Müberek’in son saatleri!
Hitler’in ‘beni generallerim mahvetti’ dediği söylenir. Mısır’da da Mübarek hanedanlığını mahveden, yakan ve yıkan bizzat Mübarek’in adamları ve çevresi olmuştur. Giderayak kritik ve öldürücü hatalar yapıyorlar. Mübarek’in zamanında geri adım atmasını engelliyorlar. Ardından attığı adımlar ise küçük ve gecikmiş adımlar olarak kalıyor. Giderayak yakın çevresi arasında hâlâ sen ben kavgası devam etmektedir. Anlaşılan Ömer Süleyman’ın son anda başkan yardımcısı olarak atanması hem Cemal’in hem de Habib Adli’nin işine gelmemiş. Bu atama karşısında oğul Cemal geleceğini ve İçişleri Bakanı Habib adli ise otoritesini kaybettiğini düşünmüş olmalı. Küçük çıkarları uğruna her şeyi kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldıklarını kavrayamamışlar. Vakit kazanayım derken sürelerini doldurmuşlar. Gaflet işte insanın gözünü böyle kör eder. Cemal ile Habib Adli gösteriler başladığında Mübarek’i, bunların önemsiz ve aşılabilecek şeyler olduğuna ikna etmişler. Yangın bacayı sardığında ise Habib Adli göstericilerin üzerine hışımla gidilmesini önermiş ve ayrıca faturayı İhvan’a kesmek istemiştir. İhvan 30 yıldır Mübarek rejiminin korkuluğu olduktan sonra giderayak da günah keçisi haline getirilmek istenmiştir. Lakin Mübarek’in ‘Mısır’da öleceğim’ şeklindeki sözleri Mısırlıları duygulandırmış ve ateşi düşürmüştü. Lakin İçişleri Bakanı Habib Adli’nin Mısır’ın gladyosu olarak da anılan develi ve atlı birlikleri Tahrir Meydanına salması ve sürmesiyle birlikte bütün denklem değişmiş, içeride ve dışarıda rejimin kredisi bitmiştir. Mübarek meseleyi kavrayabildiğinde gayet geç olmuş ve Habib Adli’ye telefonda küfürler yağdırsa da rejim dönülmez akşamın ufkunu çoktan aşmıştır. Ve bunun üzerine içişleri bakanlığının beceriksiz elemanları geri çekilmiş ve meydanlarda nöbeti ordu birlikleri devralmıştır.
¥
Mübarek, Tunus Yasemin Devriminden ders alıp iktidarını koruyacağı yerde aksine adamlarının yanlış hesap ve telkinleriyle aynı Tunus sürecinin tuzağına düşmüştür. Güvenlikçiler iki tarafı da yanıltmışlardır. Tunus’da Sarayın Güvenlik Müdürü Ali Seryati (Batılılar Seriati yazıyor) ile Mısır’da İçişleri Bakanı Habib Adli benzeri yanlışlar yaptılar. Seryati ve Adli’nin yanlışları ordunun rolünün önünü açmış ve bu da mevcut rejimlerin sonunu hazırlamıştır. Mübarek, Tunus deneyimi gözlerinin önünde cereyan etmesine rağmen ders alacağı yerde körlemesine aynı yanlışları yapmıştır. Hatta hem Bin Ali hem de Mübarek ‘vatanımda ölmek istiyorum’ demelerine rağmen birisi dış ve diğeri iç sürgüne gitmekten kurtulamamıştır. Zeynelabidin Bin Ali’nin halkla bağı kopmuş ve eşinin ve yakınlarının yedeğinde ve güdümünde hareket eder olmuştur. Tunus’da Leyla Trablusi’nin rolünü Mısır’da Suzan Mübarek oynamıştır. Cemal ve Habib Adli son dakikalarda bile ihtiraslarına kurban olarak Ömer Süleyman’ı misyonunda başarısızlığa mahkûm etmişlerdir. Mübarek’i yakan yakın çevresi olmuştur. Azizler Kilisesini kundaklamaktan ve İslamcılar üzerine atmaktan zanlı olan İçişleri Bakanı Habib Adli, Tanıtma Bakanı Enes Faki, Ulusal Parti’den Ahmet İz gibiler Mübarek hanedanlığının sonunu getirmiştir. Habib Adli, İskenderiye’de Kıpti Kilisesini kundaklamaktan dolayı zanlı durumunda iken Ahmet İz, Mübarek ailesi için 2010 yılı sonlarında yapılan seçimlere hile karıştırmaktan dolayı itham altındadır. Enes Faki ise Mübarek’in 10 Şubat tarihinde beklenen istifasını işleme koymayan ve televizyonda okutturmayan bakan olarak anılmaktadır. Sakar kadro kendi sonunu da böyle hazırlamıştır.
¥
Mübarek’in istifasından önce, ailesinin Londra’ya gittiği ileri sürülmüştü. Lakin son ana kadar Hüsnü Mübarek’ten ayrılmadıkları anlaşılıyor. Lakin bu son ana kadar da kendisini yanlış telkin altında tuttukları ve rejimi elbirliğiyle yıktıkları anlamına da geliyor. Mısır halkı Mübarek’in kendilerini anlamadığını ve aklını yitirdiğini düşünüyor. Son dönemlerinde bir algılama sorunu yaşadığı aşikar.
Şimdi de Mübarek’in ağır hasta olduğu haberleri yayılıyor. ‘Devrik lider’ lakabı yedikten sonra şuurunu kaybettiği ve kimilerine göre kanser hastası olduğu ve Washington Temsilcisi Sami Şükrü’ye göre ise kalp hastası olduğu ileri sürülüyor. Mübarek’in zaman zaman kendinden geçtiği ve ilaç almaya yanaşmadığı da söyleniyor. Kimi gazetelere göre, Mübarek koma halinde bulunuyor. Bazıları da bütün bunların spekülatif bilgiler olduğunu ileri sürüyor. Mübarek şimdi Şerm El Şeyh’de aileye yakın isimlerden Hüseyin Salim’in Maritim Jollie Ville Hotel’inde dinleniyor ve son günlerini yaşıyor. Aile, Hüseyin Salem gibi işadamlarıyla çevrilmiş durumda. İşadamlarından Mecdi Rasih de bunlardan birisi ve Mübarek’in ikinci oğlu Alaa Mübarek’in kayınpederi. Bu zümre eski düzenin Karunlarını teşkil ediyordu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.