Hüseyin Üzmez sizi üzmesin!
Bir zamanlar Afrika'daki bir ülkede hüküm süren bir kral vardı. Kral, daha çocukluğundan itibaren arkadaş olduğu, birlikte büyüdüğü bir dostunu hiç yanından ayırmazdı. Nereye gitse onu da beraberinde götürürdü. Kralın bu arkadaşının ise değişik bir huyu vardı. İster kendi başına gelsin ister başkasının, ister iyi olsun ister kötü, her olay karşısında hep aynı şeyi söylerdi:
“Bunda da bir hayır var!”
Bir gün kralla arkadaşı birlikte ava çıktılar. Kralın arkadaşı tüfekleri dolduruyor, krala veriyor, kral da ateş ediyordu. Arkadaşı muhtemelen tüfeklerden birini doldururken bir yanlışlık yaptı ve kral ateş ederken tüfeği geriye doğru patladı ve kralın baş parmağı koptu. Durumu gören arkadaşı her zamanki sözünü söyledi:
“Bunda da bir hayır var!”
Kral acı ve öfkeyle bağırdı: "Bunda hayır filan yok! Görmüyor musun, parmağım koptu?" Ve sonra da kızgınlığı geçmediği için arkadaşını zindana attırdı.
Bir yıl kadar sonra, kral insan yiyen kabilelerin yaşadığı ve aslında uzak durması gereken bir bölgede birkaç adamıyla birlikte avlanıyordu. Yamyamlar onları ele geçirdiler ve köylerine götürdüler. Ellerini, ayaklarını bağladılar ve köyün meydanına odun yığdılar. Sonra da odunların ortasına diktikleri direklere bağladılar. Tam odunları tutuşturmaya geliyorlardı ki, kralın başparmağının olmadığını farkettiler. Bu kabile, batıl inançları nedeniyle uzuvlarından biri eksik olan insanları yemiyordu. Böyle bir insanı yedikleri takdirde başlarına kötü şeyler geleceğine inanıyorlardı. Bu korkuyla, kralı çözdüler ve salıverdiler. Diğer adamları ise pişirip yediler.
Sarayına döndüğünde, kurtuluşunun kopuk parmağı sayesinde gerçekleştiğini anlayan kral, onca yıllık arkadaşına reva gördüğü muameleden dolayı pişman oldu. Hemen zindana koştu ve zindandan çıkardığı arkadaşına başından geçenleri bir bir anlattı.
“Haklıymışsın!” dedi. “Parmağımın kopmasında gerçekten de bir hayır varmış. İşte bu yüzden, seni bu kadar uzun süre zindanda tuttuğum için özür diliyorum. Yaptığım çok haksız ve kötü bir şeydi.” “Hayır” diye karşılık verdi arkadaşı.
“Bunda da bir hayır var.”
“Ne diyorsun Allah aşkına?” diye hayretle bağırdı kral.
“Bir arkadaşımı bir yıl boyunca zindanda tutmanın neresinde hayır olabilir.”
“Düşünsene, ben zindanda olmasaydım, seninle birlikte avda olurdum, değil mi? Ve sonrasını düşünsene?”
Hüseyin üzmez vak’ası bizim kartel medyasına bomba gibi düşünce bu hikaye aklıma geldi.
Bir haftadır ganimet bulmuş gibi sevinen, bu olay vesilesiyle beyinlerinin arkasındaki gerçek niyetlerini salya sümük ortaya koyan “dinime dahleden bari müselman olsa” grubu koro halinde yalan, dolan iftira ve komplolarla baş edemedikleri Vakit gazetesine, oradan da asıl hedefleri olan İslâm’a saldırmanın en şedid dönemini yaşıyor.
Ama unuttukları bir şey var: Herkesin bir hesabı varsa, Allah’ın da bir hesabı var!
Hüseyin üzmez olayını yalan veya gerçek, iftira veya komplo olsun olmasın tasvip etmiyorum.
Hatta Vakit gibi bu ülkenin ihlaslı, samimi ve sadece Allah rızasını gözeterek hizmet etmekten başka bir şey yapmayan gerçek sahiplerine ve onlar üzerinden de dindarlara çamur atılmasına vesile olduğu için lanetliyorum.
Ama dedim ya, her şeyde bir hayır vardır! Bizim şer bildiğimiz hayır, hayır bildiğimiz şer olabilir!
ümid ediyorum ki bu olayla birlikte kış uykusuna yatmış, halen kartel medyasının porno içerikli gazetelerini ve dergilerini namaz kıldıkları odalara kadar götüren, televizyon kanallarından ziyade lağım kanallarını andıran müstehcen ve rezillik dolu kanalları saatlerce hipnoz edilmişcesine izleyen Müslümanların silkinmesine, uyanmasına, başına örülmek istenen tezgahın farkına varmasına vesile olsun...
Bu dinin sahibi Allah’tır ve onu koruyacak olan da O’dur. Ona layıkıyla hizmet edenler şereflenecek, ondan yüz çevirenler rezil olacaktır. Tercih tamamen bizimdir.
Bu vesile ile belden aşağı vurmaya çalıştıkları Vakit, inanıyorum ki bundan sonra yaptığı hizmetlere daha çok sarılacak, bu halkayı daha çok büyütecek, inananların yüz akı olmaya devam edecektir.
çünkü güneş balçıkla sıvanmaz!
Sadece güneşi balçıkla sıvamaya kalkanların elleri çamurdan kurtulmayacaktır!
Bu böyle biline!..
GüNüN SöZü
Atalarının dindarlığı ile kurtulacağını sananlar babalarının yemesi ile doyacağını zannedenler gibidir.
İMAM GAZALİ