Türkiye'nin üstünlüğü
Hafta sonunu, Baro'nun davetlisi olarak Sivas'ta geçirdim. Sivas, tarihin merkezi. Yüzyıllar boyu tarihi değiştiren büyük olaylar, kavşak noktasındaki bu şehri mesken tutmuş.
Bugün de Türkiye'deki köklü dönüşümü kavramak için burası çok sağlam bir kerteriz noktası. Tarihte büyük acılar yaşadık. Sivas türkülerini dinlemek, bu acılarla şekillenen bu topraklara özgü kişiliği tanımak için yeterli. Gelecek ise çok farklı. Türkiye emsallerine fark atıyor. Gam kasavet dağılıyor; yerini umut dolu gayretlere bırakıyor.
Benim neslim, üniversite çağında karanlık bir geleceğin yükü altında ezilirdi. Güzel şeylerin olabilmesi için onlarca tesadüfün çakışması gerekirdi. Ne ülkenin geleceğine, ne de kendimize güven duyardık. Sivas'ta konuştuğum gençler bütünüyle farklıydı. Hepsi güvenli ve umut dolu. Bu ülkenin, bu milletin olağanüstü şeyler başarma gücüne inanmışlar. Kendilerine güveniyorlar. Gelecek kaygısının yerini büyük işleri başarma azmi almış. Onlara bu özgüveni veren ne? Türkiye'nin geçirdiği değişim, bölgesinde yükselen itibarı ve gücü tek başına bu özgüveni açıklamak için yeterli değil. Ben bu gençlerin yüzlerinde şefkatin, ilginin izlerini gördüm. Sivaslılar, Türkiye'nin birçok şehrinde olduğu gibi gençlere sahip çıkmışlar. Yatacak yerleri, içecek çorbaları ve belki de en önemlisi kendilerine değer veren sıcak bir çevreleri var. Benim gibi sahipsiz ve güvensiz yetişenler bu altın değerindeki avantajı hemen kavrayacaktır.
Nesiller arasında kimsenin kopartamayacağı sağlam bir zincir örülüyor. Bir nesil, kazancından, kârından fedakârlık edip bu gençler için güvenli bir ortam oluşturuyor. İyi yetişen bu neslin, bu zor dönemlerinde aldıkları borçları misliyle kendilerinden sonraki kuşaklara ödediklerini hayal edin. İşte gelecek bu gayretlerle, bu fedakârlıklarla inşa ediliyor.
Sivaslı işadamları ile bir kahvaltıda bir araya geldik. Herkesin, bu arada bütün dünyanın merakla sorduğu sorunun cevabı onlarda. Türkiye'nin üstünlüğü neden kaynaklanıyor? Yıldızı pırıl pırıl parlayan bir ülkeyiz. Daha bugünden Türkiye'nin bölgesel süper güç olduğunu bütün dünya tasdik ediyor. Türkiye modelinin cazibesi ile boydan boya ayaklanan, bize benzemeye çalışan Arap dünyası bu cazibenin açık delili değil mi? Peki nedir Türkiye'nin sırrı.
Ortadoğu halkları ile aynı kültür evreninin içinde yer alıyoruz. İnsan malzemesinin kalitesi, göreli bir tartışma. Gençler, bizim gençlerimizin aynısı. Aileler, çocuklarına iyi bir gelecek hazırlamak için her şeylerini fedaya hazır. Bazılarının doğal kaynakları para basıyor. Ordularının bizim ordumuzdan sahip oldukları ayrıcalıklara ve şirketlere kadar bir farkı yok. O zaman neden talih bize dolu dolu gülümsüyor?
Türkiye'nin en önemli farkı müteşebbisleri. Bu ülke cesur, iddialı ve üstelik vicdanlı bir teşebbüs gücü ortaya çıkartmış. Yağı, şekeri, unu; yani bu ülkenin imkânlarını bir araya getirerek zenginlik, istihdam ve sosyal sorumluluk geliştiren onlar. Cesaretle ileri atılıyorlar. Bütün dünyaya yayılıyorlar. Sonra da kazandıklarının zekâtını, paradan en değerli hazinemiz olan güvene çevirerek topluma ödüyorlar. Gençlerin yüzlerinde yakaladığım şefkatin, ilginin izleri, onların eseri. Bu işler tesadüf değil. Bir işadamı, 17 ülke dolaştığını gururla anlatıyor. Dürüst ticaretin, şehitlikle eş tutulduğunu hatırlatıyor. Her biri çift başlı Selçuklu kartalı gibi kendinden emin, dünyada iş yapacakları ülke aradıklarını anlatıyor. Sivas'ın organize sanayi bölgesinden dünya pazarlarına uzanan yol çok kısalmış.
Sivas Barosu başkanı, temsil ettiği gücü toplumun geneli için bir yarara dönüştürmenin peşinde. Belediye başkanı, Alevilerle sıcak ilişkiler geliştirmeyi bütün işlerinin önüne aldığını, onların işlerine nasıl koşturduğunu heyecanla anlatıyor.
Bu ortak bilinç, uzun gayretlerin, keskin bir aklın ve ferasetin eseri. Toplum kendi sorumluluğunu üstlenmiş kendi sorunlarını çözüyor. Geniş bir sosyal mutabakat ortaya çıkıyor. Kimsenin endişesi olmasın: Türkiye'nin geleceği bir başka gücün etkisiyle değil bu mutabakat tarafından biçimlenecek.