Işın Çelebi; 'Başbakan'a sevgi ve minnet borcum var'
Galatasaray'ın dünkü Divan Kurulu toplantısına iki olay damgasını vurdu;
1-İnan Kıraç'ın, Adnan Polat'tan 27 Mart'taki Mali ve İdari genel kurul öncesi istifasını istemesi ve Ünal Aysal'ı Süren'in ve Adnan Öztürk'ün de içinde olduğu bir oluşumla başkanlığa aday göstermesi.
2-Işın Çelebi'nin Arena Stadı için devlet ricaline ve TOKİ'ye teşekkür etmesi sırasında Sait Bingöl adlı bir üyenin 'Gögek bağınız mı var?' seslenişi...
Her ikisi de büyük tepki gördü.
Divan Kurulu prosedürü gereği, tenkitlere cevap verme hakkı en son yönetime verildiği için
oturumun başlamasından 4.5 saat sonra konuşmacılara cevap vermek üzere kürsüye gelen İkinci Başkan Işın Çelebi; Başkanımız Polat'ın istifasını isteyerek, yönetimi eleştirip oturumun sonuna kadar sabredemeyenlere seslenerek;
"Divan Kurulu'nda bir kişi eğer bize bir şeyler soruyorsa onun bu cevapları dinlemesi gerekirdi. İmparator olsa bile...' diyerek yönetimin cevabını beklemeden salonu terk eden İnan Kıraç'a bir gönderme yaptı...
Konuşmasının devamında, Galatasaray'da çok güzel şeylerin de yapıldığını anlatan Işın Çelebi, Arena Stadı için devir teslim öncesi devlet ricaline ve Toki Başkanı'na teşekkür etti.
Bunun üzerine üye Sait Bingöl; 'Göbek bağınız mı var' diye bağırınca ortalık karıştı.
Işın Çelebi cevapta gecikmedi;
'Evet var. Siz buna göbek bağı diyorsunuz ben; sevgi, saygı ve gönül bağı diyorum. Galatasaray'a çok mükemmel bir stat için yardımcı olanlara, başta Başbakan'a ve TOKİ'ye minnet borcum var. Bunu itirafta da tereddüt etmem. Biz burada şahsi çıkarlarımız için değil, Galatasaray'ın menfaatleri için çalışıyoruz.'
Işın Çelebi ayrıca; Galatasaray'ın UEFA kriterlerine uyması açısından Abramowiçlere ihtiyacı yoktur diyerek parayla koltuk satılmasına da karşı çıktı.
Çelebi, konuşmacılardan Hayri Kozak'a da yol gösterici konuşmalarından ötürü teşekkür etti.
Bu fotoğraf çok şey ifade eder
Başarılı başkanı devirmek uğruna, Süren'in medyaya jurnallenmesiyle başlayan taşlı topraklı yol, GS ambleminin Süren'e verilmemesine kadar gider...
Yıllar geçer, bugün taraflar birleşir.
Ne için?
Bu kez Polat'ı devirmek için...
Başkan Adnan Polat'ın yerine aday olarak da Ünal Aysal önerilir. Ve Süren'in de bu oluşumun içinde olması gereği vurgulanır.
Ünal Aysal'ın geçen hafta medyaya verdiği beyanatlar da şöyledir;
'Polat yönetimine yardımcı olmak gerekir. Görev süreleri sonuna kadar onlara süre tanınmalıdır.'
Teşekkürler Ünal Aysal... Bu davranışınız takdir görür.
Faruk Süren'e gelince;
İade-itibar demiyorum. Çünkü biliyorum ki her Galatasaray başkanı itibarlı kişidir.
Ancak Galatasaraylıya unutulmaz başarılar kazandıran Süren'e Galatasaray'ın bir özür borcu olduğu da bir gerçektir.
Zamanı gelince...
Tarih isme göre tekerrür etti
Dünkü Divan Kurulu'nu takip ederken aklıma şunlar geldi;
Hafızam beni yanıltmıyorsa bir tarihte;
Cem Uzan'dan kaynaklanan bir haber üzerine rahmetli Canaydın nahak yere vergi konusuyla ilgili olarak manşet olmuştu. Canaydın böyle bir ithamı asla hak etmemişti.
Bunun üzerine bütün Galatasaray Dernekleri bir olup gazetelere çarşaf çarşaf ilan vererek Başkanları'na sahip çıkmıştı.
Kime karşı?
Şu an yurdu terk etmek durumunda kalan Cem Uzan'a karşı...
Aradan yıllar geçti;
Ali Sami Yen Kompleksi Türk Telekom Arena Stadı'nın açılışında istenmeyen olaylar gelişti.
Bu olaylarda bireysel bir durum da yoktu. Galatasaray camiası çok zor durumda kalmış, Başkan Polat siyasetle Galatasaray arasına sıkışmıştı...
Galatasaraylı kuruluşlar bırakın Başkanına sahip çıkmayı, Galatasaray'ı korumak için bile kılını kımıldatmadı!... Gövde gösterisi için gazetelere ilan vermediği gibi başkanını da duayenleri tarafından yıpratmaya devam etti...
Okullu başkanı Canaydın'a sahip çıkan Galatasaray
Okulsuz iki başkanı Süren ve Polat'a sahip çıkmadı.
Alp Yalman'a da 'gereğini yap' denmişti
Alp Yalman da devrilmek istenmişti bir zamanlar...
Sanırım 1993'te Yalman'a; 'Gereğini yap' diye mektup yollanmıştı maruf imzayla...
Gereği;
Yalman'ın istifa edip seçime gitmesiydi.
Yalman bunu yapmadı, süresi dolup Galatasaray başkanlığından ayrılırken de repoda para bıraktı gitti.
İnan Kıraç 'git' dedi...
Kürsüye ilk gelen, Galatasaray'da okuluna yaptığı hamiyetli davranışlarla baş tacı edilen İnan Kıraç'tı. Kıraç, duygusal bir girişten sonra resmen Polat'ın istifasını isteyerek şöyle dedi;
'10 senedir Divan Kurulu'nun toplantılarına gelemiyordum. Hastalıklarla uğraştığım malumunuzdur. Bugün gerekli gördüğüm için geldim; Polat yönetimi mali kongreden önce istifa etmelidir. Artık yoruldu. Başkanlığı bırakmalıdır.'
Adnan Öztürk, Faruk Süren'le birleşmelidir. Onlara birleşin önerisi yaptım. Her ikisi de bu yolun tek yol olduğunu söylediler. Faruk Süren ise bu birleşmeyi benim yapmam gerektiğini söyledi ve Ünal Aysal ismini destekledi.
Divan'daki bu konuşmayı yapan Galatasaray camiasınca çok sevilen İnan Kıraç'tı.
Genel kanı ise;
Galatasaray'a böyle bir fikrin empoze edilmesinin yakışık almadığı idi.
Polat aleyhtarı olanlar bile böyle bir çıkış karşısında Polat'ı sahiplenmek ihtiyacı duydu.
Faruk Süren'inki farklıydı
Süren de son noktayı şöyle koydu; 'POLAT, YENİ BİR YÖNETİM KURULU SEÇİMİNE GİTMELİ'. Yönetim içinde bölünmüş olmak iyi değil. Böyle bir manzaranın, kulübü Mayıs 2012'ye götüreceğine inanmıyorum."
Süren'in eski bir başkan olarak görüşünü bildirmesi doğruydu. Çünkü o da bu yollardan geçmişti. Yönetimi, seçime gidelim deyince Süren de seçim kararı almak durumunda kalmıştı.
Ancak bugünkü durum farklı. Polat yönetimi devam diyor, muhalefet seçim istiyor.
Adnan Polat; istifa yok!
Mali Kongre'deki kararınız kararımdır
Divan Kurulu'nda resmen istifası istenen Polat kesin tavırla bakın ne dedi;
'Görevimizin başındayız. Asla hesabını veremeyeceğim bir durum yoktur. Genel Kurul'a ibra rüşveti veren olmak istemiyorum.'
Polat'ın dikkatlerden kaçan şu cümlesi lafın özüydü. Mali Kongre'deki kararınız kararımdır. Bu şu demek; ibra etmezseniz giderim. İbra ederseniz de göreve devam ederim.
Öyle şantaj yapmak yok!
Bence, Divan Kurulu'ndan çıkan manşet buydu. Medya atladı!
Mükerrem Taşçıoğlu; darbe yapmayın!
Hiç bir Divan Kurulu toplantısını kaçırmayan eski milletvekili, seçim ve iktidar görmüş Mükerrem Taşçıoğlu da; " Liseliyim, 60 senelik üyeyim, hiçbir zaman o masada küs oturan idare heyeti görmedim. Buna rağmen seçimle gelen kişilerin sürelerini tamamlamaları gerektiğine inanıyorum. Hiç kimsenin ne kadar efsane de olsa medyaya verdikleri beyanatlarla yönetimi yıpratmaya hakkı yoktur. Biz yönetime böyle günlerde destek olmalıyız. Kendi seçtiğimiz yönetimi herhangi bir kötü gidişte kolundan tutup kapıya koymaya kimsenin hakkı da gücü de yoktur, diyen Taşçıoğlu'nun;'kükümet darbelerine alıştınız, orada bitti burada mı darbeye başladınız?" sözü büyük alkış aldı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.