18 Mart Şehitler Günü ve Çanakkale destanı 6
Zığındere'nin susuz yatağında, bir alçalıp bir yükselen "La ilahe İllALLAH" sesleri, insanın kalbini kah varlığın sonsuz ufuklarında koşturuyor, kah yokluğun takat getirilmez güzelliğinde dinlendiriyordu. ALLAH Teâlâ'dan başka ilâh yoktu. Tekrarlanan hep buydu... Sonra, kısa bir sessizlik oldu ve arkasından düşman siperlerinden yükselen, "ALLAHü Ekber, ALLAHü Ekber!" sesleri bir uğultu şeklinde bize kadar perde perde geldi..
Daha sonraki günlerde öğrendik ki, İngiliz sömürgesinin Müslüman askerleri; Müslüman Türk askeri karşısında savaştıklarını duyunca isyan etmişler ve derhal geriye alınıp, cepheden uzaklaştırılmışlardı.
12 Ağustos 1915 tarihinden sonra, Seddülbahir cephesinde durum oldukça sakinleşirken, Anafartalar cephesinde ise; kan gövdeyi götürmekteydi. Evladım, bu bulutları yere indirip sis halinde bize gösterilmesi ancak ALLAH Teâlâ'nın emriyle, dört büyük melekten biri olan Mikail (A.S.) tarafından yerine getirilmiştir. Bu olay, ALLAH Teâlâ'nın apaçık bir yardımıydı.
Yine deniz savaşlarının en şiddetli olduğu günlerdi. Bir Türk Bataryasına düşman tarafından açılan şiddetli ateş sonucunda, orada bulunan cephanelik patlamıştı. Bununla birlikte müthiş bir sarsıntı oldu. Şehid olanlar, yaralananlar vardı. Erlerden Seyit de bunlardan biriydi. Seyit kendine geldiğinde yanı başındaki Ali'ye sordu:
- Arkadaşlar nerede?
- Arkadaşlar mertebelerini buldular. 14 Şehid, 24 yaralımız var. Yani bir senle ben kaldık. Seyit kalkıp denize doğru baktı. Düşman gemileri iyice karaya sokulmuşlardı. Seyit, 270 kg ağırlığındaki tek mermilerini düşman gemisine vurmak istiyordu. Arkadaşına seslendi:
- Gel Ali... Yardım et de şu gülleyi sırtıma alayım.
- Kaldıramazsın Seyit!
- Bir deneyelim hele!
Sonuçta Seyit sırtına aldığı tam 270 kg ağırlığındaki mermiyi namluya sürmeyi başardı. Kamasını kapattılar. İşte bu mermi, ölüm kusan meşhur Ocean zırhlısının işini bitirmeye yetmişti bile...
Deniz savaşlarını yöneten Cevat Paşa durumu yerinde değerlendirmek üzere yanına geldiğinde Seyit'de hal kalmamıştı. Paşayı görünce kalkıp esas duruşa geçti. Ama gözleri başka tarafa bakıyordu. Komutan sordu:
- Gözlerine bir şey mi oldu oğlum?
- Üzülmeyin komutanım gözlerim göreceğini gördü!...
Durumu anlayan Cevat Paşa da sessiz sessiz ağlıyordu.
Böyle rivayetleri inançsızlar, pozitivist ve materyalistler red ve inkâr eder. Müslümanların bir kısmı da kabul etmez. Böyle şeylerin olması mümkündür. Bir tek âlem değil, âlemler vardır. Ruhanîler âlemi vardır. Keşfi, kalp gözü açık Müslümanlar rüyada ve uyanıklıkta Resulullah (S.A.V.) efendimizi görebilir.
Sadece Çanakkale Savaşlarında değil, tarih boyunca birçok savaşlarda Müslümanlara ilahî yardımlar gelmiştir.
Hz.Ömer (R.A.) Medine-i Münevverede Mescid-i şerifin minberinde hutbe okurken birden:
- Yâ Sariye yâ Sariye!.. Cebel cebel... diye bağırdı. Bir ay uzaklıktaki bir yerde Sariye'nin kumanda ettiği İslâm ordusu düşman kuvvetleri tarafından sarılmak üzereydi. Hz.Ömer (R.A.)ya keşif vaki oldu, keramet gösterdi ve Sariye'yi ordunun sırtını dağa vermesi konusunda uyardı. Sariye O'nu duydu, emredileni yaptı ve ordu kurtuldu. (İbn-i Kesir, el-Bidâye ven-Nihâye, 8/131-133; İbn-i Hacer, el-İsâbe, 2/3; Ebu Nuaym, Delâil, 210-211)
Evet görenler görür, duyanlar duyar. İnkarcılar inkar eder. Peygamberlerin mucizeleri vardır. Velilerin kerametleri... Velinin kerameti bağlı olduğu Peygamberin mucizesi hükmündedir. Bazen olağanüstü vak'alar, durumlar olur.
Resûlullah (S.A.V.) Efendimizi sevmenin büyük bereketi vardır. Bu sevgi Müslümanın ufuklarını açar. Ruhanîler her zaman görünmez, bazen görünür. Resûl-i Kibriya aleyhi ekmelüttahaya Efendimizin ruhaniyeti bu Ümmet-i merhumenin üzerinde Rahmanî bir gölgedir. Allaha ve Resûlüne sadık muhlis Müslümanlara gaybtan yardım gelir.
Benim aziz kardeşim, aklın ermiyorsa körü körüne inkâr ve tekzib etme. Senin iki yanında iki katip melek var, onları görüyor musun? Görmüyorsun ama onlar yaptıklarını deftere yazıyor. Günü gelince o defterlere göre hesap vereceksin. Seni koruyan melekleri de görmüyorsun. Ruhanîlerin duaları üzerimize sâyeban olsun.
Ey Müslüman!.. Beden gözüyle göremediklerini kalp gözüyle görmeye çalış. Başını semaya çevir, orada sana ötelerden gönderilmiş bir mektup vardır, onu okumaya, anlamaya çalış.
Eğer bugün Müslümanlara bu ilahî yardımlar gelmiyor ve Müslümanlar hezimete uğruyorlarsa, elbette bunun da sebepleri vardır. Bunun üzerinde tefekkür etmek gerekir. Müslümanlar hallerini ıslah ederse, nasuh tövbesi ile tövbe ederse, cehrî fısk ve fücurdan uzaklaşırsa, çekişmeyi bırakıp birleşirse Allahın yardımına mazhar olurlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.