Hollandada bir CHP gönüllüsü
Nasr Hamid Ebu Zeyd Türkiyedeki ilâhiyat çevreleri arasında çok iyi tanınan ve bilinen bir sima. Zaman zaman Türkiyeye de davet edilmişti. Eski bir kural ve kaide olan halif turef/muhalefet et meşhur ol gereği bevval-ı zemzemlerin meraklısı ve alıcısı çok olur. Kurân hakkındaki modern okumaları kapsamında Ebu Zeyd tekfir edildi ve 1995 yılından beri ülkesinin dışında yaşıyor. Ve Fitne gibi filmlerin üretildiği veya Ayan Hırsi Ali gibilerin prim yaptığı bir ülkede ikamet etmesi de tesadüfe hamledilemez. Mısırda meriyette olan hisbe kanunu çerçevesinde irtidat suçlamasıyla birlikte yargı yoluyla eşi İbtihal Yunusdan tatlik suretiyle (eşlerin evlilik akti hukuken lağvedildi) ayırıldı. Daha sonra Hollandaya yerleşen Nasr Hamid Ebu Zeyd artık faaliyetlerini burada sürdürüyor. Vahiy konusunda Abdulkerim Suruş gibilerle aynı kanaati ve zemini paylaşıyor. Bütün bunlar bir yana CHP ile tıpatıp aynı görüşleri paylaşıyor. Adeta Şahin Filizin Mısır versiyonu gibi. Ebu Zeyd Türkiyede yaşamış olsaydı muhakkak ki CHPye girerdi ve Yaşar Nuri öztürkten boşalan koltuğu kapardı. Baykal dinî içerikli konuşmaların ardından Ezherden diploma getireceğini de söylemişti. Ezherden diploma alabilir mi? Neden olmasın. çok rahatlıkla Nasr Ebu Zeyd ve benzerlerinden diploma alır ve aynı mahfilleri paylaşabilirdi. Zira aynen CHP ağzıyla konuşuyor. Bir konferansında başörtülülerden başörtülerini çıkarmaları çağrısında bulunan Ebu Zeyd bir de soruyor: Başörtüsü İslâmın altıncı şartı mı? CHP lideri Baykal da aynısını sormuyor ve söylemiyor muydu: 32 farzın içine baktım, aralarında başörtüsünü bulamadım. öyle bir mecburiyet yok. 54 farzın içine baktım orada da bulamadım... Baykal 32 ve 54 farzlar içine bakıp bulamamış ama Ebu Zeyd beşten alâsını tanımıyor. Ondan dolayı başörtüsü İslâmın altıncı şartı mıdır? diye soruyor. Esasında Hayri Kırbaşoğlu gibiler bu hususta CHP Lideri Baykalı itidâle davet etmişlerdi. Ancak aynı zamanda Hayri Kırbaşoğlu, Ebu Zeyde rağbet eden ve onun İmam-ı Şafii ile ilgili eserlerini veya makalelerini basan bir ekolün içinden geliyor. Bakalım ona da itidâl tavsiye edecek mi?
***
Kahire üniversitesi eski hocalarından olan Ebu Zeyd fıkhî ve hukukî yönden başörtüsünün farz makamında değerlendirilemeyeceğini savunuyor ve bir de, illeti itibarıyla CHPye taktik ve akıl veriyor: Eğer başörtüsünün sebebi fitne ise veya fitne korkusundan dolayı kadınlar başlarını örtüyorlarsa o takdirde erkeklerin de başlarını ve yüzlerini örtmesi gerekmez mi? Zira onlardan bazıları da kadınları fitneye düşürüyor. Bu durumda onların da yüzlerini örtmesi ve peçelemesi gerekir (Moheet.com, 5/5/2008)...
Gördünüz mü akla ziyan mantığı? Bu kadarı CHP kurmaylarının bile aklına glmezdi. Din konusunda Marks gibi konuşuyor ve müstebit ve otoriter rejimlerin yakıtının din olduğunu ileri sürüyor. Bu tarz bir kültürün özgürlük yokluğunun ve bozulmanın ve dejenerasyonun kaynağı olduğunu söylüyor. İki defa El Cezireye çıkan Vafa Sultan gibi dinin hakikatı tekelinde bulundurma iddiasının ve insanları korumacılık kaygısının topluma baskı olarak geri döndüğünü savunuyor.
***
Heykel ve timsallerin yasaklanmasına da karşı çıkan ve bundan dolayı ulemayı paylayan Ebu Zeyd aksine Müslümanların ilk dönemlerde Mısıra girdiklerinde Firavunlar medeniyetinin eserlerini ve onların inşa ettikleri timsal ve heykelleri koruduklarını hatırlatıyor. Keza Hindistan ve Afganistana girdiklerinde de Taliban gelinceye kadar öyle yapmışlardı. Evet gerçekten de Müslümanlar Mısırı fethettikleri günden beri antika eserlere dokunmamışlar, onları itinayla ve titizlikle korumuşlardı. Napolyon ise Mısıra geldiğinde Sfenkse zarar vermişti. Ezherin Muhammed Abduhu sahiplenmesini sahtekârlık olarak değerlendiren Ebu Zeyd, la içtihade mean nassi/nas bulunduğunda içtihad yoktur kuralının hürriyetin önündeki en büyük engel olduğunu ileri sürüyor. Avrupalı sosyal demokratlar CHPnin yaptıklarını anlamasa da arkasında Ebu Zeyd gibi bir gönüllü ordusu var. Onlar oldukça CHPnin sırtı yere gelmez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.