M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Hayatı Arasıra Durdurun

Hayatı Arasıra Durdurun

Çok hızlı akan ve nefes aldırmayan bir hayat serüveni yaşıyoruz.

Arada bir kenara çekilip etrafınızdaki insanları gözleyin.

Çok farklı enstantaneler, trajikomik tablolar görürsünüz.

Telaşe içinde geçirilen ömürler!

Olmazsa olmaz uğraşlar!

Lüzumsuz meşgaleler!

Düzmece, rutin bir hayat!

Tamamen dünyaya dönük koşuşturmalar!

Hergün tekrarlanan monoton bir yaşantı!

Ve insanı aniden yakalıyeveren kaçınılmaz sonuç!

Ardından yakılan ağıtlar!

Yükselen çığlıklar!

Döğünmeler, çırpınmalar!

Ve hatta kader üzerinden Yaratan'a meydan okumalar!...

***

Bunları çevremizde çoklukla görüyor ve yaşıyoruz.

Dünyaya o kadar bağlanmışız ki, bu bağlantı ilişkileri içinde kendimize özel bir vakit ayıramıyoruz bile!

Kendine özel bir vakit ayırmasını bilmeyen kişinin, Yaratıcısına vakit ayırması düşünülebilir mi?

Oysa insan, dünya ile ilişkisinin geçici olduğunu bile bile ondan zerre fedakârlık düşünmezken, ebedi olan ahiret ilişkisini aklına bile getirmiyor!

Getirenlerimiz de, bu ilişkilerdeki ağırlığı hep dünyadan yana koyuyor.

Arzu edilen şey, elbette ahiret tercihinin daima dünyaya ağır basmasıdır.

Zaten dünya hayatı, ahireti kazanmaya yönelik yaşandığında bu kendiliğinden sağlanacaktır.

Çünkü ahiret hayatı, dünyada kazanılır.

Cennet'in de, Cehennnem'in de temelleri burada atılır.

Kaçınılması mümkün olmayan bu iki mekan, hayatın hep gündeminde olmalıdır.

Dünyada döşediğimiz taşlar, ya Cehennem ateşinin taşlarıdır, ya da Cennet köşklerinin taşları!...

Bu duyguları taşımak için, hayatı arasıra durdurmak şarttır.

Bu duraklarda insan tefekküre kanat açar.

Düşünme imkanı yakalar.

Hayatı sorgular.

***

Günde beş vakit kılınan namazın bu anlamda müthiş bir fonksiyonu vardır.

Müslüman, çılgınca akan bu hayatı en az beş defa durdurur.

Hem de en önemli, en sıra dışı vakitlerde.

Hayata sabah bu duruşla başlar.

Bu duruşla hayatı yatsı vaktiyle noktalar.

En çetrefilli, en telaşeli gün ortasında da böyle bir duruş vardır.

Ne kadar önemli de olsa; işine, meşgalesine ara verir.

Yoğunluğun arttığı, insanların burnundan soluduğu, iş yükünün zirve yaptığı ikindi vaktinde ise, o asil duruşu yine görüyoruz.

Dünyaya meydan okurcasına heybetli bir "durun" nidasıyla topyekun hayatı durduran bir duruştur bu!

Allah'a yoğunlaşmaktan, ahiretle bağ kurmaktan daha önemli dünyada bir şey olamaz dercesine bir duruş!

Hakeza akşam vakti!

Dar, sıkıntılı, kısa ve kaygan bir vaktitte, yüce Yaratıcı'ya özel bir ibadetle zaman ayırmak çok ayrıcalıklı ve çok asil bir davranıştır!

Bunlar formel (farz ve şekli belli) olan ibadet vakitleri.

Aslında müslümanın hayatı bu şuur içinde geçtiği sürece zamanının tamamı ibadet sayılır.

Çünkü o, Allah'ın dinini yaşamak için çalışır, kazanır.

Harcarken de, bu amaç için harcar.

Yerken, içerken, gezerken, istirahat ederken... hep Allah iledir, O'nun rızasının peşindedir!

Ama böyle bir hayat bilincine ulaşmak, ulaşsa bile bu hayatı devamlı kılmak, kolay değildir!

***

Kolay değil ama imkansız da değildir.

Hayatı arasıra durdurun.

Hiç olmazsa günde beş vakit.

Göreceksiniz, durdurduğunuz bu beş vakit, başka vakitlerin de kapısını aralayacaktır.

Ve sonrasında inşaallah hayatın tümünü kaplayan bir bilince ulaşacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi