Yargı Baykal'ın oyuncağı mı?
Karşımızda bir mahkeme var. Bu mahkemenin ismi ‘Anayasa Mahkemesi...’
Görevi, anayasayı korumak ve yasaların anayasaya uygunluğunu denetlemek olan bu mahkeme, ne yazık ki, geçmişte hiç iyi sınav vermedi ve hep ‘hukuk’la ilişkisi tartışmalı kararlara imza attı.
Hayır, ‘parti kapatma davaları’ndan söz etmiyorum.
Bu mahkemede başkanlık yapan ve sonradan Cumhurbaşkanı seçilen bir saygıdeğer üyenin de itiraf etmek zorunda kaldığı gibi, ‘yerleşik kuralları’ olan bir mahkeme bu.
Hani, Yüksek Mahkeme, yükseköğretim kurumlarında başörtüsünü serbest bırakan yasal düzenlemeyi Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmişti de, bu saygıdeğer üye ‘Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına göre, artık, Anayasa’yla bağdaşmayacağı için, kamusal alanda başörtüsünü serbest bırakacak bir yasal düzenleme yapılamayacağını’ beyan etmişti ya...
Mahkemenin ‘kamusal alan’ tarifi, hep bu beyanla sınırlı kaldı.
Kamusal alanı düzenleyen hukuk kuralları nelerdir?
Devletlu örneğin, üniversiteleri, neye göre ‘kamusal alan’ ilan etmektedir?
üniversiteleri ‘kamusal alan’ sayacaksak, ‘öğrenim hakkı’na ilişkin anayasa maddesiyle, kamusal alanı düzenleyen (muhayyel) hukuk kuralları arasındaki çelişkiyi nasıl izah edeceğiz?
Hem, ne demek ‘Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kuralları’?
Başörtüsünün Anayasa’yla bağdaşmayacağını belirleyecek olan Anayasa Mahkemesi’nin değişmez, değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez ‘yerleşik kuralları’ mıdır?
Bir mahkeme, kendisini ‘yasama organı’ yerine koyup ‘kural’ ihdas edebilir mi? İhdas ettiği kuralları ‘nass’laştırabilir mi? Hangi demokraside nass’lar vardır?
Bunlar, takdir edersiniz ki, hep havada kalmış, havada kalacak sorular...
Karşımızda, bir de, bu mahkemeye etki eden/etki etmesi muhtemel bir lider var.
Bu liderin ismi, Deniz Baykal...
Sosyal demokrat olduğu söyleniyor ama, ‘demokratik’ olarak rüştünü ispat edebilmiş değil henüz.
Bu lider, hatırlarsanız, ‘e-muhtıra’yı müteakip ortaya çıkmış ve ‘Anayasa Mahkemesi 367 kararını onamazsa, ülkede çatışma çıkar’ diyerek, yüksek mahkemeyi baskı altına almaya çalışmıştı.
Her fırsatta, yüksek volümlü beyanlarla ‘yargının bağımsız olduğunu/olması gerektiğini’ söyleyen yüksek yargı mensupları da, bu apaçık tehdit karşısında susmayı tercih etmişti
Baykal, bu defa, ‘kapatma davası’na etki etmeye çalışıyor.
Mesela diyor ki, ‘Sayısal çoğunluğum var, ben istediğimi yaparım, kime ne diyen bir iktidara karşı fren lazım değil mi? Anayasa Mahkemesi bu yanlışı düzeltirse bu memlekette Anayasa Mahkemesi yararlı mıdır değil midir?’
Kolayca fark edilebileceği gibi, bir ‘sosyal demokrat’ olan Deniz Baykal, ‘bağımsız ve tarafsız’ olması gereken Anayasa Mahkemesi’ne yol gösteriyor ve açıkça ‘Bu partiyi kapatın’ diyor.
Mahkemenin ve Baykal’ın durumlarını ayrı ayrı gördük.
Bakalım Yüce Mahkeme’den nasıl bir karar çıkacak?
Karar, ‘kapatılması’ yönünde çıkarsa, Yüce Mahkeme ve Baykal bu durumu nasıl izah edecek?
Hem merakla, hem hasretle bekliyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.