CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kış oyunlarının yapılacağı Erzurum'a kar yağmamasını iktidarın bereketsizliğine bağlaması nedeniyle Başbakan Erdoğan ile aralarında başlayan ağız dalaşı dozunu arttırarak devam ediyor!

Doğrusu söylemek gerekirse köşemize almaya utandığımız kelimelerle birbirlerine hitap ediyorlar!

Yani ortada müthiş bir üslup sorunu var!

Bugünkü yazımızda iktidar ile muhalefet arasında neden böylesine bir üslup sorunu yaşanıyor diye soracak değiliz!

Biz Kemal Kılıçdaroğlu'nun dile getirdiği "bereketsizlik" konusu üzerinde durmak istiyoruz!

Sanıyoruz Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu değerlendirmesi yıllar öncesine bir tepki olarak ortaya çıkmış olmalı!

Bizim (Yani ben ve Kılıçdaroğlu'nun) çocukluk yıllarında iktidar ile muhalefet arasında bu tür laf atışmaları olurdu!

O dönemin CHP'lileri Demokrat Partilileri kızdırmak için "Geldi Bayar bozuldu ayar" gibi bir slogan kullanırlardı!

Demokrat Partililer de CHP'lilere "Geldi İsmet kesildi kısmet" diye cevap verirlerdi!

İsmet İnönülü günlerin büyük sıkıntısını çekmiş kitleler için bu slogan oldukça manidardı!

Zira 1938 sonrasında çekilenleri bu millet hiç unutmamıştı!

Yokluk, darlık, baskı ve dayatmanın her türlüsünü yaşamış insanlar için "Geldi İsmet kesildi kısmet" sloganı çok şey söylüyordu!

Aradan geçen yıllarda ne Bayar kaldı ne İnönü!

Ve bu klişeleşmiş sloganlar da unutuldu gitti!

Kılıçdaroğlu'nun Erzurum'da ettiği laf bize eski günleri hatırlattı!

Muhtemelen Kılıçdaroğlu da o eski günleri hatırlamış olmalı!

Yaşanan bir takım sıkıntıları iktidara bağlamak ne kadar gerçekçidir bilemiyoruz!

Aslında çok da karşı çıktığımız bir düşünce tarzı değildir!

Kılıçdaroğlu'nun bu mantığından yola çıkarak İstanbul'un CHP yönetiminde iken çektiği su sıkıntısıyla ilgili bir şey demek istesek ne demeliyiz? Hani barajların kuruduğu, evlerde musluklardan su yerine çamur aktığı günleri anlatmak için hangi kelimeyi kullanmalıyız?

Çünkü bereketsizlik kelimesini bile bu durumu anlatmak için yeterli (!) bulmuyoruz! Galiba daha okkalı, daha tutarlı, daha o günleri tanımlayacak bir kelime bulmak lazım!

Sonrasında İstanbul'da CHP seçimleri kaybedip Refah Partisi işbaşına geldiğinde Rabbimizin rahmeti nasıl da bollaşmıştı, değil mi?

Doğrudur iktidarlar ne kadar doğru yolda olurlarsa millet o kadar rahat eder! İktidar ne kadar yoldan çıkarsa millet o kadar rahatsız olur!

Diyeceksiniz ki iktidarın günahını millet niye çekiyor?

İktidarı oraya getiren millet değil mi?

Elbette yanlış tercihlerinin faturasını da rahatsız olarak ödeyecektir!

Yani bereket de bereketsizlik de aslında milletin elinde, değil mi?