Git, git, git...
Mısır’da 25 Ocak tarihinde başlayan olaylar, baş döndürücü bir hızla gelişiyor. Pazar günü sabah itibarıyla ölenlerin sayısı 150 kişiye ulaştı. Ekranlarda görünen bütün Mısırlılar bunun bir devrim olduğunda hemfikirler. Ağız birliği etmiş gibi rejimin fasit olduğunu ve gitmesi gerektiğini haykırıyorlar. Halk bir ağızdan ve yürek birliği ile ‘İrhal, irhal, irhal/git, git git’ diyorlar. Mısır’ın en tanınmış şahsiyetleri de halk ile birlikte Mübarek’in gitmesi gerektiğini söylüyorlar. Bundan dolayı hükümeti değiştirse ve 30 yıldan beri ilk kez ‘naip’ sıfatıyla başkan yardımcısı atasa da halk ve kanaat önderleri şahısların değil düzenin değişmesi gerektiğini savunuyorlar. Bundan böyle gitmesinden başka Mübarek'in her yaptığı ve attığı adım yetersiz sayılacaktır. Ve yine bu adam değişikliklerinin Mübarek’in son kumarı ve son oyunu olduğu da ortaya çıkıyor. Zira, görevden alınan bakanlar hâlâ görevlerinin başında ve ülkeyi yönetmeye devam ediyorlar. Eski içişleri bakanı Habib Adli misalindeki gibi. Mübarek halkın öfkesini emmek ve tepkileri yatıştırmak için birkaç göstermelik adım attı. Lakin bunlar gecikmiş ve yetersiz adımlar. Sözgelimi, Mübarek gibi pilot olan ve Rusya’da eğitim görmüş eski Sivil Havacılık Kurumu Başkanı Ahmet Şefik, Nazif’in yerine başbakan olarak atandı. Buna ilaveten, yine Mübarek’in güvenini kazanmış ve 1995 yılında Addis Ababa’da hayatını kurtarmış olan Mısır Muhaberatı Başkanı Ömer Süleyman da başkan yardımcısı olarak atanmıştır. Lakin bu atamalar ‘post mortem/gecikmiş’ atamalar olmuştur. Daha önce bu tedbirler uygulamaya konulmuş olsaydı belki de halkı teskin edebilirdi. Lakin herkesin ittifakıyla bunlar gecikmiş tedbirler. Mübarek kendisiyle birlikte bu isimleri de yakmış oldu. Muhammed Selim Avva gibi şahsiyetlerin de ifade ettiği gibi Mısır devrimi anonim bir hareket. Kimse tek başına bu devrimi yönlendirmiyor. Ve dolayısıyla sahiplenemez. Aynen Tunus’daki gibi, bir halk ve sokak hareketi.
•
Devrimin merkezi, camiler ve sokaklar. Öfke cumasında Muhammed Baradey bile Gize’de bir camiye sığınmış ve devrime katılımını burada gerçekleştirmiş ve buradan ev hapsine alınmıştır. Dolayısıyla devrimcilerin sığınağı camiler, eylem alanı ise sokaklardır. Ve Muhammed Selim Avva’ya göre, Ezherliler de alışık olmadık bir biçimde aileleriyle devrim gösterilerine katılıyorlar. Bu, ancak korku duvarının aşılmasıyla açıklanabilir. Rejim kan akıtarak korku duvarını yıkmış ve devrim kitlelerinin sel olup akmasına yol açmıştır. Öfke cumasından sonra halk hapishanelere akın etmiş, basmış ve binlerce siyasi ve gayri siyasi mahkum salıverilmiştir. Bunlar arasında İhvan mensupları da bulunmaktadır. İskenderiye-Kahire arasında Netron Vadisi Hapishanesine aktarılan 34 kadar İhvan ileri geleni halkın hapishaneyi basması üzerine salıverilmiştir. Aralarında İsam Aryan gibi İrşad Bürosu üyelerinin de bulunduğu İhvan mensupları yasal bir statü dışında gözaltına alındıklarını belirtiyorlar. Cuma öncesinde 10 ilden toplanan 34 önde gelen İhvan mensubu salıverildikten sonra El Cezire Kanalı’na telefonla katılarak iyi durumda olduklarını haber verdiler. Bu arada Tunus’tan sonra Mısır'da da birinci derecede haber kaynağı olan El Cezire’nin Kahire’deki büroları kapatılırken El Cezire yayınlarını telefon aracılığıyla sürdürebilmiştir.
•
Polis ortalıktan çekilirken yerini ordu birlikleri aldı. Kimilerine göre ordu devrimin yanında görünse de, halen tarafsızlığını sürdürüyor. Halk gizli polisi sindirmiş durumda. Gizli polis seçimlere hile karıştırmaktan dolayı zanlı olan kurum. Seçimleri tezvir ederken halkın devrimini de Mübarek adına bastırmayı üzerine almıştır. Tunus gibi Mısır’da da öfke polisin üzerine odaklanmış durumda. Halkı öldürenler de keza polis birlikleri. Lakin polis halkın tazyikine dayanamamış ve ortalıktan çekilmiştir. Mısır’da halkın öfkesi polisle birlikte Mübarek ailesine yönelmiştir. Mübarek iktidarda kalabilmek için Bin Ali’nin tersini yapmaya çalışıyor. Tanıyanları Mübarek için 'inatçı bir kişilik' tanımında bulunuyorlar. İnatçılık üzerinden Mısır’da tıkanmayı tırmandırıyor. Keza bedeli de giderek ağırlaşıyor. Mısır hisselerinin uluslararası borsalardaki kaybı 75 milyar doları aşmış durumda. Yine tanıyanları Mübarek’in izlemiş olduğu sürrealist politikayı “aleyye ve ala a’dai” şeklinde tasvir ediyorlar. Gök kubbeyi düşmanlarıyla birlikte kendi başının üzerine yıkmak. Ya da akrep refleksi. Yahudilerin ifadesiyle 'Samson Seçeneğini' uyguluyor. Lakin bu defa halk da Mübarek kadar kararlı ve inatçı. Mübarek’in gitmesi için canlarını dişlerine takmış durumdalar. Canları dahil olmak üzere her şeyi feda etmeye hazırlar. Bundan dolayı sokaklar Mübarek ve adamları için ‘erhil, erhil/git, git’ sesleriyle çınlıyor ve sarsılıyor. Mısır, Mehmet Ali Paşa’dan bu yana böyle bir devrim ve galeyanla tanışmadı. Bu devrim, sloganları da alt üst etti: ‘Yaşasın Mübarek’ yerine şimdi hançerelerden ‘yaşasın Mısır halkı’ avazları çıkıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.