“Kıbrıs’ı ben bırakamam!”
Önceki yazımızda, Kıbrıs meselesini olaylar ve hatıralar zemininde ele almıştık.
1974’te meşhur “Barış Harekatı” yapıldı ama Kıbrıs meselesi çözülemedi.
Yıl 1990. Türkiye Yazarlar Birliği’nden arkadaşlarla (Cumali Ünaldı, Ahmet Kot, Mehmet Cemal) ve Türkiye gazetesinin başyazarı merhum Yalçın Özer’le BRT (Bayrak Radyo ve Televizyonu) Genel Müdürü Derviş Özer Berkem’in davetlisi olarak bir Kıbrıs seyahati yaptık.
Kıbrıs’ın o zamanki devlet erkânını, Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Başbakan Derviş Eroğlu ve diğer bazı bakanları, ziyaret ettik.
Ziyaretlerimizden en dikkate değeri, görevi devretmeye hazırlanan Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Kumandanı Orgeneral Eşref Bitlis’le olanı idi.
Eşref Bitlis Paşa ile çok samimi sohbet ettik. Daha sonra, Paşa’nın yanında çalışan sivil kıyafetli subaylar bizi Girne’de bir otele götürdüler. Mevzu, Siyonizm ve İsrail’in bölgedeki faaliyetleri idi.
Türk ordusunda bazı birimlerin böyle mevzularla ilgilenmesi, tehlikenin farkında olması bizi gerçekten şaşırtmıştı.
Eşref Bitlis’in önemini, değerini ve farkını o zaman daha iyi anladık. Daha sonra Jandarma Genel Kumandanlığı sırasında yaptıkları onun önemini daha fazla ortaya koydu.
Meseleleri uzaktan seyretmiyor, ateşi maşa ile tutmuyor, bizzat eline alıyordu.
Çekiç Güç’ün Türkiye’den ayrılması gerektiğini açıkça söyleyen, bu yüzden ABD büyükelçiliği tarafından hükümete şikayet edilen Bitlis Paşa, helikopterle Kuzey Irak’a giderken 17 Aralık 1992’de Çekiç Güç’e bağlı Amerikan savaş uçaklarının tacizine maruz kalmıştı. Bu ona son ihtardı!
7 Şubat 1993’de İncirlik Üssü’nden kalkan ABD uçaklarının PKK’ya yardım dağıttığını söyleyen Eşref Bitlis, 17 Şubat 1993’te bir uçak “kazası” ile bertaraf edildi! Allah rahmet etsin...
Bugün Kıbrıs’ta hangi ülkelerin ne gibi faaliyetler yürüttüğünü herhalde ilgili makamlar biliyorlardır. Ve herhalde, Eşref Paşa’nın 1990’larda dikkatini çekenlerden daha fazlası daha sonraları ortaya çıkmıştır ve şu sıralar da İsrail sadece Rum kesimi ile kurduğu ilişkilerle değil, Türk tarafında sürdürdüğü faaliyetlerle de Türkiye’yi taciz etmektedir.
1960’larda coğrafya Hocam Melahat Konnolu hanımın öğrettiği şarkının devamındaki bazı sözleri de hatırladım bu arada: Kıbrıs’ı ben bırakamam
Kıbrıssız yaşayamam!
Ah Kıbrıs’ım, Kıbrıs’ım!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.