Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Kazanan ya da kaybeden..

Kazanan ya da kaybeden..

Hüsnü Mübarek kaybetti. Mısır halkı kazandı..


Mısır’da yaşananlar, bundan sonra Arap dünyasında hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını gösteriyor...



Mısır’da tek parti dönemi bitti. Resmi ideoloji çöktü. Diktatörlük yıkıldı. Kanla geldi. Kanlı bir diktatörlük kurdu ve kanla gitti..



Putlaştırılan lider artık bir hain!



Tunus, Mısır derken şimdi sıra kimde? Bu arada, hemen hemen Mısır rejimine karşı çıkan tek bir Arap yönetimi yok.. Çünkü hemen hepsi yıkılan bu iktidarın enkazının altında kalacaklarının farkındalar.. Onun için de Hüsnü Mübarek’i arayarak arkasında oldukları mesajını vermeyi, halka reform vadederek ekonomik sorunların çözümü için teahhütte bulunması halinde, bunun için gerekli mali desteği sağlayacaklarını söylediler..



Mübarek kaçamayacak kadar yaşlı ve hasta.. Ve o ölçüde de muhteris bir diktatör..



Yalan üzerine bir düzen kurdular, bir soygun çetesi ile bir ülkeyi ve bir halkı soyup soğana çevirdiler.. Yetmedi, kendilerini alkışlattılar ve kendilerine sadakat gösterilmesini istediler..



Mübarek Mısır’ın son Firavunu idi..



Batılılar her zaman olduğu gibi kazananın yanındadırlar. Onların çıkarları ilkelerinden önce gelir.. “Reel politik putu”na iman ettikleri için, o günkü şartlarda mümkün olanın en iyisini gerçekleştirmek için ne lazımsa yaparlar. Ölen ölür, kalan sağlar, onlar için yeni dostlardır.. Gelen ağam, giden paşamdır.. Kral ölmüşse ne yazar, “Yaşasın yeni kral!” Yeter ki çıkarlarına dokunulmasın..



Mısır halkı, geçmişte de birkaç kez ayaklanmayı denedi. Ama her defasında acımasızca bastırıldı. Basın, siyaset, sivil toplum, okullar sıkı denetim altındaydı ve en küçük bir muhalefet kanlı bir şekilde acımasızca bastırılıyordu..



Diktatör Mübarek’in başına gelenler, “zulm ile abad olunmayacağı” gerçeğini bir kez daha ortaya koyuyor.. Mesela Hüsnü Mübarek’in Saddam’dan neyi eksik? Hal böyle iken neden Saddam’a karşı gösterdiği tepkiyi Mübarek’e ya da ötekilere göstermedi?



Mısır ayaklanması, Yemen’den Cezayir’e, Balkanlar’dan Kafkasya’ya hadar etkisini her yerde gösterecek. Ve tabii Filistin’de de.. İsrail için olduğu kadar Gazze için de yeni bir dönem başlıyor ve tabii ki Filistin için de. Abbas’ın yüreğine büyük bir korku düşmüş olmalı.. İsrail’e verilen taviz ve taahhütlerin ortaya çıkmasının ardından Abbas’ın artık daha fazla o makamda oturması, Filistin halkının Abbas’a destek vermesi mümkün değil..



Lübnan’daki yeni durum, hem Filistin, hem de İsrail açısından da yeni bir durum..



Bana kalırsa Mübarek Türkiye’nin tek parti dönemini örnek alan bir diktatördü, Baraday ise Türkiye’nin bugününü model alan bir yol izleyecek..



Mısır’da hükümet istifa etti. Bakarsınız yarın askerler yönetime el koyar, ama sonra? Artık bu işin geri dönüşlü yok. Askerler de uzun süre yönetimde kalamaz.. Dün sabah 50.000 kişinin Kahire’de meydana çıktığı haberi geldi. Kalabalık öğle saatlerinde daha da artmıştı. Askerlerden bir kısmının silah bıraktığı ve Mübarek’i istifaya çağırdıkları haberleri geliyordu.. Baraday, sadece hükümetin değil, Mübarek’in de istifa etmesini istedi.



Batılılar, Mısır’dan sonra Cezayir’de olayların tırmanacağı görüşünde. Ardından Ürdün ve Yemen.. Lübnan’da, Filistin’de ve İsrail’de de bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.. Bölgede İsrail’in işi daha da zorlaşacak.. Bu süreç Suriye’de demokratikleşme çabalarına hız verilmesine sebep olacak.. Ve bu işin etkisi giderek büyüyecek ve bütün Arap ve İslâm coğarfyasını saracak. Balkanlar ve Kafkaslar’da da etkisini gösterecek bu durum.



Eğer Müslümanlar bu halk hareketine karşı çıksa bu işler böylesine hızlı yayılmayabilirdi. Ama artık bu bölgede İslâm’a ve Müslümanlara rağmen bir şey yapmak mümkün değil. Tek başına Müslümanlar da bu kadar büyük bir kitleyi harekete geçirmekte zorlanabilir ve diktatörler daha acımasız davranabilirdi.. Yoksullar ve özgürlük isteyen halk da bu sürece destek veriyor..



Türkiye’de mesela, Ergenekon ve PKK onun için başarılı olamıyor.



Mısır ve Tunus’da Cuma namazından çıkan insanların kitlesel gücü sonuca giden yolda belirleyici bir güç oluşturuyor ve bu yolculukta en kolay ve herkesin bildiği slogan ise belli: Allahu ekber..



ABD bu gerçeklerin farkında. Rüzgara karşı yürümek istemiyor. Onun için yerini yeniden gözden geçiriyor. Mübarek’in telefonuna çıkmıyor, Baradey’e destek veriyor ve Mısır Genelkurmay Başkanı tam da böyle bir zamanda ABD’de bulunuyor.. Bunlar önemli ayrıntılar..



Evet! Mısır tamam. Şimdi cevabını arayan sorum şu: Sıra kimde? Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi