Kime Ata Denir ve Atalarımız Kimlerdir?-2
Bir ataya tâbi olma ölçüleri, eskilik, yenilik ve atalar yoluyla olup olmaması değil; İslâm’ın ölçülerine uygun olmasıdır. İslâm’a uymuş ve onu yüceltmiş atalara tâbi olmak esastır. Hakk’ın emrini tanımayanlar ata kabul edilemez. Bu durum eskilerde bu şekilde olduğu gibi yenilerde de böyledir.
İslâm öncesi Asya köklerimizi Kur’an ölçüsüne göre ecdât saymamız mümkün görünmüyor. İslâm’a göre eski olsun yeni olsun, nesep itibariyle öne çıkan herkesi ata olarak kabul edemeyiz ve onların izinden gidemeyiz.
“Kemalist önderler” rehberlerini “muasır Avrupa” da aradıkları ve “Hakk’a tapan Türk milletinin” dinî, tasavvufî, ilmî ve edebî ecdâdını “karanlık çağların temsilcileri” olarak görüp reddettikleri için atalarımız arasında yer almazlar.
Kur’an’da müşriklerin, babalarının (atalarının) bâtıl dinlerine bağlılıklarını kınayan âyetler vardır. A’raf sûresinin “Bizden önce ancak atalarımız şirk koşmuştu. Bize ise onlardan sonra gelme bir kuşağız. İşleri bâtıl olanların yaptıklarından dolayı bizi helâk mı edeceksiniz...” diye buyuran 173. âyeti ata tercihimizde kesin ölçüdür.
Yusuf sûresinin “Atalarımız İbrahim’in, İshak’ın ve Yakup’un dinine uydum…” diye devam 38. âyeti ata mevzuunda evvel ve sonra arasındaki tercihimizin daima Hak dini üzere olanların atalığını kabul etmemizi hatırlatıyor.
Bakara sûresi 170. âyetin “... Ya atalarınız bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler” buyruğunu ata tercihinde esas almak durumundayız.
.
Bin dokuz yüz yirmi üç cumhuriyetçileri ısrarla “atamız Kemalizm’dir” diyorlarsa, onların atası din-i İslâm üzere olan bir ata değil, pozitivist ve lâ-dinî bir atadır.
Kemalist cumhuriyetçiler “çağdaş put” olarak ikonlaştırdıkları sözde “yeni Türk ulusunun atasını” cebir ve baskıyla “Türkiye’nin atası” diye ilân etmiş olsalar da, “Hakk’a tapan Türk milletinin” ata ölçüsünü ve inancını değiştirememişlerdir.
“Kimlerin ahfâdıyız?” denildiğinde Müslümanlığıyla temayüz etmiş atalar aklımıza gelir. “Kemalist önderleri” bu mânada ata olarak düşünemeyiz. Şairin, “Cedlerin mağfiret iklimine girmiş gibiyim” mısraındaki mağfiret, İslâm geçmişimizi yücelten ecdâdın mağfiret yurdu değil midir? Ancak Müslüman ceddin mağfiret ikliminde İslâmlaşmış kimliğimizi her dem taze hissedebiliriz?
Mağfireti olan cet şüphesiz İslâm’ı yüceltmiş ve yaymış olandır. Pozitivist Cumhuriyet “önderlerinde” mağfiret bulmak mümkün mü? Onların kanlı ve Batılı inkılâp ikliminde Müslüman kimliğimizi ve ecdât ruhunu ihya edebilir miyiz?
Müslüman Türk milleti İslâm’a hizmet etmiş ve şeref vermiş ecdâdıyla övünür. Ne olduğu belirsiz ütopik ata arayan bâzı Türkçüler yanlış yoldadırlar. Onların “Ön Türk” dedikleri “Ön ata” arayışları zihnî bir sapmadan başka bir şey değildir. Müslüman Türklüğün atasını Ergenekon’da arayanlar da gaflet ve dalâlet içindedirler. Hz. Peygamberimiz “Kim bir kavme benzerse, o da onlardandır” buyuruyor.
Bozkurt’u ata sayanlar ve “Kemalist önderi” “ bozkurt ata” olarak kabul edenler “Başmezara” tazimde bulunanlardır. Cumhuriyet Türkçülerinin atası, kendi ifadeleriyle “Gök Börü, Asena, Bozkurt” gibi sözde Türk soyunun menşei olan yol gösterici totemlerdir. Bu zihniyet Asya’daki totemist Türkî çağların ritüel ve destanlarından beslenmektedir.
Kemalist Türkçüler atalarını Tanrı Dağı’nda, Ergenekon’da ararlar. “Kemalist önder”, ilk Meclis’ten geçirebilseydi şayet Tanrı Dağı’ndaki atalarının mavi zemin üzerinde bozkurt kafası bulunan gök bayrağını ata bayrağı olarak ilân edecekti. Oysa Müslüman atalarımızın bayrağı al yeşil ve ay yıldızlı bayraktır.
Türkçüler “Orhun Anıtlarını” ecdât yâdigarı olarak görürler. Oysa Müslüman Türklerin ecdât yâdigarları Eyüp Sultan’dır, Selimiye’dir, Süleymaniye’dir, Hacı Bayram Câmii’dir. “Kemalist atanın” yâdigarı ise Başmezar’dır, Taksim Anıtı’dır ve bütün ülkeye dikilmiş olan heykellerdir.
Her yerde Müslüman ecdâdın izleri ve ruhu vardır. Cumhuriyetin ilân ettirilişini müteakip ülkemizde millet-i beyzâ’yı önce aldatan sonra Altı Ok ilkelerine faşistçe baş eğdirmeye çalışan “Kemalist ataların” iz ve ruhunu gören var mı?
Ecdâdın, torunları üzerinde hakkı vardır. Fakat, Kemalist ata olarak dayatılan “önderlerin” millet üzerinde hangi hakkının olduğunu söyleyebiliriz? Din ü millete zulmeden kâtil cumhuriyet “atalarının” üzerimizde hakkı olabilir mi?
Şair, “Sen bu ulu mabedde bulacaksın ecdâdı” diyor. Bir müddet Allahsızlığını ilân eden milletsiz cumhuriyetin “Kemalist atalarını” şairin dediği ulu mabette bulmak mümkün mü?
“Ecdâdınızla iftihar ediniz” derken kimler kastediliyor? “Kemalistlerin atalarıyla” iftihar eden Müslüman Türk milletinin bir ferdini duydunuz mu? İftihar etmesi için bir sebep var mı?
Ecdât sevgisinden bahsederken “Kemalistlerin atası” yüreğinizde bir şeyler hissettirir mi? “Kemalist ata”, bu milletin ecdâdını ve yadigârlarını hiç sevmemiş ki, kendisi sevilen ecdât hakkına sahip olabilsin.
Cumhuriyetle birlikte “en büyük Türk” diye ata övgüsü üstüne sayısız şiirler yazılsa da bin yıllık İslâmlaşmış ecdât ruhunu taşımadığı için paganizm kokan o medhiyeler gönüllerde yaşamayacak, Başmezar dahilinde fosilleşip taşlaşacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.