Bâb–ı âlî çayırında otlarken...

Bâb–ı âlî çayırında otlarken...

Bir değil, iki değil, üç değil. Cahil cühela adamlara köşe açarlar bu medyada. Ne ararsan, var. Elin boş çıkmaz, yeter ki tombalaya dal. Adam bilgi cahili, ama her konuda ahkam keser. Elifi görse mertek sanır, ama elifba uzmanı muamelesi görür. Zerre kadar kültürü yoktur ama ukalalıkta da üstüne yoktur haytanın. Televizyon eleştirmenidir, televizyon izlemez. Dekolte gelinliği “tesettür kıyafeti” diye yazar.

Boşboğazlık, müptezellik, hokkabazlık, soytarılık, şarlatanlık, kalpazanlık, kaltabanlık dizboyu. E tamam, insanların hoşuna gidiyor, eyvallah. Eğleneceğiz, güleceğiz, amenna. Ancaak soytarılığın da soytarılık olduğunu bileceğiz, hakettiğinden fazla değer vermeyeceğiz, dimi? Diil.

Taraf olmayan bertaraf olur abiler! Ya hükümete çakacaksın lafı, ya karşısındakilere.. Sanki pilava kaşık sallıyoruz! Gazetecilik değil, siyaset maçı yapıyoruz ya, takımlar belli. Adam ağzıyla kuş tutsa, hikaye. Olmaz ya, hadi oldu, tuttu Akdeniz'i Kayseri'ye getirdi, ııhhh. Sen kötüsün abisi. Okumuş yazmışlarımızın dili dahi böyle. Şölee ağız tadıyla, ne görüyorsan, ne hissediyorsan yazmak istersin, nanay. İlla bir tarafı tutacaksın, öbür tarafı görmeyeceksin. Haklı, haksız, geç. Hak mücadelesi mi veriyoruz birader, çak gitsin. Nasıl olsa unutulur. Ee ne yazacağız birader? çançana, tantana.. Abidik gubidik tiwiste gel.

Tarihe de şaşı bakmıyoruz mu hep! Tarihi kişiliklere körlemesine eğilmiyor muyuz? Ya kahraman, ya hain!. Ya “Kızıl Sultan”, ya “Ulu Hakan!” Neye göre, kime göre, hık, mık. İşin içinden gel de çık. E bir dur kardeş, önüne arkasına, sağına soluna bak. Olmaz. Böyle daha enteresan, daha hoş. Koş baba koş. İnsaf minsaf hak getire. Salla gitsin. Bahset tarih, balığın tırmandığı kavaktan. Bu mudur, budur.

1 Mayıs'ta yaşanan şiddeti eleştirmek yetmez abicim, “İlla Taksim”cilere selam çakacaksın. O da yetmez, bando mızıkalı övgüler döşeyeceksin. Ne iyi ettiniz, gerçi Taksim kal'asını düşüremediniz, inşaallah seneye, diyeceksiniz. “İlla 1 Mayıs” yerine “İlla Taksim” diyeceksin. Kaşınızın üstünde gözünüz var demeyeceksin. Hele de! Ne iktidar goygoyculuğunuz kalır ne emek düşmanlığınız, öldün sen abicim, ruhuna el Fatiha. İyi. Bu dünyadan gider olduk kalanlara selam olsun, Bizim için hayır dua kılanlara selam olsun. Ne diyeyim yani şimdi, lafın dümenini şaşırdım abiler!

Sürç-i lisan ettiysek affoluna.

Bab–ı âlî çayırında otlarken olur bölee şeyler.

Kınalızade Ali Efendi'yi bilmeyen tarih profesörü olur mu yahu!

Taha Akyol önceki gün Milliyet'teki yazısında tek eşliliği savunan Osmanlı alimlerinden Kınalızade Ali Efendi'den “Kanuni'nin şeyhülislamı” diye söz etmişti. Benim de dikkatimi çekmişti. Kınalızade Ali Efendi Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaşamıştı, ama şeyhülislam değildi. Taha Bey'in kalemi sürçmüş demek ki deyip geçiştirdim. Habertürk'ten Murat Bardakçı ise geçiştirmemiş,

“Bu Şeyhülislam kimin nesidir Taha Beyefendi” diye sormuş yazısında. Bardakçı aramış taramış, ona sormuş, buna sormuş bir türlü Kınalızade Ali Efendi diye bir Şeyhülislam'ın varlığını saptayamamış. Doğru, yok. Ancaaak Bardakçı'ya minnaacık bir serzenişte bulunacağım. “Bu zatın kim olduğunu öğrenmeye ahdetmiştim” diyen Bardakçı bir sürü profesörü, doçenti telefonla aramış, Hiçbiri de 'Kanuni'nin şeyhülislamı Kınalızade Ali Efendi'nin adını işitmemişti. İşte itirazım bu noktada başlıyor sevgili okurlar.. Başta Bardakçı, sonra sözkonusu uzmanlar, doçentler, profesörler Kınalızade Ali'nin kim olduğunu nasıl bilmezler canım! Bardakçı şaka yapıyor olmalı. Evet, Fatih Sultan Mehmed'in şehzadeliği döneminde hocaları arasında zikredilen dedesi Abdülkadir Hamidi Efendi'nin sakalını kınayla boyadığından “Kınalızade” diye anılan Ali çelebi şeyhülislam değildi. Fakaatt, Kanuni döneminin din bilginlerinden biriydi. Hem de en kallavisinden. “Ahlak-ı Alai” diye meşhur bir kitabı vardır ki, sevgili dostum Dr. Mustafa Koç neşre hazırlamış, Klasik Yayınları da basmıştı geçen yıl, sağolsunlar. Alim, şâir, müderris, kadı, kadılkuzat gibi sıfatlarla anılan Kınalızade Ali çelebi şeyhülislamlık etmemişti ama başta Süleymaniye olmak üzere çeşitli medreselerde hocalık yaptığı vakidir. Son görevlerinden ikisi İstanbul Kadılığı ve Anadolu Kazaskerliği'dir. Şeyhülislamlık makamına erişmesi için sadece Rumeli Kazaskerliği'ne terfi etmesi gerekiyordu. ömrü vefa etmedi. Kazaskerlik, ilmiye sınıfının en büyük makamlarından. Kazasker rütbesi vezirle eş olduğu gibi Divan-ı Hümayun'un da üyesidir. Velhasıl Anadolu Kazaskerliği, Şeyhülislam'dan sonra gelen en büyük dini makam. Peki benim bildiklerimi Sevgili Bardakçı bilmiyor mu? Bilmez olur mu hiiççç! Evvelini de bilir, ahirini de.. Şeyetmiş işte.. Minik bir gagalama. Başka ne olsun ki!

Demokrasiye biber gazı sıkanları ne yapacağız?

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, siyaset meydanında AK Parti'yle güreşmek yerine hakemleri etkileyerek rakibini minder dışına çıkarmaya çalışıyor. Siz hiç böyle güreş gördünüz mü Allah aşkına? Baykal, Anayasa Mahkemesi'ne mihmandarlık da yapıyor aklınca. “Anayasa Mahkemesi AK Parti'yi kapatsın” demeye getiriyor. Olmuyor sayın Baykal, olmuyor. Gerçi halis muhlis bir Atatürkçü olan Toktamış Ateş Hoca, Baykal'ın Anayasa Mahkemesi'ne akıl vermesini tek kelimeyle “Ayıpp” diye niteliyor. Fazla söze ne hacet!

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur öymen de, 1 Mayıs'ta göstericilere biber gazı sıkılmasını Meclis'e taşıyacaklarını söylemişti. önergeyi de vermişler. Sorun yok. öymen'in bildirdiği gibi, hakikaten biber gazı sağlığa zararlı. Biz Türkler leyleği havada, yumurtayı tavada, biberi sofrada severiz. İsot olursa, daha iyi. Bir keresinde denemiştim isotu da, tasarruf ederek biriktirdiğim gözyaşları sel olup taşmıştı. Bizim tasarruf erimiş gitmişti bir anda. Bir daha mı! O neydi öyle canım! Tamam acıyı, sızıyı, yarayı bereyi severiz de, bu kadar değil. Hem ne gerek var biber gazına kardeş, güldürü gazı sıksaydılar ya! Mee'lemektense gülmek daha daha iyi. Hal-i pür melalimize uygun düşerdi ayrıca. Peki demokrasiye biber gazı sıkmak demokratik sağlığımıza ziyan değil mi abiler! Onu ne yapacağız? Şimdi “Genç siviller” çıkıp demokrasiye biber gazı sıkanları ifşa etseler suç benim mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi