Darbe İsteyen Prof. Mahkemeye Verilmemelidir
Çağdaş, ilerici, vesayetçi, ünlü bir profesör ve siyasetçi ordunun darbe yapmamasına içerleyerek silahlı kuvvetlerimizi kağıttan bir kaplana benzeten yersiz ve talihsiz bir beyanda bulundu. Bu konuda ileri geri her kafadan ses çıktı. Eskiden çok mutlu, şu anlarda çok mutsuz olan güçlü bir azınlık profesörü alkışladı, çoğunluk kınadı.
Bazıları bu zatın orduya hakaretten mahkemeye verilmesini istedi. Bendeniz böyle bir şeye hiç razı olmam. Prof. ayıp yapmıştır, insan haklarına aykırı bir istekte bulunmuştur, Türkiye'yi felakete götürecek, geri bırakacak bir şey istemiştir ama onun cezası kınanarak, medeni bir şekilde protesto edilerek verilmelidir.
Mahkemeye verilmesi, (düşünmek bile istemem ama) tutuklanması onun ekmeğine yağ sürecek, kendisini ucuz bir kahraman haline getirecektir.
Bu ülkede 90 yıla yakın bir zamandan beri insanlar inançları, fikirleri, görüşleri yüzünden zulme ve baskıya uğramıştır. Fikir ve inanç suçlarından dolayı nice din adamı, tarikat büyüğü, sağcı veya solcu aydın ve politikacı idam edilmiş, zindanlarda süründürülmüştür.
Artık bu kapı kapanmalıdır.
Saçma sapan, abuk sabuk konuşmalar yapan, yazılar yazan, isteklerde bulunan kimseler (hakaret edilmemek şartıyla) bol bol kınanmalı, protesto edilmeli, ayıplanmalı, gerçekler çarpıtılmadan adil şekilde teşhir edilmelidir.
Son 50 yıllık tarihimize bakalım: 27 Mayıs 1960 darbesi, Adnan Menderes'in asılarak öldürülmesi... 12 Mart 1971 darbesi... 12 Eylül 1980 darbesi... 28 Şubat yarı darbesi... Bunlar ülkemizi geriye götürmüş, büyük acılara sebebiyet vermiş, insan haklarının çiğnenmesine yol açmıştır. Allah bu devlete, bu ülkeye, bu halka yeni bir darbe acısı ve rezaleti göstermesin.
Medeni ve demokrat İngiltere'de darbe oluyor mu? İsviçre'de darbe oluyor mu? Norveç'te, İsveç'te, Fransa'da darbe oluyor mu?..
Türkiye'deki mutlu ve putlu azınlıklar artık darbe hayallerinden vaz geçmelidir.
Darbe isteyenlerin çoğu, resmi ideolojiyi din gibi benimseyen totaliter zihniyetli fanatikler ve militanlardır.
Halkımız adalet istiyor, insan hakları istiyor, milli gelirin adilane paylaşılmasını istiyor, huzur istiyor, güven istiyor, milli kimlik ve kültüre saygı gösterilmesini istiyor. Bu isteklerinin hiç biri askeri darbe ile gerçekleşmez.
Askeri darbe istemek gerçek aydınlara yakışmaz... Vatanseverliğe sığmaz... Bilgeliğe uymaz...
Darbe isteyen politikacı akademisyeni kınıyorum, çok ayıplıyorum ve kendisinin mahkemeye verilmemesini istiyorum. Onun ayıbı ceza olarak kendisine yeter.
Bu memlekette artık vatandaşlar dini inançlarından, siyasi fikirlerinden dolayı mahkemeye verilmemelidir. Krallıkla idare olunan İngiltere'de cumhuriyet istemek nasıl suç değilse, bizde de böyle geniş bir hürriyet olmalıdır.
İnançlar ve fikirler elbette şiddet hareketlerine, teröre alet edilmemelidir.
Darbe isteyenler, darbe heveslileri halk çoğunluğundan hiçbir zaman destek görmeyecektir.
Bu ülkede bazı azınlıkların, çoğunluktaki Müslümanlardan fazla hürriyeti vardır. Sayısının bir buçuk milyon olduğu söylenen Sabataycılar ve Kripto Yahudiler Türkiye'de görünmez bir gölge saltanat kurmuşlardır. Beyaz Türkler denilen, mahiyeti pek iyi bilinmeyen bir azınlık ülkemizin kaymağını yemektedir. Son yıllarda bu azınlıkların rantları ve menfaatleri azaldığı için çok sinirli, stresli, hırçın tavırlar sergiliyorlar. Tek ümitleri darbe yapılmasında ve eski statünün devam etmesindedir. Onlara fırsat verilmemelidir.
Onların her şeyin üzerinde tuttukları resmi ideolojileri ne evrensel bir değerdir, ne de halkı çoğunluğunun kabul edip benimsediği bir sistemdir. Zamanımıza kadar onlar resmi ideolojiyi korkuyla, ikrahla, baskıyla, işkenceyle, engizisyonla adil olmayan kanunlarla, temel ve evrensel insan haklarını ihlal ederek ayakta tuttular. Artık bu sistemin/düzenin sonu gelmiştir. Ülkemiz resmi ideoloji ve vesayet sisteminden tam demokrasiye geçmektedir. Bu geçiş esnasında elbette bazı sancılar olacaktır. Bazıları darbe bile isteyecektir. Darbe heveslilerini kanunlarla, mahkemelerle susturup pusturmaya çalışmak büyük bir taktik hatası olur. Onlara koz ve fırsat verilmemelidir.
Ülkemizde eskiden komünizm propagandası yapmak suçtu, yapanlar mahkemeye veriliyor, hapse atılıyordu. Bugün artık komünistlik suç değil, partisi bile var. Serbest genel seçimlerde ne kadar oy alıyor? Devede kulak bile değil...
Eskinin çok mutlu azınlığı, bugünün mutsuz azınlığı, vesayet sistemi taraftarları, resmi ideolojiyi din gibi benimseyenler, çoğunluğa engizisyon uygulayanlar darbeye teşebbüs etmemek şartıyla istedikleri kadar ağlayabilmelidir. Bol bol, kana kana, hıçkıra hıçkıra, göz yaşları döke döke, kendilerini yerden yere ata ata ağlasınlar. Belki biraz açılırlar...
Allah bu ülkeye, bu halka, bu devlete yeni bir darbe felaketi göstermesin!..
*İkinci yazı
Türkiye Düzelir ve Kurtulur mu?
BAZI liberallerin saflıklarına şaşmamak mümkün değil. İyi bir anayasa yapılacak, kurumlar düzeltilecek ve her şey düzeliverecek sanıyorlar.
Bütün çivileri yerinden oynamış bu ülkede işler kolayca düzelir mi acaba?
Eğitim çok bozuk ve yetersiz. Kültür ve bilgi seviyesi çok düşük...
Ahlak ve karakter büyük ölçüde bozulmuş...
Çirkinlikler güzelliklere galebe çalmış...
Sosyal barış ve uzlaşma derin rahneler almış...
Milli kimlik erozyona uğramış...
Bizde bir halk yok, bazısı birbirinden kopuk halklar var ve bu çeşitlilik bir zenginlik olmaktan çıkmış...
Her yerde gökdelenler, yüksek binalar yapılmasını memleketin çok ilerlemesine delil olarak gösteren benim saf ve bön vatandaşım!.. Böyle binalar, havaalanları, otoyollar, dev alışveriş merkezleri, yatlar, lüks otomobiller ve benzeri şeyler mimsiz ve uğursuz bir medeniyetin oyuncaklarıdır. Bir ülkede doğru inanç, tam ve gerçek adalet, güvenlik, insaf, ilim, irfan, ahlak, fazilet ve hikmet, sosyal barış ve mutabakat yoksa bunlar ne işe yarar?
Soruyorum sana: Bu ülkede genel, yoğun, korkunç bir kokuşma var mı, yok mu?
Bu kokuşma kalkmadan, onun yerine temizlik ve şeffaflık gelmeden işler düzelir mi sanıyorsun?
Kürt vatandaşların, Alevi vatandaşların, şu veya bu kesimin derin dertleri ve sıkıntıları varmış; peki çoğunluğu oluşturan Sünni kesimin büyük dertleri, sıkıntıları yok mudur? Onlar nasıl halledilecek?
İyi ve adil bir anayasa ile bu memleketi pençeleri altına almış mafyalar ortadan kolayca kalkar mı?
Türkiye kimliğinin birinci maddesi ve unsuru İslam'dır. Şu memleketteki Müslümanların haline bakınız:
On kadar dev cemaat, tarikat...
Yüz kadar büyük cemaat, tarikat...
Binlerce küçük cemaat, tarikat, grup...
Bilemediniz 20 bin kişilik bir cemaat olan Türkiye Yahudilerinin bir hahambaşısı var da, on milyonlarca Sünni Müslümanın niçin devletten bağımsız bir İmam-ı Kebir'i, bir Emir'i yok?
Müslüman bir memlekette İslam aslına uygun şekilde iyi anlaşılmaz, iyi yorumlanmaz, iyi uygulanmazsa o memleket nasıl düzelecektir bana söyler misin?
Milyonlarca Müslüman sekülerleşecek Kur'anı, Sünneti, Şeriatı ihmal edecek ve sonra gökdelenlerle, otoyollarla bu memleket kurtulacak. Yooo ben bu duaya amin diyecek kadar ahmak değilim!
Türkiye Müslüman bir ülkedir, Türkiye halkının büyük ve ezici çoğunluğu Müslümandır. Türkiye ancak İslam ile kurtulur, yükselir, ayakta durur.
Toplumu bunca günah, isyan, fısk, fücur, nifak, şikak sarmış; bazılarımız liberal anayasa, gökdelenler, otoyollar ile kurtulacağımızı sanıyor.
Kur'ana, Sünnete, Şeriata, ilme irfana, ahlaka fazilete, hikmete sımsıkı sarılmazsak bizim için kurtuluş yoktur, pembe ufuklar yoktur, parlak gelecekler yoktur.
Her sabah yeni bir başlangıçtır. Her sabah bir yol ayrımındayız. Birinin tabelasında Mevla'ya gider, ötekisinde belaya gider yazılı. Bize seçim ve irade hürriyeti verilmiş. Bakalım kütleler halinde hangi yolu seçeceğiz?