“İlkeler” yeşillik mi?
Kendilerini “solcu, laikçi, ulusalcı” diye adlandıran bir cephe, konumunu kaybetmeden kaynaklanan korkunç bir kin ve nefretle, biraz da hasetle, kıskançlıkla halka karşı, halkın dinine, kültürüne, medeniyetine, örf ve adetlerine karşı amansız bir kavgaya girişmişlerdir.
Aslında bu kelimelerin yan yana gelişinde gerçekten büyük bir garabet ve yanlışlık vardır. çünkü sosyalist enternasyonel ile ulusalcılık yan yana nasıl durur? Düşünmesi bile bir garip!
Ama burası Türkiye. Burada ilkeler yemekte yeşillik, sohbette çerez. Ya da acıkınca yenen cinsinden “helvadan putlar”…
Sosyalist enternasyonel deyince ne anlıyoruz?
İşte birkaç cevap: “Sosyalist Enternasyonel sosyal demokrat, demokrat sosyalist ve İşçi partilerinin ortak olduğu bir ülkelerarası organizasyondur. Organizasyona Türkiye'den sadece CHP üyedir. Ayrıca DTP gözlemci parti durumundadır.”
“Tüm dünyadan 60 kadar sosyalist ve sosyal demokrat partinin aralarında konuşup anlaşarak temmuz 1951'de kurdukları birliktir. Her partinin bir oyu vardır ve kararlar oybirliği ile alınır. Sovyet türü komünist sisteme karşı çıkarak demokratik sosyalizmi savunmaktadırlar. NATO tarafından destek görmekte, avrupa birligi çalışmalarına da katılmaktadırlar.”
Şimdi bir zamanlar Irak katliamının suçlusu Tony Blair’in başkanlık yaptığı, birlikten atılmak için soruşturma açılan CHP’nin başkanının başkan yardımcılığı yaptığı, Barzani ve Talabanî’nin katıldığı, DTP’nin gözlemci olduğu, bunları yan yana getirmekle daha baştan ciddiyetini kaybetmiş, fantastik bir yapılanma olduğu gerçeklerini bir kenara bırakırsak deriz ki bu örgüt bütün sosyalistleri bir araya getirir ve ortak politika belirlemeye çalışır.
Peki ama bir uluslacının ne işi olabilir orada?
Baykal ve CHP’nin olduğu yerde DTP, Talabanî ve Barzanî ne kadar uyum gösteriyorsa, ulusalcı ile sosyalistler arasında da o kadar uyum vardır demektir.
Ciddi misiniz, oyun mu oynuyorsunuz?
Ulusal politikalar ile enternasyonel politikalar arasında ne kadar uyum olabilir, düşündünüz mü?
“Bağımsızlık” adına AB politikalarına karşı çıkarken, tıpış tıpış Sosyalist Enternasyonel politikaların altına nasıl imza atıyorsunuz?
İlkeli ve tutarlı olmak bu mudur? Onun için soruyoruz: “İlkeler, yeşillik mi çerez mi?” diye.
“Efendim, biz aynı düşüncedeyiz, toplanır konuşuruz ama, sonunda kendi bildiğimizi yaparız” mı diyorsunuz?
Bu sizin ulusalcı olmanıza ters düşmüyorsa, ümmetçilerin düşüncesi neden ters düşüyor?
Onlar da İslam düşüncesine inananlar olarak hudutları kaldıracak değil, bir araya gelecek ve ortak politikalar belirleyecektir. İşlerine geleni alacak, gelmeyeni de uygulamayacaklardır. Farkı ne sizinkinden?
Siz yapınca ulusalcılığa ters düşmeyecek, onlar yapınca hain olacaklar öyle mi?
Dünya birleşiyor. Amerika, Avrupa, Afrika ve Asya kendi aralarında birleşiyor. AB ortak paraya geçti. ümmetçiler adını bile anamazlarken, onlar hudutların kaldırılmasını gündemde tutmaktadırlar.
Evet, dünya birleşirken, siz ulusalcılar olarak ortada kala kalacak mısınız öyle?
Anladık, AB’ye karşısınız.
BM’e de karşı mısınız?
NATO’dan çıkacak mısınız?
Sosyalist enternasyolu nereye koyacaksınız o takdirde?
Laikçilik ise ayrı bir facia. Acaba biz mi icat ettik bu püsküllü belayı ki, bizdeki kimseye benzemez?
Hem sonra siz ey ulusalcılar, ulusun neresinde buldunuz bu laikliği? Orhon abidelerinde mi, eski Türk yazıtlarında mı, şer’iyye sicillerinde mi, Selçuklu veya Osmanlı devlet arşivinde mi?