Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Mimar Sinan gibi... 2002 çıraklık, 2007 kalfalık, 2011 ustalık!

Mimar Sinan gibi... 2002 çıraklık, 2007 kalfalık, 2011 ustalık!

Önce Rusya’nın başkenti Moskova, ardından Tataristan’ın başkenti Kazan ve hiç ara vermeden Suudi Arabistan ziyareti... Bir günlük “mola”nın ardından Irak’ın başkenti Bağdat, Necef ve Erbil’e ziyaretler... Yine hiç ara vermeden, bu defa da İngiltere’nin başkenti Londra’ya uçuş...
Son “15 gün” içinde “5 ülke” ve “9 şehir”e ziyaret... Allah, “kaza”dan, “belâ”dan ve “nazar”dan korusun...
Hani, “durmak yok, yola devam” diyor ya; “durmak yok”a bir ilâve yapmak lâzım;
“Dinlenmek de yok”...
Çünkü Erdoğan; durup dinlenmeden; bir oraya gidiyor, bir buraya!..
Ülkeden ülkeye, şehirden şehire koşuyor... Bir “parti lideri” gibi değil, “dünya lideri” gibi koşturuyor... “Yetişemediği” yerlere de “telefon” ediyor!..
Kâh Libya’ya!..
Kâh Suriye’ye!..
İstiyor ki;
“Kan akmasın!”
İstiyor ki;
“Kardeş kardeşi vurmasın!”
Bütün çabası bunun için!..
İşin güzel tarafı;
Gittiği her ülkede “itibar” görüyor, her ülkede “sözü dinleniyor!”
CAMERON, AĞZININ İÇİNE BAKIYORDU!
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, “uyarı”larını dikkate alıp, “reform vaadi”nde bulunuyor, “Fransa’nın fırsatçılığı”na rağmen, Libya krizinde “Türkiye’nin dediği” oluyor ve NATO devreye giriyor.
Son “İngiltere seyahati”nde, gözlerimle gördüm... Daha bir gün öncesine kadar “Libyalı muhaliflerin silahlandırılması” görüşünde olduğunu açıklayan İngiltere Başbakanı David Cameron, Erdoğan’la yaptığı “baş başa görüşme”den sonra fikrini nisbeten değiştirdi.
“Ortak basın toplantısı”nda dikkat ettim de, Cameron’un gözleri, hep Erdoğan’ın üzerindeydi... Hani, derler ya, “ağzının içine bakıyor”du... Aynen öyle...
Çünkü, Erdoğan’ın özellikle “bölge” hakkında söyleyeceği her şey, İngiltere için de “çok önemli”ydi...
Erdoğan’ın, “Libyalı muhaliflerin silahlandırılmasına karşı olduklarını” söylemesinden sonra, David Cameron da, “silahlandırma” ifadesini “yumuşattı!”
“Prensipte biz de karşıyız” dedi ve ekledi: “Çok mecbur kalınmazsa, bu seçenek uygulamaya sokulmaz.”
LONDRA İZLENİMLERİ
¥ Ziyaretin “ortak basın toplantısı” haricindeki bölümlerini bizler takip etmedik... Bu sürede Londra’yı gezdik... Hyde Park’tan Trafalgar Meydanı’na, Times Nehri’nden ünlü Dönme Dolap’ına, ünlü saat kulesi Big-Ben’den birçok tarihi mekâna, birçok yeri görme imkânımız oldu.
Bir şey dikkatimi çekti:
¥ İngiltere, gerçekten de “muhafazakâr” bir ülke... Her şeylerini “muhafaza” etmişler... “Kök”lerine bağlı kalmışlar, “tarih” ve “kültür”lerini katletmemişler.
Sokak ve caddelerde gezerken, zannediyorsunuz ki, bütün binalar “tarihî”dir...
Oysa, birçoğu yeni... Ama “yeni” binalar bile, “tarihî doku”ya uygun inşa edilmiş... Yani; her isteyen, her istediği binayı inşa edemiyor.
Öyle, bizde olduğu gibi “beton bloklar” da yok... Her bina, yanındaki binanın aynısı... Onları; “yıkmak” ne kelime, “çivi çakmak” bile yasak!
O binaları görünce, bizim yaptığımız “tarih ve kültür katliamı” geldi gözlerimin önüne.
Londra’da çok sayıda “park” var...
Ve elbette, çok sayıda “meydan.”
İnsanlar “rahat nefes” alıyor.
Bir de, şu dikkatimi çekti.
¥ “Turist” olarak Londra’ya gittiniz...
Gideceğiniz adresi tam olarak bilmiyorsunuz... Elbette “tek tip taksi”lerden birine bineceksiniz.
Eğer gideceğiniz yer “yakın” ise, “taksi şoförü” size diyor ki;
“Mesafe çok yakın... Taksi ile gidip, çok para ödeyeceğinize filanca otobüse binin... Boşuna para harcamamış olursunuz!”
Bunu öğrenince, merhum Mehmet Akif’in o ünlü sözü geldi aklıma;
“İşleri var, dinimiz gibi
Dinleri var, işimiz gibi!”
¥ Londra, gerçekten “pahalı” bir şehir... Ben “Moskova”nın pahalı olduğunu zannediyordum ama, Londra, Moskova’dan da pahalı... Gece 11.00’de yatıp, sabahleyin 11.00’de ayrıldığımız otele “tam 420 sterlin”, yani Türk parasıyla “1000 liraya yakın” ücret ödedik... Batılı turistler, bu parayla, bizim ülkemizde “bir hafta” kalabiliyor.
SORU VE CEVAPLAR
Yine de “faydalı” bir gezi oldu.
En azından ufkumuz açıldı.
Geçtik “dönüş yolu”na...
Yaklaşık 4 saat süren yolculuk esnasında, aralarında benim de bulunduğum 10 gazeteci; yani Zaman’dan Ekrem Dumanlı, Hürriyet’ten Enis Berberoğlu, Habertürk’ten Muharrem Sarıkaya, Sabah’tan Erdal Şafak, Star’dan Mustafa Karaalioğlu, Türkiye’den İsmail Kapan, Bugün’den Erhan Başyurt, Yenişafak’tan Yusuf Ziya Cömert ve Akşam’dan İsmail Küçükkaya, uçağın ön kısmına geçip, Başbakan Tayyip Erdoğan’a, hem “ziyaret”iyle ilgili, hem de “iç ve dış politika”yla ilgili sorular sorduk.
Başbakan’a sorduğumuz sorular ve aldığımız cevaplar şöyleydi:
¥ Büyüme rakamı iyi çıktı.
- Beklentilerin üzerinde. Bu rakamla Avrupa’da birinciyiz. OECD ülkeleri arasında da öyle. Dünyada da 9 veya 10’uncu gibiyiz. Afrika ülkelerini saymıyorum, onların farklı bazı var.
KRALİÇE’YE BİLGİ
¥ Kraliçe ile görüşmeniz nasıl geçti?
- Olayları yakından takip ediyor. Kuzey Afrika ve Orta Doğu’daki durumla ilgili olarak konuştuk. Kendisine bilgilendirme yaptık. Türkiye ile ilişkilerden memnun. Son yaptığı Türkiye ziyaretinden de çok etkilenmiş. Ticaret hacmini 12 milyar dolardan iki katına rahatlıkla çıkarabiliriz. İşadamları ile ilk yaptığımız oturumda da konuştuk.
¥ İngiliz Başbakanı David Cameron parlamento konuşmasında Libya’daki muhalifleri silahlandırmaktan söz etti. Siz ise karşı çıktınız. İkili görüşmenizde bu konu tekrar açıldı mı?
- O da aslında silahlandırmaya olumlu bakmıyor. Bizden de böyle bir talebi olmadı. Bu konuyu ilk olarak ABD Başkanı Obama söyledi. Biz de ‘Türkiye olarak böyle bir konu gündemimizde yok’ dedik.
ESAD’LA TEKRAR GÖRÜŞECEĞİM!
¥ Suriye lideri Esad son açıklamalardan sonra koltuğunu koruyabilecek mi?
- Kendisini 1-2 gün içinde tekrar aramak istiyorum. Yapılan açıklamalar Suriye’de ne tür yankı uyandırdı, bunu bir görmek istiyorum. Bilgileri almak istiyorum. Halkın beklentileri neydi, ne oldu; onu almak istiyorum. Hükümet değişikliğinden öte, Olağanüstü Hal uygulamasının kaldırılması, siyasi tutukluların bırakılması yeni anayasa dahil, beklentiler vardı. Eğer bu beklentiler olmazsa pazartesi kendisine söyleriz.
LİBYA İÇİN KAYGI
¥ Suriye’nin Libya’ya dönmesi gibi bir kaygınız var mı?
- Kaygı ile izliyoruz tabii. Kaygılı olmak istemem. Ancak en uzun sınırımız Suriye ile... Aile ilişkileriyle Hatay, Halep, Kamışlı’da ciddi evlilikler var. Lazkiye civarından bile bizden yardım isteniyor.
¥ Suriye’den bir göç dalgası olur mu?
- Temenni ederim olmaz. Olursa bizi sıkıntıya sokar.
¥ Suriye’ye askeri müdahale bekliyor musunuz?
- Öyle bir sürece girerse o zaman farklı olur. Bakın Tunus’ta 50 parti kuruldu. Daha da artacak. Mısır’da da yeni kurulan parti sayısı artıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Bey’e, yönetime el koyan olağanüstü konsey başkanı Tantavi, ‘Seçimlerden sonra kim kazanırsa teslim edeceğim’ diyor. Asker sözü. Askerin daha sonra görev alması yok. 6 ay bir yıl sonra yol haritası belirlenir. Sonra askerin uzaklaşması olabilir. Ama orasını da rahatlatacaktır.
¥ Tunus’ta ise devrimin darbeye yenilmesinden söz ediliyor. Tunus’ta Bin Ali gitti ama bütün adamları yönetimde duruyor eleştirileri var.
- Bürokrat, görevden alınmaz. Mesele, seçimin sağlıklı yapılabilmesi. Ama burada anayasa ve yasaların süratle hazırlanması gerekir. Bu durum, memurlara, bürokratlara da yansıyacaktır.
2011, USTALIK DÖNEMİ
¥ Seçime yönelik anketlerde yüzde 45-50 gibi bir bantta gözüküyorsunuz. Sizin araştırmalarınız da aynı sonucu veriyor mu? Seçimde beklentiniz nedir?
- Biz ısrarla bir şeyi vurguladık. ‘2002 çıraklık, 2007 kalfalık dönemiydi. Şimdi de ustalık dönemi’ diyoruz. İcraatlarımız halkın gözü önünde. Medya ne kadar kaçırırsa kaçırsın, ortada. Kamuoyu yoklamalarını da intizamlı olarak yaptıran tek parti biziz... Üç ay kadar önce 106 bin denek ile 81 vilayette araştırma yaptırdım. Partiyi kurarken de benzer bir araştırma yaptırmıştım. O zaman 42 bin denek ile yapmıştık. Bugün 106 bin deneğe ilindeki milletvekillerinden memnun olup olmadıklarını sorduk. Bu anketle AK Parti milletvekillerinin durumu da ortaya çıkmış oldu...
¥ Kılıçdaroğlu oran vermenizi eleştiriyor...
- Kılıçdaroğlu ve avanesi benim oran verdiğimden bahsediyor. Ben oran vermeyi sevmem. Ben yıldızları hiçbir zaman saymadım. Seçim günü ortaya çıkar. Ne kadar oy alırız, Allah kerim... Bu, sebepler aleminde sebebe tevessüldür. Halkın beklentisini karşılamaktır. Kadın ve Gençlik Kollarımız iyi çalışıyor. 6 bin civarındaki aday adayı için temayül yoklaması yaptık. Şimdi partide ilk komisyon çalışması bitti. İkinci komisyon başladı. Daha sonra benim de bulunduğum heyet bir daha inceleyecek. Gerekirse bazı illerde anında kamuoyu yoklaması yaptırılacak.
KAÇ VEKİL BEKLİYORSUNUZ?
¥ Siz yüzde 45-50 arası bir oy öngörüyorsunuz. 2007’de yüzde 47 ile 340 milletvekili çıkardınız. 106 bin kişi ile yaptırdığınız ankette bir projeksiyona gittiniz mi, kaç milletvekili çıkarıyorsunuz?
- Bu, Meclis’e girecek grup sayısına bağlı. Üç mü dört mü, olacak ona göre değişir. Sayı da buna göre 315 de olabilir, 335 de...
¥ Bu durumda Anayasayı referanduma götürecek sayınız 330 kritik eşiğine takılmayacak mı?
- Anayasa konusu sadece bizim değil, herkesin ilgilenmesi gereken bir konu olmalı.
¥ Seçim sloganı nedir? Yeni anayasa mı?
- Seçimde yeni bir Anayasa önem arz ediyor. Bunun yanında ikinci derece ama en önemlisi 2023 hedefleri olacak. 15 Nisan’da seçim beyannamesinin açıklamasını yapacağız. Belki biraz daha bekleriz. 500 milyar dolar ihracat, 2 trilyon milli gelir, 25 bin dolar kişi başına milli gelir, 500 bin konut, 15 bin kilometre yeni duble yol...
BİR DÖNEM MOLA!
¥ Ustalık dönemi dediniz. Bu üçüncü döneminizden sonra ne yapacaksınız?..
- Bu dönemden sonra bir dönem mola vereceğiz. Sonrasında devam edeceğiz... Ama bakarsınız mola hoşumuza gider, tamamen bırakırız... Çekilip, sadece danışmanlık verelim diyebiliriz.
SEZER’E KÜRT SORUNUNU SORDUM
¥ Kürt sorununu bu defa mı çözeceksiniz?
- Türkiye artık dünya ülkesi... Kürt sorununu ilk ben söyledim. 2005’te Diyarbakır’da Kürt sorunu diye. Diyarbakır’da söyleyen de benim. Parti programında Kürt sorunu diyen biziz. Sayın Sezer’in de bulunduğu bir toplantıda ‘Benim bu ifadeyi kullanmamdan niye rahatsız oluyorsunuz?’ diye sordum. Sonunda parti programımız halkın oyuna sunuldu ve kabul gördü. Ben programı konuşuyorum.
BDP RAHATSIZ, ÇÜNKÜ!
Erbil sürecini gördünüz. Ben gittim. Kim rahatsız oldu? BDP... Kendileri sürekli Barzani, Talabani ile mekik dokur gibi görüştüler. Şimdi kestiler, ‘Kürt sorununu burada konuş’ diyorlar. Kandil ne işe yarar orada?
Barış içinde işaret fişeklerini atalım. Bundan rahatsız olmaması gerekenler rahatsız oluyor. Hakkari ve Diyarbakır’da yatırımdan rahatsız oluyorlar. Neden? Eskiden yapılmıyordu, ‘Devlet buraya yatırım yapmıyor’ diyorlardı. Şimdi bu kozlar ellerinden alındı... Okul, yol, hastane... ne ihtiyaç varsa yapılıyor.
Bizim çok ciddi desteğe ihtiyacımız var. Medyanın bölgede yapılanları vermesi lazım. Bu veriler ortaya konulunca bunların iddiaları düşüp eriyecek. O zaman anlayacaklar ki Kürt vatandaşlarımızın istismarı yetmez, Türkiye’yi kucaklamaları lazım. Bölgeye yapılanları görünce, ben de duygulanıyorum. Muş’tan Bitlis’e geçerken dağı delip tünel yapmışız. Bir yanından girip diğer yanından çıkıyor. Devletin elinin uzanmasıdır bu...
ZEKERİYA ÖZ OLAYI
¥ Savcı Öz’ün görev alanının değiştirilmesi eleştirildi...
- Ben üzüntü duyuyorum. Gazetelere atılan başlıklar hoş değil. Zekeriya bey bir göre ifa etti. HSYK, 200’ü aşkın hakim ve savcının atamasını yaptı, yerini değiştirdi. Zekeriya Bey Başsavcı vekilliğine getirildi. Yerine de Fikret Seçen bey geldi. Ercan Şafak Bey de öyle. Turan Çolakkadı bey de başsavcı oldu. Görev dağılımına bakıyorum, Ergenekon davası Fikret Beye bağlı. Farklı şey aramak yanlış. ‘Süreç bitecek’ demek yanlış. Bunu ortaya koyanlar yargı sürecine yanlış yapıyor. Her gelen, bırakılan noktadan devam eder. Biz yürütmeyiz, yargının işine karışmayız. Yargıya müdahalemiz söz konusu değil. Yasamanın da içindeyiz. Türkiye bir hukuk devleti...
20 ARTI 1 KABİNE
¥ KHK için eleştiriler var?
- Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi, Devlet Bakanlıklarını kaldırmak için. Çünkü Devlet Bakanlıklarının kadrosu ve bütçesi yok. O zaman sürekli bir bütçe ve kadro arayışı içine giriyor. Bu, seçimden sonra yürürlüğe girecek. Devlet bakanlıklarının kurulması, bir zamanlar birilerinin gönlünü almak içindi. O amaçla kurulurdu. Biz göreve geldiğimizde bakanlık sayısı 37 kadardı. Şimdi 20 artı 1 gibi bir kabine düşünüyorum. Gönlüm daha aşağı indirmekten yana. Irak’ta mesela 45 bakanlık var. Eğer bir yerde bakanlık çok ise, buralarda kadrolaşma var demektir. İstikrar olmaz.
HALK BAŞKANLIĞI TARTIŞSIN
Başkanlık sistemine girmeyelim. Seçim öncesi tekrar gündeme gelmesini istemiyorum. Seçim sonrası, halkın arasında tartışılır. Halk bir sonuca ulaşır. Halkın arasında tartışılmasını istiyorum...
........
Evet, Başbakan Erdoğan’a sorularımız ve aldığımız cevaplar böyleydi.
Sorular ve yolculuk bitip Ankara’ya geldiğimizde, saatler 24.00’ü geçiyordu.
==============
Sigara paketi üzerine!
Malûm, Tayyip Bey, “sigara”ya karşı, adeta bir savaş veriyor... “Tiryaki”lerin sigaralarını ceplerinden alıp, onlara, “içmeme” sözü verdiriyor... Aldığı “sigara paketleri”nin üzerine “isim” ve “tarih” yazdırıp, saklıyormuş...
Söz “sigara içenler” ve adeta “sigarayı yiyenler”(!)den açılınca, bir “CHP milletvekili adayı”nın sözleri geldi aklıma... O CHP adayı, birkaç gün önce; “çağdaş propaganda” yapmak gerektiğini, seçmene “mail”lerle, “Facebook” ve “Twitter” aracılığı ile ulaşmak gerektiğini söyleyip; “Köy kahvelerinde, halkın isteklerini sigara paketi üzerine yazma devri geçti... Artık çağın araçlarını kullanmalıyız” diyordu...
Bana göre yanlış bir düşünce... Bence; “halkın isteklerini Başbakan’a iletme” konusunda, “sigara paketi”, hâlâ son derece etkili bir yöntem!..
Düşünsenize; “köy kahvesi”ne gidip, halkın isteklerini “sigara paketi” üzerine yazmış ve “gömlek cebi”ne koyup, “Başbakan’ın yanı”na gitmişsiniz... Tayyip Bey, anında görür o “sigara paketi”ni... Görür ve anında el koyar... Sonra, bakar ki üzerinde “yazı”lar var...
Okur mu yazılanları?.. Elbette okur!..
Gereğini yapar mı?.. Elbette yapar!..
Demek oluyor ki; “halkın sesini Başbakan’a ulaştırma”da, sigara paketi, hâlâ etkili bir yöntem!..
İşin şakası bir yana; halka ulaşmada “sanal” yöntemleri kullananların alacakları oylar da, “sanal” olur!..
İnternette “el”le konuşmaktansa, yüz yüze ve “dil”le konuşmak en iyisi!.. “CHP’lilerin yapamadığı”, işte bu!..



Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi