Kendimi af edemiyorum
Elli Yaşında emekli bir anneyim. Oğlumu iki yıl önce evlendirdim. Şimdi eşimle yalnız yaşıyorum. Fatma hanım, benim sorunum vicdanımı yiyip bitiren bir pişmanlıktan ibarettir. O zamanlar oğlum on yaşındaydı. Bir kış günü işe giderken apartmanın önünde yaşlı bir kadınla karşılaştım. Soğuktan tir tir titriyordu, yüzü morarmıştı, hastaydı... Üzüldüm, ona "kim olduğunu" sordum. Bizden birkaç apartman ötede yaşıyormuş. Kocası öldükten sonra oğlu bakmamış, ev kirasını da veremeyince ev sahibi sokağa atmış. Yaşlı kadın, apartmanın duvarlarına yapışmış "hastayım, tansiyonum, şekerim, kalbim var" bana yardım edin diye yalvarıyordu. Geri döndüm ve komşulara haber verdim. Hepimiz yaşlı kadının başında toplandık. Komşulardan biri muhtara haber vereyim dedi, gitti ama yardım eden olmadı. Kadının eline bir parça ekmek verdik ve onu orada bıraktık.
Akşam işten geldiğimde hala orada, apartmanın merdiveninde kıvrılmış titriyordu. Onu eve almak istedim ama eşim izin vermedi, bütün gece uyuyamadım. Ona nasıl yardımcı olabilirim diye düşündüm ama eve almaya cesaret edemedim.
Ertesi gün, yiyecek bir şeyler vermek için indiğimde kadın, yerde öylece yatıyordu. Artık yapacak bir şey yoktu, ölmüştü... Benden önce kapıcı görmüş, yukarı komşulara haber vermeye gitmişti. Kırk hanelik apartmanda bir kadını eve alamamış ölümünü duyarsızca seyretmiştik. Aradan yıllar geçti, ben örtündüm, dinimi öğrenmeye ve yaşamaya çalıştım. Ama bu olay için kendimi af edemiyorum, sürekli vesveseye kapılıyorum... Bana bir şeyler söyleyin, çok kötü bir insan mıyım? Vicdanımı nasıl rahatlatabilirim. Ş. T.
Dua en iyi ilaç
Hepimizin, geçmişte yaşayıp da üzüldüğümüz, pişmanlık duyduğumuz, keşke dediğimiz durumlar olabilir. Bir arkadaşım, evdeki kuşa kendisi gelinceye kadar yetecek şekilde, yem ve su bırakıp, bir haftalığına köyüne gitmişti. Geri geldiğinde kuşu ölü buldu. Arkadaşım, bu olaydan büyük üzüntü duymuş ve vicdan azabı çektiğini ifade etmişti. Sizin yaşadığınız olay da iç dünyanızda derin bir iz bırakmış ve bu olaydan adeta kendinizi sorumlu tutuyor ve suçluluk duyuyorsunuz. Elbette, soğuktan ölen bir insana yardımcı olmak insani bir sorumluluktur. Siz bu olayda, yaşlı kadına yardımcı olmaya çalışmışsınız ama eşinizden ve çevrenizden etkilendiğiniz için onu evinize alıp destek verememişsiniz... Ve aradan yıllar geçse de bu olayın verdiği hüznü içinizde yaşamaya devam etmişsiniz.
Olayın olduğu gün, yaşlı kadını birisi evine alabilir, yardım kuruluşlarına başvurulabilir resmi kurumlardan destek sağlanabilirdi ama mümkün olmamış. Dolayısıyla, böyle bir olay karşısında hepimizin sorumluluğu vardır bu bir gerçek...
Anladığıma göre, hâlâ olayı yaşıyor olmanız ve içten içten üzülmeniz sizi yoruyor. Bu olaydan sonra dinimi öğrendim ve yaşamaya çalışıyorum diyorsunuz. Ye'se düştüğünüzde ve kendinizi kötü hissettiğinizde, duaya yönelebilir, vefat eden yaşlı kadın için de dua edebilir ve halinizi Allah'a arz edebilirsiniz.
Siz mevcut imkanlarınız doğrultusunda bir şeyler yapmaya çalışmışsınız ama yetmemiş. Bu durumda içinizi buran ne varsa, Allah'a yönelip, duada bulunabilir ve başkaları için de ondan yardım dileyebilirsiniz.
Ayrıca, "vesveseye kapılıyorum" diye ifade etmişsiniz, bu hayatınızı etkileyecek boyutlara ulaşmışsa, doktora gidebilirsiniz. Bunun dışında, bol bol Ku'ran okuyunuz, namazlarınızdan sonra dualarınızı arttırınız...
Allah'a emanet olun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.