Ateşten Gömlek
Yazılarımı çok dikkatli takip eden okuyucularımın varlığı beni memnun ediyor.
Bunlardan bazıları o kadar dikkatliler ki, önceki yazılarıma atıf yaparak bizi haklı/haksız sorgulama ve uyarma görevlerini de yapıyorlar.
Ne denir?
Allah Teala, bir kulunun başarılı olmasını (veya hayrını) murad ederse, o kuluna yolunu gösteren sorgulayıcı/uyarıcı mürşitler ikram edermiş.
Böyle olmasını umarım.
Eğer böyleyse, bunu bir “tahdis-i nimet” olarak değerlendirir ve o kardeşlerime minnet duygularımla birlikte Rabbime hamd ederim.
***
Aday adaylığım süresince, olumlu/olumsuz pek çok tepki aldım.
Bu, siyasetin doğasında olan bir şey, bu yüzden normal karşıladım.
Biliyorum ki, aday olduğum partinin isminin şu veya bu olması neticeyi değiştirmeyecekti.
Bu tepkiler her halükârda olacaktı ve oldu.
Buna itirazım yok.
Ancak, bu süreçte ağır ifadelerle ve acımasızca eleştirilerde bulunan bazı okuyucularımın “niyet okuması”na itirazım var.
Onlara göre siyaset; öyle “pislik” bir alan ki, oraya giren her “temiz” Müslüman, kirlenir.
Bu anlayışa göre, siyaseti hep “kirli” insanlar yapmalı, “temiz” Müslümanlar bundan kesinlikle uzak durmalı!..
Bu anlayış dağ başında evliyalık yapmaya benziyor.
Bunu kabul etmek, elbette mümkün değil!
“Kir”e bulaşmayayım diye “temiz”ler bu alanı hepten terk ederse, ülkeyi kim yönetecek, milleti kim temsil edecek?
M.Şevket Eygi’nin ifadesiyle, Meclis'e; Allah rızası için, ihlâsla, garazsız, ivazsız, İslam'a ve Ümmet'e hizmet edecek birileri seçilmesin mi?
Milletvekilliğine müracaat edenlerin hepsi; gelirini arttırmak, maddi avantajlar elde etmek, daha sonra kıyak emeklilik haklarından yararlanmak veya zengin olmak için mi aday oldular?
Bu talipliler; hubb-i riyaset, ün, itibar, alkış, aferin kazanmak, benliğini tatmin etmek için mi Meclis kapısında bekliyorlar?
Artık, siyaset hizmetine ve Meclis görevine bu tür bir bakış açısıyla bakmaktan vazgeçmek ve var olduğu kabul gören böyle bir anlayışı değiştirmek gerekiyor!..
Ülkesini ve Milletini seven her Müslüman, bu değişime destek vermeli, katkı yapmalıdır.
***
Ne yapmışım?
“Niçin aday adayı” olduğumu anlatırken halisane “niyet”im ortaya koymuş ve “Siyasetin bir faydası da neymiş” başlıklı yazımda da, politikanın hep “çirkin yüzü”nü ortaya koyanlara veya siyaseti “kir” kabul edenlere mesajımı vermişim.
“Ak Parti’nin 2023 Vizyonu” başlıklı yazımda ise, geleceğe dönük beklentileri dile getirmiş, yapılan bazı güzel icraatların yeterli olmadığını, çözüm bekleyen nice sorunlar bulunduğunu ve yaşanan olumsuzluklara karşı da Ak Parti’ye uyarılarda bulunmuşum.
“Sosyal sorumluluğumuz artıyor” başlıklı yazımızda da, toplumda mevcut ciddi sorunlara dikkat çekmiş ve bunların çözülmesi için manevi değerlere önem verilmesi gerektiğini savunarak iktidar partisine öneriler getirmişim.
Son bir-kaç yazımda ise, yeni Anayasa başta olmak üzere Mecliste uzlaşma ile halledilebilecek devasa konular için “milli mutabakat” gerektiğini ve bunun için de seçim öncesi sol ve statükoyu savunanların karşısında yer alan irili ufaklı partilerin bir araya gelmelerini, ortak liste ile seçime girmelerini ısrarla önermişim.
Buna rağmen, bu fakir için; parti liderine yağ yakmak, milletvekilliğini garantilemek adına iktidarı methetmek, siyasi icraatlarını abartarak övmek gibi haddi aşan ithamlarda bulunanlar oldu.
Biz, başarılı bulduğumuz icraatları elbette övdük, yine överiz, bu bir teşviktir ve hakkı teslimdir.
Ama başarısız bulduklarımızı da çekinmeden yazdık, açıkça eleştirip uyarılarda bulunduk, bunları yine yaparız.
Aday olmadan önce de sonra da, yazdığımız bütün yazılarla ilgili en küçük bir tedirginliğimiz veya kompleksimiz yoktur hamdolsun.
Başkaları gibi, farklı bir beklenti içinde olmadığımız için mevcut durumu hazmedememe gibi bir rahatsızlığımız da söz konusu değildir!..
***
Siyaset sahnesi, dünya imtihanlardan biridir.
Ve bu sahnede bilinçli Müslümanlar da mutlaka yer almalıdır.
Unutmayalım ki, Hz.Peygamber Efendimiz de bir “siyasi lider”di ve icraatlarıyla hükmettiği mekanları “Şirk Cehaleti”nden “İslam Medeniyeti” ne dönüştürdü.
Biz de, şayet siyaset sahnesinde yer almış olsaydık, bu yolda gayret göstermeye çalışacaktık, olmadı.
Bir okuyucumun tabiriyle; “Ateşten gömlek” giymekten korkmamıştık.
Ne yapalım, hiç olmazsa Rabbimize siyaset sahnesindeki hizmet için bir “mazeretimiz” oldu.
Artık, aynı çabayı o sahne dışındaki alanlarda göstermeye ve Allah’ın Dini’ne hizmet edip “İslam Medeniyeti”ni yeniden ihya etmek için çalışmaya devam edeceğiz.
Allah bizi yolundan ayırmasın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.