Âhir zaman alâmetleri
Âhir zaman: Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimizin İslâm'ı tebliğinden başlayıp kıyametin kopmasına kadar geçecek olan müddet, kıyamete yakın zaman demektir. Bizim Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz, âhir zaman peygamberidir.
Bizden önce yaşamış ümmetlerin geçirdikleri zamanın tümü bir gün içinde sabahtan ikindiye kadar geçen zamana; bu ümmetin yaşadığı zaman ise ikindiden akşama kadar geçen vakte benzetilmiştir. Kıyametin yaklaştığı zamana da aynı şekilde "Âhir zaman" denilmektedir. Bu zamanın kesin olarak ne zaman başlayacağı da belli olmadığı için sadece bu döneme yakın bazı belirgin alâmetlerin görüleceği ifade edilmiştir.
İslâm'da âhir zaman denince dünya hayatının son dilimi ve son dönemi hatıra gelmektedir. Zira başlangıcı olan bu âlemin mutlaka sonu da vardır. Fakat bu sonun kesin olarak zamanı bildirilmemiştir. Bu bilgi yalnız ALLAH Teâlâ'ya mahsustur.
"Sana kıyameti, ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. De ki: Onun ilmi ancak Rabbimin katındadır. Onun vaktini O'ndan başkası açıklayamaz. O göklere de yere de ağır gelmiştir. O size ansızın gelecektir. Sanki sen onu biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: Onun bilgisi ancak ALLAH Teâlâ'nın katındadır; ama insanların çoğu bilmezler."1
"İnsanlar sana kıyametin zamanını soruyorlar. De ki: Onun bilgisi ALLAH Teâlâ katındadır. Ne bilirsin, belki de zamanı yakındır."2
"Kıyamet vakti hakkındaki bilgi, ancak ALLAH Teâlâ'nın katındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde olanı O bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Yine hiç kimse nerede öleceğini bilemez. Şüphesiz ALLAH Teâlâ, her şeyi bilendir, her şeyden haberdardır."3
Bu ayet-i kerimede beş şeye "mugayyebat-ı hamse" denir. İnsanların bilemediği, yalnızca ALLAH Teâlâ'nın bildiği şeylere «gayb, mugayyebât» denir. ALLAH Teâlâ'nın bildirmesiyle kulların, meleklerin... bunların bazılarını bilmesi, onları gayb olmaktan çıkarmaz.
İyi bilelim ki bir devrin sonuna yaklaşmaktayız, âhir zamanda yaşıyoruz. Önümüzdeki yıllarda neler olacak? Bunları yer ve tarih vererek söylemek mümkün değildir. Gaybı ancak ALLAH Teâlâ bilir. Ancak, ahir zamanla ilgili çok "alâmetler" belirmiştir. Âhir zaman başka zamanlara benzemez. Cycle'ın sonuna doğru alametler belirir.
Büyük bir fitne ve fesat, nifak ve şikak, isyan ve tuğyan fırtınası içindeyiz. Sanki içi ateş dolu bir uçurumun kenarındayız.
Çok fitneli ve fesatlı bir dünyada, sosyal ve kültürel fırtınalar ve kasırgalar içinde yaşıyoruz. Yeryüzü fitne fesat, nifak şikak, harp darp, zulüm ve teaddî, isyan ve tuğyan, küfür ve dalâlet ile dolmuştur.
Bu devir ALLAH Teâlâ'ya ibadet zamanıdır. Müslümanlar beş vakit namazı kılsınlar. Hür ve mukim erkekler Şeriat'ın ve fıkhın emri gereğince farz namazları cemaat ile eda etsinler. Farz ve nafile oruçlar tutulsun. Zekât hesaplanıp verilsin. İş sadece zekâtla bitmez. ALLAH Teâlâ'nın yolunda bol bol sadaka, yardım dağıtılsın. Sakın ola ki, sadaka deyince sokaklardaki profesyonel fakirlere verilen birkaç kuruş anlaşılmasın. Sadaka yoksul, çaresiz, perişan insanlara yardım etmektir. Ülkemizde on milyonlarca vatandaş sıkıntı içindedir. Onlar aç ve sefil bir vaziyette sürünürken hali vakti iyi olan Müslümanların gel keyfim gel bir hayat sürmeleri caiz olmaz. İnsanlardan başka hayvanlara da yardım edilmelidir. Müslüman yeryüzünde ALLAH Teâlâ'nın halifesidir, bütün mahlûkata rahmet ve şefkatle muamele etmelidir.
Âhir zaman alâmetlerinin zuhur ettiği şu devirde hayatımızın iki tarafı olmalıdır. Tıpkı bir madalyonun iki yüzü gibi. Bir yüzünde normal hayatımızı yaşayalım; yiyelim içelim, çalışalım, kazanalım, günlük işlerimizi yapalım. Öteki yüzünde, yaklaşan büyük fitne fırtınalarına karşı hazırlanalım. Madalyonun bu ikinci yüzünü ihmal edersek ileride başımıza büyük sıkıntılar, felâketler gelebilir ve hatta ebedî saadetimiz tehlikeye girebilir. Gafillerden, cahillerden olmayalım.
1- Araf sûresi: 187
2- Ahzab sûresi: 63
3- Lokman sûresi: 34
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.