CHP’den ve AK Parti’den aday adayı portreleri
“Eleme günleri”ne az kaldı... Meselâ AK Parti’den “aday adayı” olan “6 bin civarındaki kişi”den, elbette birçoğu elenecek... İşte bu yüzden, bugün “aday adayları”ndan söz etmek istiyorum... Tabiî, sadece “AK Partilileri” değil, “CHP’li aday adayları”nı da yazacağım.
Önce “CHP’liler”den başlayalım... Ama, tanıtıma geçmeden evvel, bir “ön bilgi” verelim.
Hatırlarsınız, 13 Mart günü, bu köşede; “Nazım’a tükürten, Sertel’i çökerten CHP iktidarı değil miydi?” başlıklı bir yazı kaleme almış, yazının bir bölümünde, “bir başka Sertel”den bahsetmiştim.
Evet, Atilla Sertel’den.
Yazının özeti şuydu:
VER ÖDÜLÜ, KAP ADAYLIĞI!
Ankara’daki Sheraton Oteli’nde düzenlenen toplantının sonunda İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel tarafından, Bay Kemal Kılıçdaroğlu’na bir “plâket” verilmiş!..
Bu “plâket” işi, bana, bir başka Sertel’i, evet Zekeriya Sertel’i hatırlattı...
Ne “yaman bir çelişki”dir ki;
4 Aralık 1945’te “Tan Matbaası baskını”na katılanlardan biri de İlhan Selçuk’tu... Yani, “Zekeriya Sertel’in canına kastedenler”den biri de oydu... İşte bu İlhan Selçuk’a; yıllar sonra “Zekeriya Sertel Ödülü” verilmişti, iyi mi?!?..
Şimdi de, bir başka Sertel, evet Atilla Sertel, Kılıçdaroğlu’na “plâket” veriyor!..
Söyleyin Allah aşkına; bu işte bir “mazoşizm” kokusu almıyor musunuz?.. Bazıları; kendilerine “şiddet” uygulanmasından “hoşlanıyor”, bundan “zevk” alıyor olmalı ki; “işkenceci”ler ya “ödül”lendiriliyor ya da “plâket”lendiriliyor!..
Kılıçdaroğlu, “plaketi peşin aldığına” göre, durum anlaşıldı: “Yakacak!”
İnönü “Tan Matbaası”nı yaktırmıştı, Kılıçdaroğlu da “AKP medyası”nı!..
“Sertel’in elinden ödül” aldı ya; yakar mı, yakar!..
Bu yazıyı yazmıştım ama, ne yalan söyleyeyim; “bu ödülün altında bir bit yeniği var, ama ne?” diye sormaktan da kendimi alamamıştım... Evet, evet; bu “ödül”ün altında bir şey olmalıydı...
Derken, bir haber geldi İzmir’den!..
Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı, aynı zamanda İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olan Atilla Sertel; geçtiğimiz günlerde “CHP’nin İzmir 2. Bölge Milletvekili Aday Adayı” olmuş, iyi mi?..
Demek oluyor ki;
Kılıçdaroğlu’na verdi “ödül”ü,
Kaptı “aday”lığı!..
Artık, o ödülün adına “adaylık rüşveti” mi dersiniz, “adaylık yatırımı” mı, bilmem.
Ama, “uyanık” olduğu belli!..
Önce plâket, sonra adaylık!..
KOLTUĞA YAPIŞTI, KALKMIYOR!
Sertel’in aday olup-olmaması beni hiç ırgalamaz!.. İster CHP’den aday olur, ister DSP’den... Çünkü, 1991 seçimlerinde de SHP’den aday olmuş ama kazanamamıştı!..
Bu defa durum farklı!..
Çünkü Atilla beyimiz, hem “milletvekilliği koltuğu”na uzanmak istiyor hem de “cemiyet başkanlığı koltuğu”na yapışmış, kalkmıyor!..
Ne güzel değil mi?..
Bir yanda eşi Ziynet Hanım’la kurduğu “Ati Ajans” yöneticiliği, bir yanda Cemiyet Başkanlığı!.. Şimdi de, CHP’den aday adaylığı!..
Cemiyet Başkanlığı’na adeta kazık çakmış, bir türlü “istifa” etmiyor!..
Bu ülkede; “aday adayı” olan herkes, yani “vali”sinden “müsteşar”ına, “başhekim”inden “STK başkanları”na varıncaya kadar hemen herkes istifa etti de, Atilla beyimiz istifa etmiyor!..
Hem milletvekili aday adayı;
Hem de Cemiyet Başkanı!..
Ohh, ne alâ memleket!..
Suyundan da koy!..
Adam, “aday adaylığı”nı açıkladıktan sonra “tarafsızlığını” yitirmiş, bir “CHP yandaşı” olduğunu cümle aleme deklâre etmiş ama, hâlâ “başkanlık koltuğu”nu terk etmiyor!..
Soruyorum İzmirli gazetecilere;
“Etik mi bu?”
Sindirebiliyor musunuz içinize?..
Eğer sindiriyorsanız;
Hepinize afiyet olsun!..
Hepinize bol “geğirme”ler!..
Şu hâle bakın;
Adam, sağda-solda konuşuyormuş;
“Herkese eşit mesafede durdum, eşit davrandım!.. Yolumuz doğru, başımız diktir!”
Merak ediyorum;
“İnternet medyası”na sızan konuşmaları “tıklanma rekorları” kıran bir adamın başı nasıl dik, yolu nasıl doğru olur?..
Atilla beyimiz, yoksa “amuda” kalktı, “ayak”larını havaya dikti de; acaba “başı” ile “ayak”larını birbirine mi karıştırıyor?
Kendisini eleştiren meslektaşlarına; “Onlar o... çocuğu” diyen bir adam, hasbelkader “milletvekili” olursa, Meclis’te nasıl küfreder acaba?..
Ama, önemli değil ki!..
Beyefendi, nasıl olsa işi garantiledi... Bay Kılıçdaroğlu’na verdi “plâket”i, kaptı “aday”lığı!..
“Ergenekon sanıkları”na kol-kanat gerip “aday” yapan Bay Kılıçdaroğlu, herhalde Atilla Sertel’i dışarıda bırakmaz!..
Bir “kıyak” da ona geçer!..
Tabiî, “plâket” hatırına!..
SATMAYACAK ADAM LÂZIM!
“CHP’li aday adayı Atilla Sertel”den yeteri kadar bahsettik... Şimdi de “AK Partili aday adayları”ndan söz edelim.
Birçok aday adayı, “6 bin kişi”den “ilk 600”ün içine girebilme ümidi içinde bekleşiyor... “Temayül yoklaması”nı atlatmışlar, “mülâkat”tan da geçmişler!..
Şimdi gözleri “açıklanacak liste”de!..
“YSK’ya verilecek liste”de yer alırlarsa, kolları sıvayıp, çalışmaya başlayacaklar.
Gazeteci arkadaşım Şamil Tayyar, benim gözümde “dış politika ve ekonomi” uzmanı olan Demir İnal, Bingöl eski Belediye Başkanı Selahattin Aydar, bir ara birlikte çalıştığımız Mehmet Emin Deniz ve yazarımız Prof.Dr. Hacı Duran...
Şimdi, ümitle bekliyorlar... Hepsi de, aday gösterilirlerse, ipi göğüsleyeceklerinden eminler...
Eğer “aday listesi”nde adları geçerse, anında “bölge”lerine dağılıp, çalışmaya başlayacaklar... Tabiî, şu anda da boş durmayıp, “nabız yoklaması” yapıyorlar.
Bu vesileyle, tekrar söylemek istiyorum: 12 Haziran seçimleri, hem AK Parti açısından, hem de Türkiye açısından çok büyük önem arzediyor.
Bu seçim, “tarihî bir seçim” olacak... Çünkü AK Parti, 12 Haziran’dan sonra, “ustalık” dönemine giriyor!..
Dolayısıyla “sağlam adam”lara ihtiyaç var... “Sağlam” olacaklar, “dik” duracaklar, “satmayacaklar!”
Bazı “aday adayları” konusunda öyle bilgiler aldım ki; “azılı din düşmanı” ve “kökten CHP’li” olmalarına rağmen, AK Parti’den aday adayı” olmuşlar!.. Belli ki, “sızmaya” çalışıyorlar!..
Bunlardan “sağlam duruş” beklenir mi?..
“Anında satarlar” adamı!..
AK Parti’den seçilip, CHP’ye bile gidebilirler... Dolayısıyla, bunların “ince elek”ten geçirilmesi gerekiyor.
MERSİN’DEN HASAN DİNÇER
İşte böyle “sağlam duracak” aday adaylarından biri de, “Vakit’in Umre Kampanyası”nda 15 gün birlikte olduğumuz Hasan Dinçer...
Daha yeni öğrendim ki;
Hasan Dinçer de Mersin’den milletvekili aday adayı olmuş... Kendisini tebrik edip, “Hayırlı olsun” dedim.
1966’da Silifke’de doğan Hasan Dinçer, 1984’te Kayseri İmam Hatip Lisesi’nden mezun oldu... 1992’de Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirip, “doktor” olarak hayata atıldı.
Gerisini, kendisi anlatıyor:
“1992-2005 yılları arasında Karabük ili, Eflani ilçesinde doktorluk ve Sağlık Grup Başkanı olarak idarecilik yaptım.
2006-2008; Mersin Verem Savaş Dispanseri Başhekimliği ve Mersin Verem Savaş İl Koordinatörlüğü’nü yürüttüm.
2008-2010; Mersin ili, Toroslar ilçesi kurucu Sağlık Grup Başkanlığı görevinde bulundum.
2010-2011; Mersin ili, Toroslar ilçesi, Çağdaşkent Aile Sağlığı Merkezi’nde Aile Hekimi olarak görev aldım...
Sivil toplum örgütü çalışmalarına ortaokul ve lise yıllarında MGV’de başladım...
Üniversite yıllarında MGV’nin fakülte öğrenci temsilciliğini yaptım...
Memur-Sen’e bağlı Sağlık-Sen Mersin Şube Başkanlığı ve Şube Yönetim Kurulu Üyeliği, Mersin Sivil Toplum ve Gönüllü Kuruluşlar Platformu Yönetim Kurulu Üyeliği, Mersin İlim Yayma Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyeliği gibi sivil toplum örgütlerinde halen aktif olarak çalışıyorum.
Evli ve 2 çocuk babasıyım... İngilizce ve Arapça biliyorum...”
HASAN DİNÇER’LE YOLA ÇIKILIR
Bütün bunlara ilâveten, onun “son derece titiz biri” olduğunu da söylemeliyim... 2009’da, 15 gün boyunca güzel bir “umre arkadaşı” olduk.
Bir ara rahatsızlandığımda, anında teşhisi koydu ve aldığı ilaçla, sıkıntısız bir umre yapmamı sağladı.
Uzun lâfın kısası;
Hasan Dinçer, “iyi bir yol arkadaşı”dır... Onunla yola çıkılır... Çünkü, adamı yolda bırakmaz!..
Kusura bakmayın;
İngiltere dönüşü “yol yorgunluğu”nu üzerimden atamadığım için, “aday adayları”yla ilgili yazımı kısa kesmek zorunda kaldım... İnşallah, diğer aday adaylarını tanıtmaya ileriki yazılarımızda devam ederiz...
Hem aday adaylarından söz eder, hem de “MHP’nin, Fethullah Hocaefendi’den ne zoru var?” sorusuna cevap bulmaya çalışırız inşallah.
Bugünlük bu kadar.
Seçime kadar böyle!
¥ CHP’li kadınlar, “mevlit” ve “cenaze”ye katılma ihtimaline karşı, yanlarında “fular” veya “eşarp” bulunduracaklar!.. Cenaze sahiplerine “Acınızı paylaşıyoruz” demek yerine “Cenab-ı Allah, merhuma rahmet eylesin” diyecekler!..
¥ Gerek sokaklarda dolaşırken, gerek evlere gidilirken, kesinlikle “kürk” ve “deri giysi” giyilmeyecek!.. Herkes, “köşeyi dönmüş zengin ve sosyete gibi” değil, tam aksine “halktan biri gibi” görünecek ki, “keriz”ler uyanmasın!..
¥ Ev ziyaretine gidilirken, “ayakkabı”lar mutlaka çıkarılacak... Sakın ola “galoş” giyip de, “halktan kopuk” olduğunuzu göstermeyin!..
¥ Eve gittiniz, bir şey ikram edildi ve eliniz kirlendi... İzin isteyip, “sabun”la yıkayın elinizi!.. Sakın “kolonyalı mendil” kullanmayın!..
¥ Ev sahiplerine “Bay” veya “Bayan” demeyin!.. Anadolu halkı gibi, “Kadın” veya “Hanım” deyin ki, “halktan uzak”lığınızın farkına varmasınlar!
¥ “Hükümetin olumsuz icraatı” anlatılırken, dinlemek istemeyen olursa, onlara; “Demek sizin probleminiz yok!.. Allah bugünlerimizi aratmasın!” denilerek, “bin beter olun!” mesajı verilecek ama çaktırmadan!..
¥ Hükümetin “kömür ve gıda yardımı”na karşılık, evlere “CHP antetli poşetlerde kahve, zeytin ve çocuklara gofret” götürülecek!
¥ “Ezan” okunurken “müzik” kesilecek, parti propagandasına ara verilecek!
¥ Dayanın “bayan” arkadaşlar!.. 12 Haziran’a kadar sabredin!.. 12 Haziran’dan sonra, “maske”lerinizi çıkarıp, “gerçek yüz”lerinizi gösterebilirsiniz!..