Türk -Arap ilişkileri
Türkiye son 8 yıl içinde Arap ülkeleriyle ilişkilerini beklenin de ötesinde geliştirdi. Türk-Arap ilişkilerinin zirve yaptığı bir dönem yaşandı. Öyle ki Türkiye başbakanı Arap halklarının idolü (alanında tartışmasız üstünlüğü kabul edilen kimse) haline geldi.
Arap yönetimleri de Türkiye başbakanıyla ilişkileri geliştirmeyi ona yakınlaşmayı onunla birlikte görünmeyi menfaatlerine uygun gördüler. Alkışladılar ödüller verdiler. Ve Türk-Arap ilişkileri siyasi ve ticari düzeyde neredeyse zirve yaptı.
Lakin halk düzeyinde aynı seviyeyi tutturduğunu söylemek çok kolay değil.
Çünkü tv dizileri dışında -ki bir kısmı da olumsuz örnek- Arap toplumunu etkileyecek bilim sanat ve kültür eserleri henüz üretilebilmiş değiliz.
Arap üniversiteleri ve araştırma merkezleri arasında olması gereken ilişki ve müşterek proje maalesef yok denecek kadar az.
Türk-Arap Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Dr. Muhammed Adil'in ifadesiyle Araplar dostluk değil daha fazlasını gerçek manada kardeşlik ve ortaklık istiyorlar.
Bunun için de tarihin yeniden yazılmasını istiyorlar. Arap ülkelerindeki tarihin de Türkiye'deki tarihin de gerçekleri yansıtmadığına inanıyorlar.
Asırlar boyu bir arada yaşayan kardeş toplulukları birbirine düşürmek isteyen çevrelerin tarihi gerçekleri tahrif ettiklerini söylüyorlar.
Geçmişteki ortak tarihi tashih etmeyi önemsiyorlar ve asıl önemsedikleri husus ise ortak gelecek ikame etmeye odaklanmak.
Bunun için de karşılıklı olarak yardımlaşma ve dayanışma içinde olmanın faydasına inanıyorlar.
Basın yayın kuruluşlarının karşılıklı olarak dayanışma içine girmesi ve bölgenin haberlerini batılı kaynaklardan almak yerine doğrudan teati etmeyi öneriyorlar.
Türk yazarların eserlerinin Arapçaya kazandırılmasını bekliyorlar. Üniversiteler arası ortak projelerin geliştirilmesini istiyorlar.
Aynı şekilde araştırma merkezlerinin müşterek projeler üzerinde çalışmasını arzuluyorlar.
Sözün özü Türkiye'nin rejimlerle kurduğu siyasi ve ekonomik ilişkilere paralel olarak toplumların kaynaşmasını öneriyorlar.
Türklerle Arapları birleştiren ümmet kavramını önemsiyorlar. Bu itibarla da üst perdeden konuşan, ağabeylik taslayan bir Türkiye değil aynı ümmetin mensupları olarak kardeş bir Türkiye tavrını tercih ediyorlar.
Türklerin ve Arapların aralarında İngilizce ve Fransızca gibi batılı dillerle değil bizzat kendi dilleriyle Türkçe ve Arapça konuşmalarını ve yazışmalarını önemsiyorlar. Bunun için de Türklerin Arapça, Arapların Türkçe öğrenmesini esas alıyorlar.
Doğrusu bu tespitlerin tamamına ben de yürekten katılıyorum. Tarihimiz bizi birbirimize düşürecek unsurlardan temizlenmeli ve halklar arasında kaynaşmayı sağlayacak bilim, kültür sanat ve sivil toplum etkinliklerine biz de önem vermeliyiz.
Yüzyıllık aradan sonra kardeşlerimizle bir araya gelirken eskisinden daha güçlü bir ortak gelecek inşa etmeliyiz.
Müzakerelerde iki yüzlü davranan AB'ye ve ilişkilerde çifte standart uygulayan batı zihniyetine gösterilen ilginin bir kısmını da ortak gelecek inşasını esas alan bu kardeşlik projesine öncelik vermeliyiz.
Sizce bir zararı var mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.