Başkanlık sistemi tartışması (II): Anayasa mühendisliği
Dün yazdıklarımın özeti: Türkiye başkanlık sistemine geçerse halk, iki turlu salt çoğunluk usulü ile başkanını seçecek.
Şayet Tayyip Erdoğan ilk turda % 51'lik oyu sağlayamazsa, ikinci turda galip ihtimalle karşısında yer alan aday başkan olacak. Parlamenter sistemin sert kutuplaşmalarının yansıyacağı ilk başkanlık seçiminde, iktidar partisi liderinin karşısında yer alan cephe bir aday üzerinde uzlaştığı takdirde seçimi kazanmış olacak. Bu sonucu, başkanlık sisteminin çok farklı kurulan dengelerinden çıkartmak mümkün. Başkanlık sistemi muhalefet cephesine, uzlaştıkları takdirde üzerinde nüfuz kurabilecekleri bir yürütme erki imkânı sunuyor. Nitekim Latin Amerika ülkelerinde % 45-50 bandında oy alıp da ikinci turda seçim kaybedenlere dair çok örnek var. Hatta dağınık bir muhalefete karşı ikinci turu garantilemek için fason aday çıkartma yöntemi sıklıkla kullanılıyor. Meselâ % 46 civarında oyu olan aday, ilk turda ikinci bir adayı sahaya sürüp, ikinci turda fiilen tek başına seçime giriyor.
Siyasal hukuk normlarıyla siyasal sistem kurgulama işine anayasa mühendisliği adı veriliyor. Ergun Özbudun'un çevirdiği Giovanni Sartori'nin 'Karşılaştırmalı Anayasa Mühendisliği: Yapılar, Özendiriciler ve Sonuçlar Üzerine Bir İnceleme' isimli kitabını, meraklılarına öneririm. Siyasal hukuk normları anayasalarda, seçim ve siyasî partiler kanunlarında yer alır. Bu normlar aracılığıyla toplumdaki siyasal ilişki düzenini, siyasal kültürü, demokratik yapıyı değiştirip dönüştürmek mümkündür. Bu normlarla tasarladığınız mimariye uygun bir siyasal inşa faaliyeti yürütebilirsiniz. Bunun için toplumu çok yakından tanımanız, siyasî alışkanlıkları ve refleksleri bilmeniz ve her cüzün yekdiğeriyle irtibatını, yani etki-tepki dinamiğini dikkate alarak sistem çözümlemeleri yapmanız gerekir. Hem zaman içinde tarihsel hem de günümüzde farklı toplumlarda sosyolojik karşılaştırmalara ihtiyacınız vardır. Matematik çözümlemelerin ve sosyal bilimlerin derinliğinin iç içe geçtiği bir alanda duruyorsunuz.
Darbecilerin siyaset mühendisliği, hukuk normları yerine komplo ve entrikalar üzerine inşa edildiği için siyasal sonuç istihsal etmek açısından anayasa mühendisliğine benzese de, temelde meşruiyet farkı bulunur.
Siyasî Partiler Kanunu'na, üye kayıtlarının hakim denetimine alınmasına (bizde var), uymayanlara müeyyide uygulanmasına (bizde eksik) dair bir norm koyduğunuz zaman parti içi demokrasi sorununu yarı yarıya çözmüş olursunuz. Seçim Kanunu'na, seçim harcamalarının denetlenmesi adına caydırıcı normlar yerleştirdiğiniz zaman, siyasal sistem içindeki suiistimallerin ve yozlaşmanın önemli bir kısmını baştan engellersiniz. Toplumdaki kutuplaşmaları ve gerginlikleri azaltmak için seçimlerde tek isimli-dar bölge-çoğunluk sistemi işe yarar. Hızlı karar almak ve uygulamak siyasî istikrarı ve ekonomik güven ortamını sağlamak konusunda başkanlık sisteminin göreli avantajlarının olması gibi. Doğal olarak tercih ettiğiniz her normun bir de alternatif maliyeti vardır. İstikrarı gözetirken adaleti, demokrasiyi gözetirken verimliliği, güvenliği gözetirken özgürlüğü bir miktar da olsa feda etmek zorunda kalırsınız. Matematik, bu maliyetlerin hesaplanması ve doğru tercihlerde bulunulması için devreye girer.
Başkanlık sistemi ile parlamenter sistem arasındaki fark, rugby ile futbol arasındaki farka benzer. Rugby, oval bir topla 15'er kişilik takımlarla, iri kıyım oyuncuların birbirini ezip geçtiği, kemik seslerinin duyulduğu sert bir oyun. Futbol ise stratejinin, zekânın, tekniğin bir birleşimi. Birinde en kestirme yoldan sonuç almak, diğerinde ise seyirlik bir oyun çıkartmak önemli. Başkanlık sisteminin yegane başarılı örneği olan ABD'de rugbynin futboldan daha popüler olması bu yüzden tesadüf değil. Tercihiniz ne? Sonunda 'biz kazandık' diyeceğiniz kuralların asgari düzeyde işlediği kıran kırana bir mücadele mi? Yoksa 'ofsayt mıydı, değil miydi?' muhabbetleriyle sosyalleşmek mi?
Başkanlık sisteminin anayasa mühendisi rolünde Burhan Kuzu görünüyor. Sadece Amerikan sistemini anlattığı ansiklopedik kitabında, bu sistemin genel kültürü yüksek vatandaşlara ihtiyaç duyduğunu vurguluyor. O zaman bu sistemi getirecek anayasa mühendisinin de hiç olmazsa ortalama düzeyde hesap bilmesi gerekmez mi? Demek ki başkanlık sistemine geçmemiz çok zor. Konuya bu hesaplarla devam edelim.