Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Baykal ve çözüm... Cemevi’ni açar, Cami’den kaçar!

Baykal ve çözüm... Cemevi’ni açar, Cami’den kaçar!

Hani, “iki cami arasında kalmış bînamaz” veya “ne İsa’ya, ne Musa’ya yaranabildi” diye sözler vardır ya, doğrusu Bay Deniz Baykal’ın durumuna düşmeyi hiç istemezdim... çünkü; Bay Deniz Baykal da, izlediği “pragmatist politika”lar yüzünden ne “Hıristiyan” ve “Musevi”lere, ne de “Müslüman”lara yaranabiliyor!.. Kendisi “laikçiler” tarafından da, “Müslümanlar” tarafından da yoğun şekilde eleştiriliyor.
Hıristiyanlar; Olli Rehn ve Joost Lagendijk’in ağzından “CHP’yi anlayamadıklarını ve utanç duyduklarını” söylüyorlar... Museviler ise, “Kubbet’üs Sahra Camii’nde namaz kıldığı” için öfke duyuyor Baykal’a!..
“Laikçiler” desen, “AK Parti’ye alternatif olamadığı” için köpürüyor kendisine!..
Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul özkök’ün önceki günkü yazısını okudunuz mu?.. Baykal’a fena halde yükleniyor ve diyordu ki;
CHP’NİN TARİHî VEBALİ!
“Olli Rehn’in son günlerdeki açıklamalarını okurken şunun farkına vardım:
Bugünkü CHP yönetimi, tarihi bir vebal altındadır.
“Vebal” kelimesini bilerek seçtim ve sorumluluğunu üstleniyorum.
Baykal yönetimindeki CHP, Türkiye’nin milyonlarca çağdaş, laik, hukuk devleti ve demokrasiden yana insanını, Avrupa Birliği karşısında etkisiz hale getirmenin sorumluluğunu taşımaktadır.
Bugün Olli Rehn, Türkiye’deki laik insanları neredeyse “faşist” kategorisine sokabiliyorsa, Atatürk ilkelerini benimsemiş insanları neredeyse totaliter birer canavar gibi sunmaya cüret edebiliyorsa, bunun sorumlusu sadece o değildir.
Avrupa Birliği’nin karşısına çağdaş, demokrat, liberal, dünyayla bütünleşme yanlısı bir alternatif siyaseti sunamayan CHP, bu sorumluluğun vebalini taşımaktadır.
CHP’yi bir “totaliter ulusalcılığın” cephe örgütü haline getirenler de, 85. yılında laik cumhuriyetin kafasına geçirilen bu külah imajının mimarları arasında yer almaktadır.
(........)
Dost acı söyler... Ama kendisi de bu Goebbelsvari ağır ve vicdansız Ergenekon McCarthyizminin kurbanı olan insanlar, daha da acı söyleme hakkına sahip olurlar.
Türkiye, Avrupa Birliği ile ilişkilerini en kısa zamanda AKP’nin tekelinden kurtarmalı ve Avrupalının önüne, bu ülkedeki tek demokrat kuruluşun AKP olmadığını ispatıyla koymalıdır.
Evet, bu işi Baykal ve arkadaşları yapmalıdır.
Aksi takdirde bu ülkenin en aydınlık, en çağdaş, en demokrat insanlarının, vicdansızlar tarafından laik faşistler olarak etiketlenmesinin vebalini eşit ortak olarak yükleneceklerdir.”
Görüyorsunuz ya; “Totaliter ulusalcı... Laik faşistler” tabirlerine fena halde içerlemiş Ertuğrul özkök... “Bizi, bu durumlara düşürmeye hakkın yok” diyor, Baykal’a...
BAYKAL, CAMİNİN LAFINI YAPAR!
Peki, “laikçi”leri memnun edemeyen Bay Baykal, “Müslümanlar”ı memnun ediyor, onların saygısını ve desteğini kazanabiliyor mu?..
Nerdeee?..
öyle ya, bu millet; “Asıl”lar dururken, hiç “Fotokopi”lere bel bağlar mı?..
Nitekim, Baykal’a da bel bağlamıyor!..
Hem de, “CHP’nin 32. Olağan Kurutlayı”nda sarfettiği onca söze rağmen!..
Hatırlarsınız;
Baykal, hep hedef gösterdiği, dışladığı, mağduriyetlerini hiçbir zaman görmediği mütedeyyin kesimlere yönelik olarak CHP Kurultayı’nda ilginç ifadeler kullanmıştı.
İktidara geldikleri takdirde birtakım yeniliklere imza atacaklarını belirtmiş ve demişti ki;
“Herkes mezhebini, inancını en güzel şekilde yaşayacak. Camiler özgür olacak, ezanlar özgür olacak, hacca giden her yerde istediği zaman gitmek imkânına sahip olacak. Herkes çocuğuna, dinini, imanını öğretecek. Herkes inancını namazında, kurbanında özgürce yaşayacak. Hepimiz inancımızla iftihar edeceğiz.”
İşte bu “şirinlik taarruzu” ve işte bu “mavi boncuk”lar üzerine Gaziantep Mazlum-Der Şubesi ve özerk Diyanet Evkaf Sendikası yetkilileri, Baykal’a bir mektup yazmışlar ve “Nasıl olacak bu Sayın Baykal?” diye sormuşlar...
Mektupta, başta başörtüsü olmak üzere “dinin önündeki engelleri” sıralayan dernek ve sendika temsilcileri, Baykal’ın bu konularda nasıl bir çözüm önerdiğini öğrenmek istediklerini ifade etmişler...
Baykal’a gönderilen mektupta;
“Son kurultayda yukarıya alıntıladığımız konuşmanız, bu sorunların çözümüne katkıda bulunacağınızı göstermektedir... Bu açılımınız hem bizi heyecanlandırmış, hem de toplumsal barışı zedeleyen önemli bir sorunun çözümü ile ilgili ümidimizi arttırmıştır” denilmiş!..
CEVAP BEKLENEN SORULAR
Mektupta Baykal’a şu sorular yöneltilmiş:
¥ “Beyanlarınıza dayanarak aşağıda sıraladığımız konularda ortaya nasıl bir çözüm koyacağınız kamuoyu tarafından merak ve ilgiyle beklenmektedir:
¥ Temel Hak ve özgürlükler, İnanç özgürlüğü ve Dini İnancının gereği olarak başını örten insanların eğitim ve çalışma hayatında karşılaştıkları sorunu nasıl çözmeyi tasarlıyorsunuz?
¥ çocuklarını okul öncesi Kur’an kurslarına göndermek isteyen ve okul döneminde daha çok din eğitimi aldırmak isteyenlerle ilgili bir düzenlemeyi hayata geçirmek arzusunda mısınız?
¥ İbadet kastıyla kestiği kurbanın derisini THK, Kızılay ve benzeri kurumlara vermeyi uygun görmeyen insanların beklentisine nasıl bir cevap vereceksiniz?
¥ Faiz, içki, kumar, zina gibi dince yasaklanan konularda inancına göre davranmak ve çocuklarını bundan korumak isteyen insanlar için nasıl bir ortam oluşturmayı düşünüyorsunuz?
¥ Okulda öğrenciler ve öğretmenlerin, işyerinde çalışanların; zamanı belli olan günlük beş vakit namaz ve haftalık Cuma namazlarını özgürce kılabilmeleri için nasıl bir düzenleme yapmayı düşünüyorsunuz?
¥ Dini inançlarının gereğini yerine getirdiği için baskı gören ve görevine son verilen TSK mensuplarının durumunu nasıl düzeltmeyi düşünüyorsunuz?
¥ Devlet tarafından Diyanet İşleri Başkanlığı eliyle kontrol ve baskı altında tutulan dini alanı baskı ve kontrolden çıkarıp nasıl özgürleştirmeyi tasarlıyorsunuz?
¥ Miras, nikâh, ticaret ve benzeri konularda dinin ortaya koyduğu hükümlere göre davranmak isteyenlerin özgürce hareket etmelerini nasıl sağlayacaksınız?
¥ Görsel medyada dince yasak kabul edilen görsel öğelerin yayınları konusunda bir düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz?
¥ Yukarıda sıraladığımız sorunlarla ilgili yasal düzenleme yapmak üzere bu konuları TBMM’ye taşıyacak mısınız?”
CAMİ’YE LâF, CEMEVİ’NE AçILIŞ!
Gördüğünüz gibi;
“Boru gibi soru”lar
Bu işler;
“Herkes mezhebini, inancını en güzel şekilde yaşayacak. Camiler özgür olacak, ezanlar özgür olacak, hacca giden her yerde istediği zaman gitmek imkanına sahip olacak. Herkes çocuğuna dinini, imanını öğretecek. Herkes inancını namazında, kurbanında özgürce yaşayacak. Hepimiz inancımızla iftihar edeceğiz.”
Demekle olmuyor... Lâfla peynir gemisi yürümüyor!.. “Söylem”lerini “eylem”e dönüştürecek, en azından bu konuda “samimi çaba” göstereceksin ki, insanlar inansın sana!..
Peki, Bay Baykal “camiler”in ve “ezanlar”ın özgür olması için ne yaptı bugüne kadar?..
Meselâ, herhangi bir yerde “cami temeli” attı mı veya “cami açılışı” yaptı mı?
Tam aksine; “CHP’li çankaya Belediyesi” tarafından “Köşk Camii inşaatının durdurulması”na sesini çıkarmadı... Oysa, o cami 1979’dan beri hizmet veriyordu ve merhum Turgut özal da o camide namaz kılmıştı!..
Sizin anlayacağınız;
çankaya’nın CHP’li Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz, 29 yıllık caminin “yenilenmesi”ne bile tahammül edemedi!..
“Camiler ve ezanlar özgür olacak” diyen Bay Baykal ise, “bu işgüzarlığa” gıkını çıkarmadı!..
Sadece “suskun” kalsa, yine iyi...
Biz gayet iyi biliyoruz ki; Bay Baykal “Cami”nin lâfını yapar ama gider “Cemevi”nin açılışını yapar!.. Buyrun size, çeşitli tarihlerde gazetelerde çıkan 3 ayrı haber:
Tarih 21 Şubat 2005:
¥ “Dünyanın en büyük cemevi olduğu ileri sürülen Mersin Hacı Bektaş Veli Kültür Merkezi, dün törenle açıldı. Törene, 10 bin vatandaşın yanı sıra, CHP yönetimi ve Genel Başkan Deniz Baykal, 50 CHP milletvekili ve DSP lideri Zeki Sezer katıldı.”
Tarih 14 Ocak 2008:
¥ “çankaya Belediyesi, Türkiye’nin en büyük cemevinin Dikmen’de yapılabilmesi için 4300 metrekarelik arsa temin etti. Cemevi’nin açılışını da Deniz Baykal yapacak...
Geçtiğimiz haftalarda Cem Vakfı yetkililerinin talebi üzerine Baykal, çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz’ı telefonla arayarak yardımcı olunmasını istemişti.”
Tarih 18 Nisan 2008:
¥ “Cem Vakfı, Türkiye’nin en büyük Cemevi’ni Ankara’ya inşa edecek. “Yunus Emre Cem ve Kültür Evi” adıyla yapılacak Cemevi’nin temel atma töreni yarın gerçekleştirilecek. TRT Genel Müdürlüğü karşısına yapılacak olan Cemevi’nin temelini, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve Cem Vakfı Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan birlikte atacak. Saat 11.00’de başlayacak törene, CHP milletvekilleri, partililer ve vatandaşlar katılacak.”
BAYKAL “çöZüM” İSTİYOR MU?
Bunlar, gazetelerde yer alan haberler...
Haberleri okuyunca, “Baykal’ın tek ilgisi cemevlerine mi?” diye merak edip, internette; içinde “Cami-Baykal” kelimeleri geçen haberleri arattım... Ancak gördüm ki; Bay Baykal’ın “cami” ile olan ilgisi, “cenaze” ve “bayram namazı” kılmaktan öte gitmiyor!..
Anlayacağınız;
Bir “cenaze”lerde, bir de “bayram namazları”nda uğramış “cami”lere!..
Ama, “cemevi”ne gelince; hem “temel”ini atmış, hem de “açılış”ını yapmış!..
Böyle olunca da, yukarıdaki sorular sorulmuş kendisine;
“Neyi, nasıl çözeceksiniz?”
Sahi; neyi, nasıl çözecek Baykal?..
“AB ile sorunları” nasıl çözecek, “cami” ile olan sorunlarını nasıl çözecek?..
Tabiî, asıl sorulması gereken soru şu:
“Baykal, gerçekten de çözüm istiyor mu?”
öyle ya; “çözmek” için önce “istemek” lâzım!..
Bana kalırsa;
Baykal, “çözümsüzlük” istiyor!..
çünkü CHP, “çözümsüzlük”ten besleniyor!..
Ertuğrul özkök’ün “laik faşistler” ve “totaliter ulusalcılar”dan kastı da, “bu CHP” olsa gerek!..
Hiçbir “çözüm”e yanaşmayan bu CHP!
En son Türkler duyar!
Televizyonlarda bir “dizi film” vardı.. Hâlâ oynuyor mu, bilmiyorum... Filmin adı, “En Son Babalar Duyar”dı... Gerçekten de, “evin içinde” olup-bitenlerden, en son “baba”nın haberi oluyordu!.. “Türkiye” de, böyle bir “ülke” galiba... Şu hâle baksanıza, “Türkiye'de neler olup-bittiği”nden “Amerikalı”sının, “Avrupalı”sının bilgisi oluyor da, en son “Türkler” haberdar oluyor...
Meselâ, “Türkiye düşmanı ve Siyonist bir yazar”, aynı zamanda “Amerikalı Neo-Con” olan Michael Rubin, taa 2 Şubat 2007'de yazmış “AK Parti'nin başına gelecekleri!”
Demiş ki; “Başbakan Erdoğan uyarılara kulak asmazsa, bu defa tanklar sokaklara çıkmayacak ama, Refah ve Fazilet partilerinde olduğu gibi AK Parti hakkında da; laikliğe karşı tavrından dolayı siyasî ve yargısal süreç işletilecek!”
Hâle bakar mısınız; adam sanki “iddianame” hazırlıylor!..
Bu “öngörü”ye bakıp da, şimdi demez misiniz;
“En son Türkler duyar!”


Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi