yatırımlar buraya yönlendirilmeye çalışıyor.

CHP’nin Türkiye’yi böleceği iddiasıyla bir süre engellemeyi başardığı bu ajanslar sadece kalkınma açısından önem taşımıyor.

Kalkınmada inisiyatifi yerel aktörlere bıraktığı, önceliklerin bölgelerce belirlenmesine imkan sağladığı ve özel sektörle kamunun ortak sorumluluğunu sağladığı için de önemli.



Bir numara yapmayın

MHP, Ergenekon Davası’na mesafeli durdu. CHP ve özellikle Deniz Baykal gibi avukatlığa soyunmadı.

O nedenle, Ergenekon’un korumaya en fazla mazhar sanığı Mehmet Haberal’ın MHP’den aday olabileceği haberini kuşkuyla karşıladım.

Ama Haberal için seferber olanlara bakınca, çok da hafife alınmaması gerektiğine karar verdim açıkçası.



Erdoğan ve özgürlük

Başbakan Erdoğan her siyasi kişilik gibi yergiden çok övgüyü seviyor.

Eleştiride ileri gittiğini düşündüğü kişiler hakkında yargı yoluna başvurmaktan da çekinmiyor.

AİHM’in eleştirinin niteliği konusundaki içtihatlarını izlemediği ortada.

Erdoğan son dönemde içki, heykel konularında yaptığı açıklamalarla kafaları karıştırmakla kalmadı, demokrat kalemlerle de karşı karşıya geldi.

Bu kalemler iktidar getirmez belki ama iktidarın meşruiyeti konusunda önem taşır.

O nedenle Erdoğan’ın TÜSİAD’da yaptığı konuşmada yaşam tarzına müdahale konusunda net bir tavır alması doğru ve yerinde bir tutum olmuştur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi