Dinliyor, İzliyor, Kaydediyorlar
İş için bir yere gittiniz veya tatil yapıyorsunuz.
Bir şehre girdiniz.
İster uçakla, ister otobüsle, ister özel otomobilinizle, isterse yayan.
Öyle bir şehir ki, adımınızı attığınız andan itibaren kayıttasınız.
Önemli köşe başlarında ve kavşaklardaki mobesa’lar sizi izliyor.
Yol kenarlarına konmuş kameralar sizi takip ediyor.
İş yerlerinde ve alışveriş merkezlerindeki cihazlarla yine siz görüntüdesiniz.
Hatta bazı evlerde ve bahçe duvarlarında sizin göremediğiniz kameralar, sizi gözetliyor ve kayda alıyorlar.
Hiç kurtuluşunuz yok!
O şehri terk edinceye kadar her yerde izleniyor ve kayıt altına alınıyorsunuz.
Girişiniz ve çıkışınızla bu şehirdeki tüm hareketleriniz kontrol altında.
Başkalarının cep telefonlarıyla sizi görüntüleme ihtimali de her an mevcut!
Yanlış yapma şansınız, hataya düşme lüksünüz yok!
O ülkenin suç saydığı hiçbir eylemde bulunamıyorsunuz.
Aksi durumda hemen enseliyorlar sizi.
Ses ve görüntü kayıtlarıyla yargılıyorlar.
Ve haklı olarak cezalandırıyorlar.
Ne yaparsınız?
Bunu bildiğiniz halde hiç bilerek suç işler, kuzu kuzu cezaya razı olur musunuz?
***
İşte böyle bir dünya’nın içindeyiz.
Önce metropollerde, sonra büyükşehirlerde bunu yaşadık, yaşıyoruz.
Şimdi de, irili ufaklı diğer şehirlerde görmeye başladık.
Zaman gelecek belki her yer anlattığımız gibi kaydedici cihazlarla donatılacak.
Ve insanlar kameralarla sürekli denetim altında tutulacaklar.
Neden?
Mevcut rejime ve yasalara karşı kimse suç işlemesin diye.
Herkes düzene uysun, emniyette olsun diye.
Bundan yüz sene evvel bu durum insanlara anlatılmış olsa idi, alacağınız cevap: “senin aklından zorun mu var?” olacaktı!..
Ama bugün mümkün.
Peki, günümüz insanı bu kamera kayıtlarından bu kadar korktuğu, çekindiği halde, aynı şey Kur’an’da anlatılınca neden kayıtsız kalıyor, dersiniz?! .
Üstelik Kur’an’ın anlattığı kaydediciler, insanlarla beraber.
İnsan nerede, kamerası da orada bulunmakta!
Bir gölge gibi, hatta gölgesinin olmadığı yer ve zamanlarda da onu dinliyor, görüyor ve kesintisiz kayıt altına alıyor.
Ve bir gün gelecek bunlar ortaya serilecek.
İnsan hayatı boyunca yaşadıkları her şey (yazılı/görüntülü/sesli/ her ne şekildeyse) kaydedilmiş olarak karşısına çıkarılacak.
Dünya’da bunun benzerini görüp durmakta olanın, ahirette yaşanacak bu gerçeği inkar etmesi mümkün mü?
***
İşte ayetlerin bize anlattıkları:
“Kitap ortaya konulmuştur. Günahkârların, onun içindekilerden korkup ürpererek şöyle dediklerini görürsün: ‘Vay başımıza! Ne biçim kitap bu! Ne küçük bırakmış ne büyük. Hepsini sayıp dökmüş!’ Yapıp ettiklerini hazır bulmuşlardır. Rabbin hiç kimseye zulmetmez.” (Kehf:49).
“Şunu iyi bilin ki üzerinizde bekçiler, değerli yazıcılar, kaydediciler var. Onlar, yapmakta olduklarınızı bilirler.” (İnfitâr:10,11,12).
“Her biri için onu önünden ve arkasından izleyen gözcüler vardır ki, kendisini Allah'ın emrine bağlı olarak koruyup denetlerler.” (Ra'd, 13/11).
“(İnsanların) sağında ve solunda oturmuş iki görevli, kayıt yapmaktadır.” (Kâf:17,18).
“De ki: Allah'ın tuzağı daha süratlidir. Şüphesiz elçilerimiz kurduğunuz tuzakları yazıyorlar.” (Yûnus:21).
Kur’an’dan kısaca alıntıladığımız bu ayetler karşısında “Allahü Ekber” deyip yere kapanmamak mümkün mü?
Bundan sonrası, aklı olan her insanın kendi bileceği iştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.