Herkes kaderine razı olmalı
Listeler YSK'ya teslim edildi. Bana göre sürpriz yok. Listelere giremeyenlerin kırıklığı burukluğu ve şikâyetleri bir müddet devam eder. Kendilerinin daha ehil olduğunu, seçmenin kendilerini daha fazla tuttuğunu, listeyi hazırlayanların yanlış yaptığını söyleyip dururlar.
Oysa kimsenin yakınmaya kırılmaya ve küsmeye hakkı yoktur. Bu sistemde müracaat edenlerin sonucuna da baştan hazır olmaları gerekir.
Hele listeye girmeyen milletvekillerinin şikâyetleri hiç çekilir cinsten değildir. Aslında onların kendilerini milletvekili yapan iradeye teşekkür etmeleri lazım gelir. Çünkü onların girdiği listeye girmeyen aday adayları da kendilerine haksızlık yapıldığını iddia ediyorlardı.
Listeye giremeyen CHP'li milletvekillerinin şikayetleri bütünüyle yersiz. Çünkü CHP yirmi küsur ilde önseçim yaparak parti tabanına danıştığında onlar kendi bölgelerinde de önseçim yapılmasını isteyebilirlerdi, bunun davasını güdebilirlerdi. Dünün liste hazırlayan ekipleri bugün liste kurbanı oldular. Şikâyete hakları yok. Men dakka dukka.
Listeler hazırlanırken takip ettikleri yolun doğru olduğunu savunanlarla yanlış olduğunu söyleyenlerin iddialarını ispat edecek elde bir argüman yok. Çünkü liste hazırlayanlar gerekçelerini gizli tutuyorlar, listeye giremeyenlerin de haklı olduklarını ispat edecek somut delilleri yok.
İleri demokrasilerde bu tartışmalar yapılmıyor. Çünkü adaylar genel merkezler tarafından değil parti üyeleri tarafından belirleniyor. Şeffaf önseçim yöntemleriyle.
Parti merkezlerinin bu çalışması aslında çok da lüzumsuz değil. Partiler aday adaylarını belirlerken bugünkü aday belirleme yöntemlerini kullanabilirler. Şart değil ama yapılan müracaatları kabul aşamasında temayül, anket, merkezi değerlendirme ile aday adaylarını belirleyebilirler. Ama adayları belirleme yöntemi demokratik ülkelerin tamamında parti üyelerinin işidir.
Resmi önseçimler hâkim huzurunda yapılınca listeye giremeyen aday adayı genel merkezi suçlayamıyor, genel merkez de bu kadar yoğun baskılara ve itirazlara maruz kalmıyor.
Mesela ABD'de üç çeşit önseçim yapılıyor. Eyaletlerin çoğunda parti üyelerinin katılımıyla önseçim yapılıyor buna kapalı önseçim (closed primary) diyorlar, bazılarında ise (9 eyalet) bütün seçmenlerin katılımıyla önseçim yapılıyor ki buna da açık önseçim (open primary) diyorlar. Birkaç eyalette ise parti üyesi olmayan seçmenlerin herhangi bir partiden bir adaya oy verdiği 'çarşaf listeli önseçim' (blanket primary) yapılıyor .
ABD'de de Avrupa'da da yaygın olan sistem kapalı önseçim yani partiye kayıtlı üyelerin katıldığı önseçimdir. Bu sistem bizim seçim yasamızda da vardır ama mecburi değildir.
Siyasi partiler kanunu değişip önseçim mecburi hale gelmedikçe kimsenin ama hiç kimsenin listeye giremediği için itiraz etmeye hakkı yoktur. Herkes kaderine razı olmak zorundadır. Hele listeye giremeyen milletvekillerinin hiç mi hiç itiraz etme hakları yoktur, onlar oturup şükretmeli ve kendilerini milletvekili yapan parti yönetimlerine de teşekkür etmelidirler.
Seçimlerden sonra yeni anayasa hazırlanırken -ki ben yeni anayasadan demokrasi çıtasının yükseltildiği bir anayasa anlıyorum- inşallah seçim yasası da gözden geçirilir.
Hele de başkanlık sisteminin de tartışıldığı günümüzde ben, dar bölge, basit çoğunluk ve önseçim sisteminin milletvekili aday tespitindeki kavgaları tamamıyla rafa kaldıracağını ve özellikle de dar bölge sisteminin siyasi istikrarı sürdüreceğini düşünüyorum.
Listeler vatana millete hayırlı olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.