İnsan ve sistem
Zamanın içine yeni başarılar inşa edememiş milletler, geçmiş başarılarla avunur!
Bu yüzden Osmanlının sürekli başarılarını konuşuyoruz...
Zaferlerini ballandıra ballandıra anlatıyoruz...
Avunup duruyoruz anlayacağınız, övünmekten fırsat bulup ders bile alamıyoruz!
Pek tabii Osmanlıyı öğrenmemiz, hatta çözmemiz, derinlemesine keşfetmemiz lâzım. Bu geleceğimiz açısından önemlidir...
Ne var ki, zaferlere kilitlendiğimiz için, Osmanlının asıl başarısını ıskalıyoruz.
Osmanlının asıl başarısı insan modelidir...
O model sayesinde bir taraftan zafer üstüne zafer kazanırken, diğer taraftan vatan sathını mektep yapmış, çil çil kubbelerle donattığı coğrafyasını, ayrıca ebedi âbidelerle de süslemiş, devletini şefkat ve hamiyet devletine döndürmüştür.
Yani Osmanlı sadece savaşta değil, sanatta ve tüm hayatta başarılıdır.
Öyle olmasaydı o kadar uzun soluklu olamaz, Cengiz, Timur, Hülâgü İmparatorlukları gibi, kısa sürede hâk ile yeksan olurdu.
Osmanlı, uzun soluğunu doğru yetiştirdiği insanlara borçludur.
Bu insanların kimisi savaşçıdır, kimisi siyasetçidir, kimisi hukukçudur, kimisi mimar-mühendistir, kimisi sanatçıdır (hattat, ebrucu, müzisyen, müzehhip, muharrir, sedefkâr), kimisi tüccardır, vs...
Doğru siyasetçi yetiştirirseniz, devletinizin geleceğinden emin olursunuz...
Doğru hukukçu yetiştirirseniz, halkın tersine gitmez (hayır oylarını arttırmak için PKK ile işbirliği yapmaktan söz etmez)...
Doğru mimar-mühendis yetiştirirseniz, inşa ettiği evlerde huzur içinde oturursunuz (17 Ağustos depremi gibi depremlerde eviniz başınıza çökmez)...
Doğru tüccar yetiştirirseniz, ticarete hile katmaz, kendi halkını soymaya kalkmaz (ülke menfaatlerine aykırı olsa da, IMFden milyonlar alıp bize verin demez meselâ)...
Doğru paşa, darbe plânları yapmaz!..
Doğru doktor, özensiz teşhislerle insanların ölümüne sebep olmaz!..
Doğru avukat, müvekkilini satmaz!..
Doğru yönetmen, iğrenç tecavüz sahneleriyle cinsel sapmalar içeren diziler çekmez!..
Doğru televizyoncu, halkın temiz duygularını ve tertemiz inançlarını incitme pahasına bunları ekrana sürmez!..
Doğru sinemacı, yaşadığı toplumun temel değerlerini hiçe saymaz!..
Doğru benzinci, akaryakıta su katmaz!..
Doğru şoför, yolcusundan haksız ücret almaz!..
Doğru bankacı müşterisine kazık atmaz!..
Listeyi uzatabilirsiniz. Sonuçta varacağınız nokta, doğru insan yetiştirmenin ne kadar önemli olduğu noktasıdır.
İnsan ithalatı yapılamayacağına göre, bu görev öncelikle ailelerin görevidir. Aileler doğru insan yetiştirmekle yükümlüdürler.
Osmanlı ailesi bunu başardı. Bunu başardığı ölçüde de dünyası cennete dönüştü...
Cumhuriyet ailesi ise maalesef başaramadı: Dünyamız cehennem gibi!
Terör, darbe, rüşvet, vurgun, uyuşturucu iç içe!
Çünkü modellerimiz farklı: Osmanlı Peygamber modeline göre yaşıyor, sistem buna uygun biçimde kurumlaşıyordu...
Biz Batı modeline göre yaşıyoruz. Tabii sistem de buna göre oluştuğu için, ruhumuzu kemiriyor. Bu sistem çocuklarımızı düşmanımız yaptı! Yaşlılar evden kovuluyor.
Geçmişin reddi, geleceği etkiler: Çocuklarımızla bir türlü barışamıyoruz. Evler savaş alanı gibi; yürekler yanıyor!
Ergenekoncuların, Balyozcuların, Kafesçilerin ve envai çeşit uygunsuzların gökten zembille mi indiğini sanıyorsunuz?
Hepsini biz yetiştirdik: Aile ocağımızda, okullarımızda ve sokaklarımızda!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.