Fişlemeleri nereye koyacaklar
Bir grup çocuk, evlerinin önünde oynuyorlarmış. Oyun sırasında birbirlerine hitap ederken de dizilerden öğrendikleri replikleri kullanıyorlarmış.
O sırada çocukların yanından geçen biri, çocuklardan birinin diğer çocuklara oyunun gereği; “Ya Allah” diye hamle yaptığını görmüş.
Adam durmuş, hemen o çocuğun kim olduğunu sormuş, babasını öğrenmiş, annesini öğrenmiş ve şaşırmış.
Baba da alkolikmiş, anne de alkolikmiş. Yani Müslümanlık dini ile uzaktan yakından ilgileri yokmuş. Öyleyse bu çocuk; “Ya Allah” demeyi nereden biliyormuş.
Anne ve babanın alkol aldıkları biline biline bu aileyi de fişlemişler. Fişlemenin raporunda şöyle denilmiş;
“Her ne kadar içki içseler de bu geçici bir durum gibi geliyor, bulundukları mevkii koruma ve yükselmek için yaptıkları bir eylem olarak değerlendirilmelidir.”
Hangi diziden veya nereden öğrendiyse, çocuğun “Ya Allah” demesi, ailenin fişlenmesine ve dağılmasına sebep olmuş.
¥
28 Şubat ve Ergenekon’u uzanan süreçte binlerce fişlemeden sadece bir örnek.
Şimdi bu fişlemeleri nereye koyacağız, bundan ala sosyal yaşama müdahale olur mu?
Türkiye’nin her yerinde herkes fişlenmişti. Bu fişlemeler eğer yeraltlarına gizlenmedi ve yakılıp yıkılmadıysa, bir yerlerde bekliyordur.
Mesela 11 Temmuz 2001 tarihli “Gizli” ibareli Sultanbeyli İlçesi Psikolojik Hareket Faaliyetleri Görev Sonuç Raporu’nda 1997 yılından 2001 yılına kadar Sultanbeyli’de irtica ile nasıl mücadele edildiği, kaç Kur’an Kursu ve öğrenci yurdunun kapatıldığı, başörtülüler ve sakallı insanlarla nasıl mücadele edildiği anlatılıyor. (Tohum Dergisi Eylül Ekim 2010)
Jitem personelinin katkısı ve sivil ajanlarca hazırlanmış bu raporda, ilçede yaşayan insanların tek tek Türkiye’nin hangi bölgesinden geldikleri, siyasi eğilimleri, kültürel ve etnik aidiyetleri, okuma yazma oranı, karşılaştırmalı cami ve okul sayılarına kadar birçok veri yer alıyor.
Raporda ayrıca camilerin nasıl denetim altına alındığı, İmam Hatip Liselerinin, Kur’an Kurslarının ve pek çok öğrencinin barınma ihtiyacını karşılayan yurtların kapatılması, cami inşaatlarının durdurulması, vakıfların mühürlenmesi, İmam Hatip Liselerinin arazilerine el konulması ve başörtülü kızlara göz açtırılmama faaliyetleri anlatılırken, yüz kızartıcı suçlardan da zaferle söz edilmektedir.
¥
28 Şubatçılarla Ergenekoncuların yaptıkları ve yapmak istedikleri, CHP’nin 1940’tan 1950 yılına kadar memleketi Cehenneme çevirdikleri icraatların aynısı. Zerre değişiklik yok.
Malum baskıcı ve şiddet çevreleri, CHP’nin taşeronlarıdır. Ne bir sözleri, ne bir eylemleri, ne bir düşünceleri, CHP’lilerin söyleminden farklı değildir.
Yani hayata kimin nasıl ve neden müdahale ettiği bu kadar apaçık ortadayken, hâlâ kalkıp da “sosyal yaşama müdahale” ediliyor diye yaygara koparmak yine aynı çevrelerin tezgâhıdır.
Kendilerini akıllı, âlemi sersem zanneden bu çevreler, şeytanlarından bulsunlar. Gerçi hep şeytanla beraberler. “Hak” ile işleri olsa fitne ve fesat çıkarırlar mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.