Proje tartışması... “İnsan”lar üretir, “tilki”le
CHP’liler, öteden beri “hazımsız”dır... Kendilerini “üstün”, CHP’li olmayanları da “aşağı” görürler... Bilirsiniz; 1933 yılında “Cumhuriyet gazetesi”nin manşetinden yayınlanan “Halk plajları doldurdu, vatandaş denize giremiyor!” sözü onlara aittir... Aynı şekilde; bir “çoban” ile “profesör”ün “oy”unun eşit olamayacağını, “profesörün oyunun iki sayılması gerektiğini” söyleyen de onlardır!.. Ve yine, CHP’li Refik Şevket İnce’nin; “Memleketin idaresini Hasolara, Memolara mı bırakacağız?” sözü de tarihe geçmiştir!..
Özetleyecek olursak; CHP’nin “halk” ile hep sorunu olmuştur... Toplumu “halk yığınları” olarak, kendilerini de “vatandaş” olarak görmüşlerdir... Ama, ne zaman ki, “vatandaş” sesini yükseltmeye ve etkin olmaya başlamıştır, bu defa CHP’liler, “vatandaş” ile arasına “kalın bir duvar” çekmiş ve bu defa da kendilerini “yurttaş” olarak nitelemeye başlamışlardır.
Yani; halk “vatandaş” olunca, onlar da “yurttaş” olmuşlardır!..
“MİLLET DE DÜŞMANIMIZ!”
Bu ayrım, CHP’nin “gen”lerinde vardır ve İnönü’den beri de devam etmektedir... Hatırlarsınız; “eski CHP”nin ifadesiyle “Ulusal Şef” olarak anılan İsmet İnönü, bir defasında bunu ağzından kaçırmıştır!..
İkinci İnönü Savaşı sonrasında Bursa’dan geriye doğru göçen ve içinde subayların da bulunduğu bir kafileye rastlanır... İnönü hatıratında anlatır: “Kafileyi durdurdum. Subayları topladım. Onlara dedim ki, içinde bulunduğunuz vaziyeti bilesiniz. Padişah da, yedi düvel de düşmanınızdır. Kimse işitmesin, millet de düşmanınızdır” (İdris Küçükömer, Düzenin Yabancılaşması, Alan Yayıncılık, 1989 - s. 96)
Uzun lâfın kısası; CHP, bu “millet”i, bu milletin “insan”larını hiç sevmemiş, “CHP yoldaşı gazeteciler” de bu millete, “Göbeğini kaşıyan adam” ya da “Bidon kafalı” diyerek hakaret etmiş, hep “tepeden” bakmıştır!..
KÖPEĞİNİ KAŞIYAN ADAM!
Millete “Göbeğini kaşıyan adam” diye hakaret ederken, kendileri de “Köpeğini kaşıyan adam” olmaya devam etmişlerdir!..
Bu ülkenin “her şeyini”, yani “kedi”lerini, “köpek”lerini, “dağ”larını, “nehir”lerini ve “böcek”lerini sevdiklerini söylemişler ama, bir tek “insan”ını sevmemişlerdir!..
Kucaklarında “bebek”le dolaşmak yerine “köpek”le dolaşmayı tercih etmişlerdir!..
“İnsan”lar için “ev”ler yapmak, “yol”lar yapmak, “baraj” ve “köprü”ler inşa etmek hiç akıllarından geçmemiş ama, “köpek”ler için “barınak”lar, “köpek”ler için “park”lar yapmışlardır!..
“Bebeğe yatırım” değil,
“Köpeğe yatırım” yapmışlardır!..
Aksini iddia edenler, gitsinler, CHP’li Kadıköy Belediye Başkanı Selâmi Öztürk’e, CHP’li Antalya Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’a sorsunlar!..
Onlar, birer “köpeksever”dir!..
Onlar, “bebek”ler için hiçbir şey yapmadılar ama “köpek”lere “park” yaptılar!..
İşte bu yüzden de; “bebeksever” olarak değil, “köpeksever” olarak anılıyorlar!.
Peki niye?..
Çünkü CHP’nin kitabında “insan”a yer yoktur!.. Varsa-yoksa “hayvan”a hizmet!..
İNSAN NE, UNUTULAN KİM?
Bunu özellikle ifade ediyorum ki, CHP Genel Başkanı Bay Kemal Kılıçdaroğlu’nun ne kadar “boş” ve ne kadar “kof” konuştuğu iyi anlaşılsın!..
Efendim, malûmlarınız olduğu üzre, Bay Kılıçdaroğlu, önceki gün Şanlıurfa’daydı.
Burada, Başbakan Erdoğan tarafından Cumartesi günü açıklanan “Hedef 2023” adlı “Seçim Beyannamesi”ni eleştiren Bay Kılıçdaroğlu demiş ki;
“Programda, galiba insan unutulmuş!”
Görüyorsunuz değil mi;
Siyasi hayatı boyunca “insan” merkezli politika izlemeyen ve sürekli “halktan kopuk” tavırlar sergileyen bir partinin genel başkanı, “İnsan unutulmuş” diyor!..
Bu da bir aşamadır!..
Hiç olmazsa “insan”ı hatırladılar!..
Ama birader, adama sorarlar;
“AK Parti’nin seçim beyannamesinde vaat edilenlerin hangisinde insan yoktur?”
Öyle ya;
Başbakan Tayyip Erdoğan, daha sözlerinin başında diyor ki;
“Kısa, öz, insan odaklı ve özgürlükçü bir anayasa hazırlayacağız!”
Devam ediyor:
“Kürt meselesini özgürlükler temelinde çözeceğiz!.. Güven veren, milletin vicdanını temsil eden bir yargı sistemi inşa edeceğiz!.. Çetelerle mücadele kararlılıkla devam edecek.”
Bütün bunlar “insan” odaklı projeler değil de, ne odaklı projelerdir?..
Bay Kılıçdaroğlu, “insan”ı nasıl bir şey sanıyor ki, “İnsan unutulmuş” diyor!.
Yoksa, “Köpekler unutulmuş” diyecekti de, dili sürçüp, “İnsan unutulmuş” mu dedi?
Öyle ya, “vaat”lerin hepsi “insan”a yönelik, hepsinde “insanın refahı” var.
BUNLAR İNSAN İÇİN DEĞİL Mİ?
Buyrun, birkaçını sıralayalım:
¥ Yeni evli veya evlenecek yoksul çiftlere kurayla beyaz eşyalı, mobilyalı ev verilecek.
¥ Evin borcu 25 yıla varan vadelerle devlete ödenecek.
¥ Fakir ailelere ayrıca 100 lira taksitle 100 bin ev yapılacak.
¥ Her işsizin ‘İş ve Meslek Danışmanı’ olacak. Aile doktoru gibi bire bir hizmet verecek.
¥ 5 sene içinde 1 milyon işsiz eğitilecek ve işe yerleştirilecek.
¥ İşsizlik yüzde 5’e indirilecek.
¥ TOKİ’nin yaptığı evler 2023 yılında 1 milyona ulaşacak.
¥ Çocuklarıyla yaşayan anneye “stüdyo ev” tahsis edilecek.
¥ Çalışan kadına, kreşe gönderdiği çocukları için bakım ve eğitim teşviki ödenecek.
¥ Dev şehir hastaneleri kurulacak. Sokaklarda sedyeyle taşınan hasta olmayacak.
¥ 120 bin olan doktor sayısı 200 bine çıkarılacak.
¥ Öğretim üyesi sayısı, 2023’te 100 bine yükseltilecek.
¥ Hızlı tren 10 bin kilometreye çıkarılacak.
¥ Havayolundaki yolcu sayısı 350 milyon olacak.
¥ Bölünmüş yol 2023’te 36.500 km’ye yükseltilecek.
¥ İstanbul-Çanakkale-Tekirdağ Otoyolları, 2023’e kadar ise Çanakkale Boğazı Geçişi tamamlanacak.
¥ 2023’te kendi milli tüfeğini, topunu, tankını, helikopterini, uçağını, insansız hava araçlarını, uydularını üreten bir Türkiye olacak.
¥ Tamamen yerli ilk sivil uçağımız da Cumhuriyet’in 100. yılında hazır hale getirilecek.
Söyleyin Allah aşkına;
Bütün bunlar “insanın yararına” değilse, kimin yararınadır?.. O “ev”lerde “insan”lar oturmayacak mı?.. O “hastane”lerde “insan”lar tedavi edilmeyecek mi?.. “Hızlı tren”lere, “uçak”lara “insan”lar binmeyecek, “bölünmüş yol”larda “insan”lar gitmeyecek mi?..
“Yerli tank” ve “yerli uçak”larımızla, bu milletin evlâtları “gâvura avuç dolusu para” ödemekten kurtulmuş olmayacak mı?..
BUNLAR, İNSANA DA FRANSIZ!
Sahi, “insan” denince ne anlıyor Bay Kılıçdaroğlu?.. “Unutulan insan” kimdir?
Ne kadar sığ, ne kadar boş ve ne kadar kof bir söz!.. Sanki, “lâf olsun, torba dolsun” kabilinden söylenmiş bir söz!..
“Muhalefet” edecek ya, ediyor işte!..
Ama, “insan”ı tanımıyor!.. “İstanbul’a Fransız” olduğu gibi, “insana da Fransız!”
Malûm; “insan”ların yaşadığı “ülke”yi ve bir zamanlar “Belediye Başkan Adayı” olduğu İstanbul’u da tanımıyordu... Eğer tanımış olsaydı; Kâğıthane’ye, kalkıp da Kâğıttepe demezdi!.. Şimdi de, “İnsan’a Fransız” olduklarını gösterdiler!.. Evet, “insan”ı tanımıyorlar!..
Çünkü onlar, “yurttaş”tır!..
Onlar, “millet”i “ulus” olarak, milletin “fert”lerini de “birey” olarak bilirler!.. “İnsan” nedir bilmedikleri için de, “insan unutulmuş” derler!..
Oysa Tayyip Erdoğan;
“Önce millet, sonra devlet” diyen, “Millet varsa devlet vardır” prensibini şiar edinen bir adamdır!..
Ve, sürekli der ki;
“İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın!”
Böyle bir adam, “insan”ı unutacak öyle mi?!?.. Kılıçdaroğlu’na gülerler!..
Hem de münasip yerleriyle!..
“İSTANBUL’A 2 YENİ KENT” PROJESİ!
Başbakan Erdoğan, o konuşmasında;
“Biri Avrupa, biri Anadolu yakasında İstanbul’a iki yeni şehir kurulacak... Üçüncü Köprü bitirilecek, 6 yeni havaalanı yapılacak” dedi ya, CHP’lileri aldı bir telâş!..
Bütün bunlar “insan için” yapılmıyormuş gibi; Bay Kılıçdaroğlu kalktı, “İnsan unutulmuş” dedi, onun yardımcısı Gürsel Tekin, burun kıvırıp, “Bunlar uçuk-kaçık projeler” dedi ama en enteresan çıkışı CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi yaptı... Önceki gün Ankara’da yaptığı “yazılı açıklama”da dedi ki;
“İstanbul için iki yeni kent projesi CHP projesidir. 2008 yılı bütçe görüşmeleri sırasında bu projeyi ilk olarak ben gündeme getirdim. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nun 13 Kasım 2007 tarihli Ulaştırma Bakanlığı bütçe görüşmelerinin tutanakları incelendiğinde, bu projenin benim tarafımdan önerildiği görülecektir. Önerimin bu konuyla ilgili cümleleri aynen şu şekildedir: Biri İstanbul’un batısında, biri de İstanbul’un doğusunda olmak üzere iki tane kent oluşturalım... Birini Saros Körfezi’nde yapalım, birisini de Karasu’da yapalım. Belli faaliyetleri oraya götürelim.
Ben Sayın Başbakan gibi patent peşinde koşmadım. Bu projemin patentini almadım. Patent, TBMM tutanaklarıdır. Ancak Sayın Başbakan uyanıklık yapıyor. CHP’nin projesini çalıyor!.. Bizim düşüncemizi kapmak Başbakan’a yakışmamıştır, hele hele ‘Bu proje benim’ demesi, hiç yakışmamıştır.”
Farzedelim ki, bu bir “CHP projesi”dir... O zaman sormazlar mı Akif Hamzaçebi’ye;
Bu proje madem sizindir, o halde “CHP vaatleri” arasına niye almadınız?.. Gürsel Tekin gibi “uçuk-kaçık” mı buldular, yoksa seni “adam” yerine mi koymadılar?..
Ya “adam” yerine koymadılar, ya da “uçuk-kaçık” buldular ki, “CHP projeleri” arasına almadılar!..
İSTANBUL NİRE, SAROS NİRE?
Akif Hamzaçebi bunları söyleyince; Ulaştırma Bakanlığı bütçesinin görüşüldüğü 23 Kasım 2007 tarihli “TBMM tutanakları”nı açtım, inceledim... Bay Hamzaçebi; “Benim projem” diyor ama, onun projesinin “AK Parti’nin projesi” ile uzaktan-yakından alâkası yok!..
Çünkü Bay Hamzaçebi;
“İstanbul’a iki yeni kent kurulması”ndan değil, “İstanbul’un doğusu ve batısına 2 kent kurulması”ndan bahsediyor!..
Biri; “İstanbul’un doğusu”na, yani “Sakarya’nın Karasu ilçesi civarı”na... Diğeri; “İstanbul’un batısı”na, yani “Saros Körfezi”ne kent kurulmasını istiyor!..
Söyleyin Allah aşkına;
Karasu ve Saros’un İstanbul’la ne ilgisi var?.. İstanbul nire, Karasu ve Saros nire?..
Oysa, Erdoğan’ın bahsettiği iki kent, “İstanbul’un mevcut sınırları içinde” kurulacak!..
Tıpkı Başakşehir gibi,
Tıpkı Kayabaşı gibi!..
Yani “İstanbul’un dışında ve uzağında” değil, “İstanbul’un içinde” iki kent!..
Fakat bunlar, Kılıçdaroğlu’nun; Kâğıthane’ye “Kâğıttepe” diyecek kadar “İstanbul’a Fransız” olduklarından Sakarya’daki Karasu’yu ve Çanakkale’deki Saros Körfezi’ni de “İstanbul’da” sanıyorlar!..
Gayet normaldir!.. Çünkü Bay Kılıçdaroğlu, İstanbul’daki “Haliç Körfezi”nin de İzmir’de olduğunu sanıyordu!..
Bunlar var ya, bunlar;
Sadece “İstanbul’a Fransız” değiller, aslında “Türkiye’ye de Fransız”lar!..
Tıpkı, “İnsan’a Fransız” oldukları gibi!..
SADECE TİLKİLİK YAPIYORLAR!
Eğer “İnsan’a Fransız” olmasalardı; “Her şey insan için” diye yola çıkan bir Tayyip Erdoğan’a, kalkıp da “insanı unuttuğunu” söyleyip, “komik” duruma düşmezlerdi!.
O kadar “komik”ler ki;
Hem “İnsan unutulmuş” diyorlar, hem de o projeleri “uçuk-kaçık” buluyorlar ve hem de, “CHP projesiydi” deyip, sahip çıkmaya kalkışıyorlar!..
Söyleyin ey CHP’liler;
Bu projelerde “insan” unutulmuşsa, “uçuk-kaçık” ise, niye sahip çıkıyorsunuz?..
“Kafa”nız mı karıştı,
“Kimya”nız mı bozuldu?..
Kimbilir, belki de Erdoğan’ın peş peşe açıkladığı projeler, kendilerini “proje manyağı”na çevirmiştir!..
Bakalım, 27 Nisan’da “Çılgın Proje” açıklandığında ne yapacaklar?..
Öyle sanıyorum ki;
“Hasetlerinden çıldırırlar!”
Ama, “çıldırmak”ta haklılar!..
Çünkü AK Parti’nin “yaptıkları”na, onların “hayâl”leri bile yetişemiyor!..
Malûm, “tilki”ler, ulaşamadıkları üzüme “koruk” derlermiş!..
Bunlar da “tilkilik” yapıyor!..
Yine malûm ki;
“İnsan”lar üretir, “tilki”ler çalar!..
“2B Projesi”ni çaldıkları gibi!..
CHP’nin seçim rüşvetleri!
Hatırlarsınız... Bazı “vali” ve “kaymakam”lar kendi illeri ve ilçelerinde “yoksul vatandaşlar”ın evlerine “odun ve kömür”ün yanısıra; “çamaşır makinası, buzdolabı ve fırın” gibi “beyaz eşya”lar gönderiyordu.
“CHP yoldaşı televizyonlar” ve “candaş gazeteler” bu görüntüleri yayınlayınca, Bay Kılıçdaroğlu ve kurmayları, hep bir ağızdan bağırmaya başlamışlardı:
“Bu bir istismardır!.. Bu bir seçim rüşvetidir!.. Devletin imkânları, seçim rüşveti olarak peşkeş çekiliyor!”
“Yoksul”lara yapılan “yardım”lara “seçim rüşveti” diyen CHP’liler, bugün kalkmışlar, “Her yoksul aileye 600 TL” vaat ediyor!..
Peki, bu da bir “seçim rüşveti” değil mi?.. Bu “rüşvet” de “devletin parası”ndan verilmeyecek mi?..
Ne yani; AK Parti iktidarı yapınca “rüşvet” oluyor da; “Aç tavuk kendini mısır ambarında sanırmış” misali, “iktidar rüyası” gören CHP’liler yapınca “rüşvet” olmuyor mu?..
Hadi, “yardım”ları geçtik, AK Parti’nin Meclis’ten geçirdiği “2-B projesi”ni Anayasa Mahkemesi’nde iptal ettiren CHP, aynı projeye bugün niye dört elle sarılıyor?.. 2-B arazilerini “bedava” vermek bir “seçim rüşveti” değil mi?..
Bay Kılıçdaroğlu, topu Hamzaçebi’ye atmasın, kendisi cevap versin; “Bu, bir seçim rüşveti midir, değil midir?”
Yoksa, CHP’nin projelerinde “gök boncuk” mu var?!?..