Yeryüzünde tam manasıyla bir kaos yaşanıyor!

Patlayan patlayana!

Karışan karışana!

Kaynayan kaynayana!

Her yerde taşlar yerinden oynuyor!

Fabrikalar patlıyor, atölyeler patlıyor, dolum tesisleri patlıyor!

Ülkeler kaynıyor!

Dahası toprak kaynıyor; bir bakıyorsunuz kaynıyor, bir bakıyorsunuz kayıyor!

Bu hale güneş bile dayanamadı!

Belki de dünyaya özenip Güneş de patlamaya başladı!

Nereye doğru gidiliyor dersiniz?

Niye böyle bir kaosun içine doludizgin gidiliyor?

Siz ne düşünürsünüz bilemiyoruz ama biz "Allah'a isyanın böylesine tepe yaptığı bir dönemde başka nasıl bir gelişmeye tanık olabilirdik ki" diye düşünmekten kendimizi alamıyoruz!

Rabbimizin emirlerine itaat ederek huzur içinde yaşamak varken, O'nun dediklerinin sürekli kulak ardı edilmesi halinde nasıl huzur dolu bir yaşam bekleyebiliriz?

İnsanoğlu Rabbine isyan halinde!

Rabbimiz de bu isyana karşılık buyurun dilediğiniz gibi yaşayın diyor!

Ve bir kaostan, öteki kaosa koşup duruyoruz!

Ne kazancımızın bereketi kaldı ne de ağzımızın tadı!

Depremler, seller, fırtınalar yaşamımızı alt üst edip duruyor!

Alışık olduğumuz bu felaketlere şimdi bir de toprak kaymaları ve göçmeleri eklenmiş durumda!

Yakın coğrafyamız da bir de yönetim sorunları yaşanıyor!

Dost ve komşu ülkelerin halkları kendilerine yönetenlere karşı isyan bayrağını açmış durumdalar!

Pek çok yerde kan gövdeyi götürüyor! Bu ülkelerin zalim yöneticileri bir bir koltuklarından uzaklaştırılıyor!

Ama yerlerine kimlerin geleceği meçhul!

Şayet bu zalim yöneticilerin yerlerine İslami görüşleri benimsemiş ve önemsemiş kişiler geçecek olursa ne ala! Yok, böyle kişiler geçmeyecek de zalimlerin farklı birer versiyonu geçecekse vay geldi başımıza!

Kaynamalar, karışmalar, patlamalar sürüp gidecek demektir!

Dini kaynaklar bu tür felaketlerin insanoğlunun isyanı alışkanlık haline getirdiği dönemlerde yoğunlaştığını gösteriyor!

Günümüz dünyasında insanoğlu Rabbimize itaat yerine isyanı tercih ettiğine göre bütün bu olup biteni anlamakta güçlük yok!

Ne kadar isyan, o kadar karışıklık!

Ne kadar isyan, o kadar felaket!

Ne kadar isyan, o kadar huzursuzluk!

Huzuru arayan insanoğluna diyoruz ki:

Artık isyandan vazgeç, halis bir tövbe ile Rabbine itaat et!

Sen isyan etme bak ortalık nasıl güllük gülistanlık oluyor!