Çok yaşa sen Metiner
Mehmet Metiner’e suikast hazırlığı içinde olan bir kişinin yakalandığını öğrendiğimde, Ergenekon’un kapıma ne kadar yakın bir yerde yaşayan bir organizma olduğunu bir defa daha hissettim. Yakalanan adamın PKK’lı olduğunu bilmiyor değilim. Emri verenin de.. Ancak, suikast ya da suikast girişimlerini analiz ederken, hep sonuçlarını düşünürüm ben. “Öldü, peki ne oldu?” ya da “öldürülseydi ne olurdu?”.. Bu soruları, burada da sorduğumda, yanıtın, PKK için hiç de iç açıcı olmadığını gördüm. PKK böyle bir aptallık yapar mı? Yapabilir. Ama Ergenekon’un buna daha fazla ihtiyacı olduğu açık. Şu halde, soruşturma derinleştiğinde göreceksiniz ki, Metiner’e suikast girişiminin arkasından, PKK-Ergenekon aşkı çıkacak. İlk yorumlar; “PKK, seçimlerde BDP’yi desteklemeyecek Kürt aydınlarına gözdağı vermek istedi” şeklinde olmuştu. Ama, bu, PKK’nın, oy isterken, elini kuvvetlendirecek değil, bilakis zayıflatacak bir hamle olurdu. PKK da bunun farkında olmalı.. Allah Metiner’i bağışladı. Okurlarına, dostlarına, ailesine bağışladı. Fakat bugün artık, samimiyet günüdür. Burada düşüncelerinden dolayı tehdit altında olan bir yazar var. “Hepimiz Metiner’iz” diye bağırmak için, Metiner’in ölmesini beklemeyelim. Gün, silah tehdidi altında, fikir hürriyetini savunan aydınlara sahip çıkma günüdür. PKK’nın, Ergenekon’un tehdit ve baskılarına karşı, birliğin, beraberliğin ve dayanışmanın gösterildiği gündür. Elbette, Hepimiz Metiner’iz..
NEDEN KIYDIN PENGUEN’E?
Gelelim Penguen’e.. Mizahın sınırları içinde kaldığı müddetçe her türlü espriyi kaldırabilecek bir adamım aslında. O yüzden arkadaşlar bana ilk söz ettiklerinde, tolere edilebilir bir yanı olup olmadığını düşündüm uzun uzun. Açık söylemek gerekirse, hangi ideolojiye yakın durursa dursun, mizah dergilerine ve de mizahçılara şans tanınması gerektiğine inandığımdan “Penguen’e Kıymayayım” diye geçirdim içimden, yalan yok.. Fakat karikatüre bir baktım ki, Penguen’e, benden önce Bahadır Baruter kıymış bile.. Konuyu biliyorsunuz. Gazetenizde de gördünüz, okudunuz. Bir cami, imamın arkasında saf tutmuş namaz kılan insanlar, biri elinde cep telefonu sözüm ona Allah (cc) ile konuşuyor, vakit namazının rekat pazarlığını yapıyor. Bir güldüm, bir güldüm ki sormayın gitsin(!). İşin sipariş olduğu, karikatürün daha konusundan kendini ele veriyor. Çünkü bir kere, komik değil. Üstelik de hiç komik değil. Bir parça tebessüm bile ettirmiyor insanları. Eğer çok komik bir karikatürden söz ediyor olsaydık, o bugün “sipariş” olduğuna inandığım eklemeler için ‘maksadını aşmış’ diyebilecektim. Ama karikatür o kadar kötü ki, şimdi sadece şunu söyleyebiliyorum ki; “maksat tamamen hasıl olmuş’... Birçoğunuz, karikatüre bakınca en çok tartışılan, ayet-i kerime yazılı olduğunu düşündüğünüz kısımda; “Allah Yok, Din Yalan” sözünü fark ettiniz. Oysa tavandan sarkan ve prezervatife benzetilmiş avizeyi de dikkatiniz çekmiş olmalı. Peki ya namaz kılanların tiplerinin ne kadar çirkin resmedildiğini fark ettiniz mi? Burada iki önemli detay var. Korkak çizer, delikanlı gibi çıkıp lafını açıktan söylemediği için, karikatürün içine bir yerlere gizleme ihtiyacı hissetmiş. Aslında bariz bir İslam karşıtlığı içinde ama bunu dillendirecek de yüreğe sahip değil. Evet “İslam karşıtlığı” dedim, “din düşmanlığı” değil. Çünkü doğrudan İslami figürler ve ritüeller üzerinden mesaj verilmeye çalışılmış. Bu da, kesinlikle bir merkezden düğmeye basılması sonucu ortaya çıkmış. Biri açıkça “şöyle bir mesaj ver” demiş ama çizer arkadaşın tam da “gözü yememiş” mesajı açık açık vermeye. Bu ödlek arkadaşa sesleniyorum; “biz aldık arkadaş mesajını. Sen rahat ol”
Kalın sağlıcakla.