Türkiye’nin Selâmeti İçin Öncelikle Yapılması Gereken Beş Şey
TüRKİYE’de mutlaka yapılması gereken çok iş var. Acaba, önem sırasıyla listeye hangi maddeler ve konular yazılmalıdır?
Birinci madde: Her yola ve çareye başvurarak kokuşmayı, kirliliği, pisliği önlemek gerekir. Uluslararası şeffaflık ve temizlik anketlerinde liste dibinde yer alan bir ülkede ilk iş bu olmalıdır. Türkiye’yi şeffaflaştırmak, temizlemek kolay bir iş değil. Beş on sene uğraşmak ister. Bizde bunu yapacak siyasî ve sosyal niyet ve irade var mıdır? Bu madde uzun vadeli bir maddedir.
İkinci madde: çok âcil olarak siyaseti temizlemek ve çok kaliteli bir hale getirmek. Bu konuda çareler ve çözümler aramak üzere 11 kişilik bir “Bilgeler Danışma Meclisi” kurulmalıdır. Resmî sıfatı olmayan. özel bir meclis... Birtakım kararlar alacak, tavsiyede bulunacak. Mesela iktidara, hemen bir erken seçime gitmesi, muhalefete daha ciddî ve kaliteli olması, halka demokrasiyi koruması için tavsiyelerde bulunacak.
üçüncü madde: Bugünkü büyük medya ile ülkemiz, halkımız, devletimiz asla rahat ve selamet bulamaz. İçinde millî ve uluslararası üç-beş banka bulunan 100 kadar büyük şirkete, holdinge, kuruluşa sahip bir medya patronu veya babası düşünün. Milyarlarca dolarlık servetine servet katmak için ülkeyi birbirine katıyor. Böyle bir medya ile bu ülke iflah olur mu? Medyayı temizlemenin, şeffaf hale getirmenin çaresi çözümü var mıdır? Elbette vardır. Bunlar bulunacak ve uygulamaya geçilecektir. Bu kadar büyük ve engin bir bataklık ile halkın, öldürücü mikroplar taşıyan sivrisineklerden kurtulması mümkün olamaz.
Dördüncü madde: Eğitimde en kısa zamanda dünya çapında bir iyileştirme, vasıflandırma reformu yapılmalıdır. ülkemizi bugünkü hale bozuk, çarpık, miadı dolmuş ideolojik eğitim sistemi getirmiştir. Bir ülkede her şey olsa, sadece yeterli sayıda vasıflı insan olmasa o ülke asla ilerlemez, kalkınmaz, ayakta duramaz. Tevhid-i Tedrisat Kanunu mutlaka kaldırılmalıdır. Türkiye’de Japonya’da, Güney Kore’de, Tayvan’da, Singapur’da, çin’de olduğu gibi güçlü, vasıflı, karakterli nesiller yetiştiren okullar açılmalıdır. Bu yapılmazsa ülke batmaya devam edecektir.
Beşinci madde: Yargı sistemi kesinlikle islah edilmelidir. Yargının yasama ve yürütme işlerine müdahale etmemesi için bütün tedbirler alınmalıdır. Yargı tarafsız olmazsa, sadece bağımsızlık hiçbir işe yaramaz. Hem bağımsız, hem de tarafsız olmalıdır.
Ufuklar karanlıktır. Etrafımızda savaş tam tamları çalıyor. Açlık tehlikesi var... Susuzluk tehlikesi var... ABD İran’a saldırırsa nükleer silah kullanacaktır, bunların serpintileri üzerimize ölüm yağdıracaktır.
Biz nelerle uğraşıyoruz?
Kısır siyasî mücadeleler...
On milyonlarca halk futbol mübtelası olmuş...
Eski Bizans’taki Mavilerle Yeşiller gibi millet, birbirinden kopuk gruplara ayrılmış...
Haram yeme, tarihimizde görülmemiş boyutlara ulaşmış...
Enflasyon aldı başını gidiyor. Son birkaç ay içinde gıda fiyatlarında büyük artışlar oldu.
Siyaset ve ticaret iç içe girmiş.
Halk horoz dövüşlerine, deve güreşlerine, dedikodulara, polemiklere, çekişme ve tepişme haberlerine bayılıyor.
Rantçılar, nüfusu 20 milyonu geçen (evet 20 milyon) İstanbul’u en kısa zamanda 30 milyonluk idare edilmez, yaşanmaz korkunç bir megakent haline getirmek için her hıyaneti yapıyor.
Doğuda ve güneydoğuda 1984’te başlayan terör hareketi devam ediyor, devam ettiriliyor. Bu terör çok kârlı bir terör. Şimdiye kadar yüz milyarlarca dolar vurdu birileri bu toz duman içinde.
Birlik ve beraberlik içinde ülkeye sahip çıkması gereken Müslüman kesim; irili ufaklı binlerce hizbe, fırkaya, cemaate, gruba ayrılmış. Tesbihin ipi kopmuş, taneleri etrafa dağılmış...
AKP iktidarı ile memlekete, 1923’ten beri görülmemiş bir demokrasi gelmişti. Onu da hep birlikte yüzümüze gözümüze bulaştırdık.
Dedeler, babalar, oğullar, torunlar... Amcalar, dayılar, yeğenler, kuzenler... Dostlar, arkadaşlar, hemşehriler, asker arkadaşları... Damatlar, gelinler, hanımağalar, kayın biraderler... Nepotizm nepotizm nepotizm...
Beş on sene içinde yerden mantar gibi bitiveren korkunç ve cehennemi haram, kirli, kara servetler...
Vatan, millet, Sakarya...
Para para para... Rant rant rant... Riba, faiz, alavere dalavere...
Bütün bu hengâme içinde Türkiye’yi temize ve düze çıkartacak çare, çözüm ve tedbirleri kaç kişi düşünür?
Sayın Kadir Topbaş Beyefendiye, İstanbul Halkına Yedirilen Domuz Etleri ve Yağları Konusunda Açık Dilekçedir
ELİME, İstanbul halkına büyük miktarda domuz eti ve yağı yedirildiğine dair dehşet verici bir yazı geçti. Bunun bir suretini zat-ı âlinize iadeli taahhütlü olarak posta ile gönderiyorum.
Muhterem Beyefendi... Hürmette kusur etmeksizin size şunu hatırlatmak isterim: Nüfusu 20 milyonu bulmuş, hatta geçmiş İstanbul halkının vebali öncelikle sizin üzerinizedir. Halkın çoğu Müslümandır ve asla domuz eti ve yağı yemek istemez. Yiyenler ne yerlerse yesinler ama Müslümanlara istemedikleri haram ve necis şeyler yedirilmemelidir. Belediye, ehlî ve yaban domuzlarının sığır eti olarak satılmasına, sucuk, salam, sosis yapılmasına mutlaka engel olmalıdır. Dünyada gıda tahlili yapan cihazlar son derece gelişmiştir. Belediye laboratuarlarına böyle cihazlar alınmalı, uzman elemanlar tarafından piyasada satılan sucuklarda, et mamüllerinde, kıymalarda ehli domuz, yaban domuzu, eşek eti bulunup bulunmadığı çok sıkı ve titiz bir şekilde kontrol edilmelidir.
İleride bütün insanlar ve bu arada zat-ı âliniz ulu bir mahkemede (Mahkeme-i Kübra) hesaba çekilecektir. İstanbul halkına büyük miktarda domuz eti ve yağı yedirildiği için, sorumlu birileri orada yargılanacaktır.
Halka yedirilen domuz etleri ve yağlarının kontrolunun, böyle bir şeyin engellenmesinin mümkün olmadığı iddiaları yanlıştır, bir aldatmacadır.
Bilvesile samimî hürmetlerimi ve selâmlarımı sunarım efendim.