Başörtüsü siyasette istismar ediliyor
Danıştay’ın ALES sınavı kılavuzunun yürürlüğünü durdurmasından sonra CHP Genel Başkanı hem “mahkeme kararıdır” dedi eleştirmedi, hem de “bu sorunu biz iktidara gelince çözeriz” diyerek seçmene mesaj verdi. Yani seçim için destek verir, bizi iktidara getirirseniz bu sorunu hallederim diyor... Kılıçdaroğlu genel seçimlerde başarılı olmak için en azından Baykal dönemindeki CHP’nin çıtasını yükseltmek mecburiyetinde... Bunun için de her vaatte bulunuyor! Bu vaatleri nedeniyle de AKP Genel Başkanı Erdoğan tarafından eleştiriliyor. Bu arada tartışmaların seviyesi de düşüyor... Erdoğan ona “kaynak Kemal”, o da ona “oynak Recep” ismini takıyor... Aslında kişilerin aynası yaptıkları iştir, lafa bakılmaz. Gerek CHP için gerekse diğer partiler için bunu söyleyebiliriz.
Şimdi “iktidara gelirsek başörtüsü sorununu çözeriz” diyenlere bakalım; akılları sıra milleti kandırıyorlar... Eski İ.Ü Rektör Yardımcısı Nur Serter şimdi CHP İstanbul milletvekili... Başörtülü öğrencilere işkence yapılan ikna odalarının mucidi. Ayrıca bu ekip başörtüsü yasağında öyle ileri gittiler ki, hızını alamayarak 2002’de sağlık karnelerinde başörtülü fotoğrafı bulunan hastaya dahi baktırmadılar... İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi’nde, Medine Bircan isimli kanserli ve yaşlı bayan hastanın tedavisi bu nedenle aksatıldı... Kendisinden sağlık karnesindeki başörtülü fotoğrafının değiştirilmesi istendi... Kamuoyundan yükselen seslerin etkisiyle bir müddet sonra bundan vazgeçmek zorunda kaldılar... Ne çare ki Medine Bircan isimli yaşlı hasta vefat etmişti... Bu hastanın tedavisini uydurma ve keyfi yasaklardan dolayı aksatan ve ölümüne neden olanlardan hâlâ hesabı sorulmadı... Nur Serter sadece başörtülü öğrencilerle ilgili yasa dışı fiilleriyle değil, aynı zamanda İstanbul Üniversitesi personelinin başörtülü eşlerine de sağlık karnesi verilmesi için “başı açık fotoğraf “isteyerek sağlık hizmeti almalarına engel olmuştur...
Başörtüsü Yasağını Şimdi İçişleri Bakanlığı Sürdürüyor
AK Parti de hep “başörtüsü mağdurlarının yanında duruyor” görünüyor... Hatta MHP Genel Başkanı’nın çağrısı üzerine yaptıkları anayasa değişikliği ile neredeyse partinin kapatılması dahi gündeme gelmişti... Dokuz yıldır iktidardalar, hâlâ İçişleri Bakanlığı’nın Sosyal Tesislerle ilgili hizmeti düzenleyen yönetmelikte, çalışanların yakınları bayanlara giriş kartı vermek için “başı açık fotoğraf” isteniyor... Bu konuyu iki kez gündeme getirdim... Ancak ne İçişleri Bakanları’ndan ne de Başbakan’dan tık yok... Bu zulüm herhangi birinin değil artık Başbakan’ın hanesine yazılmıştır ve bu konunun tek muhatabı kendisidir... Doğrusu “Nur Serter’in zulmünden ne farkı var?” diye sormak gerekiyor... Ülkesine ve milletine hizmet için yola çıkanlar bulundukları makamların haklarını vermeliler, veriyormuş gibi görünmemeliler.
CHP Ergenekon davasının avukatı gibi davranıyor, tamam. Hatta bu dava sanıklarının cezaevinden kurtulması için 2011 seçimlerinde aday gösterilmesi dahi konuşuluyor... Zaten şimdi CHP milletvekili olanların birçoğu Ergenekoncularla birlikte Cumhuriyet Mitinglerinin düzenleyicileri olmuşlardır... Son birkaç yıldır “ihtilal hazırlığı yapmakta olduğu” iddiasıyla silahlı kuvvetler mensuplarının bir kısmı ve bazı sivillerin Ergenekon davası kapsamında yargılanmalarına devam ediliyor. Balyoz davası da sürüyor. Tutuklu ya da tutuksuz yargılananların hepsi “biz darbe yapmak için bunları hazırlamadık, görevimiz gereği hazırladığımız senaryolardı” diyorlar... Darbe yapmaya alışmış bir kurumun darbe yapma ihtimali her zaman vardır. Çünkü bu kurumun bu konuda sabıkası mevcuttur. Yakın tarihimiz içersinde başarılı olmuş birkaç darbeyi yaşadık... Başarılı olmayanlar da oldu. Bu savunmaya inanmak çok zor... Tabii yargılamanın sonucu nasıl olacak onu bilemiyoruz.
Darbeciler Ne Zaman Yargılanacak?
AK Parti de darbelerin hesabını soracak gibi davranıyor... Ancak şunu anlamak kolay değil... Darbe teşebbüsünde bulunanlar yargılanıyor, darbe yapmış olanlar yargılanmıyor!.. Referandumun üzerinden dört ay geçti, düzenleme için bir hazırlık yok... Daha dün ülkeye kan ağlatan 28 Şubat post-modern darbesini yapanlar, 27 Nisan e-muhtırasını verenler ellerini kollarını sallayarak dolaşıyorlar... 12 Eylül 2010 tarihli referandum sonucunda millet darbecilerin yargılanacağına inanarak “evet” oyu kullandığı halde hâlâ bu konuda bir ilerleme görülmüyor... Sayın Başbakanın 12 Eylül darbesi sonrası cezaevinden bir gencin yazmış olduğu mektubu okurken gözlerinin yaşardığını hatırlayınız... Öyleyse neyi bekliyorlar?.. Eğer bu konuda bir gelişme olmazsa AKP’nin söz verip de yapmadığı işler arasına girecek, samimiyeti tartışılacaktır... Tıpkı Acil Eylem Planında yeni bir Yükseköğretim Kanunu vaat edip, bu güne kadar hiçbir değişiklik yapılmadığı gibi... Sadece kanun için hazırlık yapan zamanın Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu görevinden alındı...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.