İdeolojiler devrinin sonu
İran devrimi dini ideolojik haline getirdi. İslam ise ideolojiye hapsedilemez. İslam akla ters düşmez ama akılla sınırlı değildir zira onu aşar. Aklın mahkûmu değildir. Ama dini akıl olmadan ve aklın yardımına başvurmadan anlamaya çalışırsanız hurafeye dalarsınız. Zira akıl da Allah’ın ayetlerindendir. İslam, müteal ve aşkındır. Bundan dolayı İslam’a akılcı denemez ama ‘akıl, İslamcıdır’ denebilir. Zira birisi kuşatan diğeri ise kuşatılandır. Birisi etken diğeri edilgendir. İslam siyaseti kapsasa da siyasete münhasır değildir. Belki Bediüzzaman’ın dediği gibi, siyaset dine alet edilebilir ama din siyasete alet edilmez.
1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla Batı’da ideolojiler dönemi kapandığı gibi 2011 yılı itibarıyla gecikmeli olarak Arap aleminde de ideolojiler devri kapanıyor. El Hayat gazetesinde yazan Velit Şukayr, 2011 Arap Baharıyla birlikte ideolojiler devrinin sonuna gelindiği yönünde birçok Arap yazarın düşüncesine iştirak ediyor. Arapların ‘şumuli sistem’ dediği totalitarizm döneminin kapandığına işaret ediyor. Gerçekten de hadis dilinde totaliter anlayışa ‘melikiyye cebriye’ deniliyor. Kuşatıcı ve her alanı kapsayıcı; boşluk bırakmayan anlayış totaliter anlayıştır. İslam, ‘ısren kema hameltehu alellezine min kablina’ ayeti ve benzeri ayetlerde ibadet anlamında bile kapsayıcı emirleri tahfif etmiştir. Allah ibadetlerde bile ağır yükü kaldırmış olduğu halde kulların kendi adlarına ve aralarında kuşatıcı ve kurutucu sistemler kurmasını tecviz etmez. Bu anlamda dinde veya dini totalitarizm yoktur lakin dini ideolojik hale getirme ve ideoloji kılıfına uydurma üzerinden uygulanabilecek totaliter anlayışlar vardır ve mümkün olduğu kadar da merduttur. Bu anlamda Velit Şükayr dini ideolojiler devrinin de kapandığını ve dolayısıyla İhvan gibi hareketlerin din devleti yerine din devlet ayrımı konusunda kendilerini yeni döneme uyarlamaları gerektiğini söylemektedir. Aksine yeni dönemi, İslam ile siyasetin daha duru ve saf bir kıvamda buluşacakları dönem olarak görüyoruz. Tartıştığımız ve bazılarına itiraz ettiğimiz husus bunun terkibindedir. Biz, 23 yıl önce yani 1989 yılında Doğu Avrupa’da ve dünyada ideolojiler döneminin kapandığına inanıyoruz. Fransız Devriminin etkileri böylece 200 yıl sonra tamamen sıfırlanmış ve sona ermiştir.
Gilles Kepel ve Robert Fısk gibiler Arap Devriminin İslami yönünü hafife alıyorlar. Yok sayıyorlar. İdeolojiler devrinin kapandığını söyleyenler arasında Velit Şükeyr gibi, buna dini katanlar da var. Gerçekten de 2011 Arap Devrimi kesinlikle 1979 İran Devrimi değildir. Zira ideolojikleştirilmiş bir dini anlayış değildir. Belki fıtri ve tabii bir gelişme ve kendinden merkezli bir halk hareketidir. Arap Devrimi 1979’a değil 1989’a tekabül etmektedir ve böylece son ideolojik çağ, Arap dünyasında da yıkılmaktadır. İdeolojik demir perdenin yıkılması fıtri ve dinle uyumlu yeni bir dönemi haber vermekte ve müjdelemektedir.
İslam tarihinde iki sapma da bu vesile ile ortadan kalkmaktadır. Bu sapmalardan birisi Emevilerle birlikte başlayan ve gelen siyasi yöntemdeki sapmadır. Sahabiler buna Kayzerizm demektedirler. Pederşahi iktidar anlayışıdır. İkinci sapma ise pederşahi anlayışlardan sonra gelen totaliter nitelikli yeni bir dönemdir. Osmanlı’dan sonra gelen yeni dönemle birlikte Fransız Devriminden tevarüs eden ideolojik bir sapma baş göstermiştir. Siyasi ve ideolojik sapma dönemlerinde (birincisi hicri 60 tarihinden itibaren hilafetin tahrifiyle diğeri de hilafetin tamamen ortadan kaldırılmasıyla) despotizm hüküm sürmüştür. Lakin ideolojik sapma döneminde yani hilafetin kalkmasından sonra despotizm, daha köklü ve derin, daha koyu ve örgütlü olmuştur.
Şimdi Asr-ı saadetten sonra açılan makas yeniden kapanıyor ve yeniden hem siyasi sapma hem de ideolojik sapma tamir devresine giriyor. Arap Devriminin anlamı budur. 2011’deki kırılma 1924’ü aştığı gibi hicri 60 tarihini de aşarak doğrudan Asr-ı saadete köprü kurmakta, bağlanmakta ve uzanmaktadır. 2011 Arap Devrimi dinin değil ideolojilerin sonudur. Dindarlıkta safiyetine ve halk dindarlığına geri dönüyor. Olması gereken de budur. Bundan dolayı hem seküler hem de dini manada ideolojik düşünenlerin kafası karışıyor. Gelişmeleri zihinlerinde bir tarafa oturtamıyorlar. Onun için komplolara prim veriyorlar. Siyasal İslam veya ideolojik İslam dönemi de kapanırken yeniden dinin aslına ve safiyetine dönüyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.