Yeni Türkiye nasıl kurulacak?
Son Balyoz tutuklamaları ve bir internet sitesine yapılan baskınla ilgili tartışmaların yeniden tetiklediği “laik endişe”, modernitenin fantezisi olmaktan öte, sosyolojik ve siyasal travmaya dönüşme riskini kendi içinde barındırıyor.
Bu süreç iyi yönetilemezse, seçim atmosferi ve yeni Türkiye projeksiyonunu derinden etkileyebilecek bir boyut sergileyebilir. Bu riski ortadan kaldırabilecek veya minimize edebilecek en muktedir yapı ise siyasal iktidardır.
Hükümet olmakla iktidar olmak, tabi ki farklıdır. Çünkü biri şekli, diğeri reeldir. Zira, iktidar sahibi olmak muktedir olmayı gerektirir.
AK Parti, 2002 yılında işbaşına geldiğinde sadece hükümetti, gerçek manada iktidar değildi. Güç merkezinde askeri ve sivil elit bürokrasi oturuyordu, sandık sonuçlarına bakıp iktidarı milli iradeye teslim etmeye de niyetli değildi. Sarıkız ve Balyoz gibi darbe planlarının gerçek nedeni de milletin iktidar talebine dirençtir.
Aradan geçen 9 yılda Sarıkız gelin gitti, Balyoz’un sapı kırıldı, iktidar el değiştirmeye başladı. AK Parti ise bu iktidar değişiminde başat unsurdu.
Parlamento, tüm müdahalelere ve muhtıralara rağmen kendi özgür iradesiyle cumhurbaşkanını seçti.
Tüm eksikliklere rağmen yeni bir anayasa yapıldı, demokratik hak ve özgürlük alanları genişletildi.
Anayasa Mahkemesi, derin devletin siyasi partiler üzerinde oyun kurduğu bir enstrüman olmaktan çıkarıldı.
Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu, yargı tarlasını ihtiyaca göre süren, eken ve biçen bir aygıt hüviyetinden arındırıldı.
Yargıtay, statükonun hukuk koruyucusu kimliğinden kurtarılıyor.
Danıştay, alternatif hükümet gibi çalışmaktan uzaklaştırılıyor.
Ve daha niceleri...
Bir cümleyle özetlemek gerekirse; statüko, yok edilmese de dizlerinin üzerine çökertildi, “pert” oldu...