Yine kalp kırmak istiyorum!
Ne çok kalp kırıyorum son zamanlarda. Herkesi üzmüşüm. Bu köşenin kadim okurlarını da üzmüşüm.
Herkesten beklerlermiş de, benden (benim gibi objektif birinden) okumak canlarını sıkmış.
Bana yakışmıyormuş...
Bana yakıştıramadıklarını söyledikleri konu, ‘durduk yerde’ DİSK’e ve onun saygıdeğer başkanı Süleyman çelebi’ye sataşmam imiş.
Bir-iki yazılı mevkutede de rastlamıştım buna benzer iç geçirmelere.
Neden yakıştıramadıklarını bilmiyorum ama, bence çok yakıştı.
Bir kere ben kimim?
Herkesten bekleniyor da, benden niçin beklenmiyor?
Hem, neden ‘durduk yerde’ olsun?
Hayır, ‘derin devlet’le bağlantılı ‘bir sağcı edasıyla’ konuşuyormuşum. Bu kadar emek hırsızlığı, bunca olumsuz iş yaşamı koşulları ve ‘adil olmayan ücretlendirme politikası’ ortadayken, sırası mıymış devrimci bir konfederasyon olan DİSK’e yüklenmenin?
Tam sırası bence...
Bu kadar emek hırsızlığı, bunca olumsuz iş yaşamı koşulları ve adil olmayan ücretlendirme politikası ortadayken, DİSK’in üzerine vazife mi siyaset kurumunu gözden düşürmeye yönelik tertiplerin tam da ortasında, ‘siyaset kurumunu köşeye sıkıştıran atraksiyonlara’ alet olmak?
Ben, her ağzını açışında ‘demokrasi’ diyen DİSK’in saygıdeğer başkanı Süleyman çelebi’den, bugüne kadar, demokrasiyi ortadan kaldırmaya azimli güçler aleyhine bir tek cümle duymadım.
Bir de kalkmış diyor ki muhterem, ‘Eğer Taksim’de konuşmama izin verselerdi, parti kapatmaya karşı olduğumuzu da söyleyecektim.’
E, söyleseydin ya daha önce!
Elini tutan mı vardı?
Bunu Kazlıçeşme yahut çağlayan alanında da söyleyebilirdin.
İstersen, bundan sonra da söyleyebilirsin.
Her fırsatta siyaset kurumuna karşı ‘kıyıcı’ eleştiriler yöneltebiliyorsun, özgürlüklerin bir cüzünü oluşturan ‘inanç özgürlüğüne’ karşı neredeyse faşizan tepkiler verebiliyorsun, ama ümraniye çöplüğünde bulunan bombalarla ilgili bir tek cümle sarf etmiyorsun?
Neden?
Darbe hazırlıkları, Danıştay suikasti, ‘Cumhuriyet gazetesinin bombalanması’, derin devlet bağlantıları, ‘Ordu Göreve’ pankartları, ‘vakti saati geldiğinde bazı sivil toplum örgütlerinin harekete geçirileceğini’ söyleyen generalin darbe günlükleri, Ergenekon yapılanması hiç mi ilginizi çekmiyor?
Bir şey daha:
Kıymetli başyazar Oktay Ekşi’nin, ‘zinaya odaklandığımız için tehlikeyi zamanında fark edemedik’ dediği yeni TCK hakkında DİSK’in bir kanaati var mı? Ekşi’den de kıymetli bir başkan olan Süleyman çelebi, örneğin, 301. madde konusunda ne düşünüyor?
Bu madde ne olmalı?
Islah mı edilmeli?
Külliyen ortadan mı kaldırılmalı?
Ne olmalı?
Daha da önemli nokta şu: ‘Bu kadar emek hırsızlığı, bunca olumsuz iş yaşamı koşulları ve adil olmayan ücretlendirme politikası ortadayken’, DİSK’in ‘postmodern darbe oluşumu’ içinde işi ne?
Hem 28 Şubat sürecinde demokrasi karşıtı güçlerle işbirliği yapıp (‘Beşli çete’ olayını hatırlayalım) darbenin tedvirine memur yazılacaksın, hem de utanmadan ‘devrimci’ ve ‘demokrat’ olduğunu söyleyeceksin?
Devrimcilik ve demokratlık böyle bir şey midir?
Değerli Süleyman çelebi’den bu konularda açıklama yapmasını istesem, yine kalp kırmış olur muyum?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.