Rabbim hiçbir Müslüman'ı!
Rabbim hiçbir Müslüman'ı darda bırakmasın!
Özellikle de hiçbir Müslüman'ı Ermeni'ye, Rum'a, Yahudi'ye muhtaç etmesin!
Ve de hiçbir Müslüman'ı Vatikan'ın insafına bırakmasın!
Bir Müslüman'ın onlara muhtaç olduğunu duyduğumuz zaman içimiz bir tuhaf oluyor! Bir Müslüman'ın onlardan medet umar hale düşmüş olmasını bir türlü kabullenemiyoruz!
Hiçbir Müslüman onlardan alınacak tavsiye mektupları ile kendisine yer yurt edinmeye çalışmaya mecbur kalmasın!
Hiçbir Müslüman onların himmetine (!) esir olmasın!
Müslüman onlardan sağlanacak tavsiye mektupları ile yani "İyi adamdır, ondan bize zarar gelmez" notları ile hiç başı dik gezebilir mi?
Bütün bunlar ince bir stratejinin eseri olarak takdim edilebilir!
Ama bunu gönlümüze ve kafamıza kabul ettirmemiz o kadar zor ki!
Son günlerde ortaya çıkarılan gizli belgeler ile son yılların moda tabirleri "Dinler arası diyalog" ve "Üç hak din" gibi kavramların sebeb-i hikmeti şimdi daha iyi anlıyoruz!
Boşuna "Dinler arası diyalog" denilmiyormuş!
Boşuna "Üç hak din" denilmiyormuş!
Boşuna "İlle de hoşgörü" diye tutturulmuyormuş!
Meğer hepsinin ardında yatan bir neden varmış!
Öyle anlaşılıyor ki laiklerin gadrine uğrayıp özgürlüklerinin kısıtlanacağından çekinenler daha rahat nefes alıp verecekleri bir ortam sağlayabilmek için önlerine çıkan kapıları tek tek çalmışlar!
Kapıları çalınanlar da "Nasıl adamdır?" diye sorgu suale başlamışlar!
"İleride bizim açımızdan bir tehlike oluşturur mu, oluşturmaz mı?" sorusunun cevabını aramışlar!
"İyi adam olunduğunun" kanıtlanması için eşin dostun tavsiye mektubuna ihtiyaç hasıl olmuş!
Ermeni dostlar ile Rum dostlar pek oralı olmamışlar!
Ama Vatikan'daki dostlar bir hayli arka çıkmışlar!
"İyi adamdır, ondan bize zarar gelmez" şeklindeki tavsiye mektubunu tereddütsüz vermişler!
Ve o mektuplar özgürlüklerinin kısıtlanacağından çekinenlere daha rahat nefes alıp verecekleri bir ortamı sağlamış!
Bir Müslüman'ın bu tür zorluklar ve sıkıntılar içine düşmesini kabul edemiyoruz ve "Bunlara değer mi?" diye sormak istiyoruz!
Daha rahat nefes alabilmek, daha özgür olabilmek için önüne gelen herkesin kapısının çalınmasına değer mi?
Bugün işportaya düşmüş durumdaki söylentiler gizli kalabilseydi belki çok daha iyi olurdu!
Hiç olmazsa kafalarımız karıncalanmaz ve bir Müslüman'ın içine düştüğü duruma bu kadar hayıflanmak zorunda kalmazdık!
Kaldı ki daha rahat nefes alıp verebilmek için tercih edilen coğrafya da bunu tam anlamıyla sağlayabilmiş değil! Bin bir rica minnet ile sağlanan açık hava hapishanesinden öte bir şey değil!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.