Başkanlık sistemi tartışmaları (III): Siyasal sistem analizi
Siyasal sistemleri düzenlerken gözettiğimiz pek çok esas var: Eşit ve özgür bir topluma hizmet etmesi, adil olması, yönetim işlerini etkili ve sağlıklı bir şekilde yürütmesi, suistimallerin önlenmesi ve bir krizle karşılaştığımız zaman çözüm yeteneğinin bulunması gibi.
Demokratik siyasî sistemleri alternatifsiz kılan asıl sebep ise denetim araçlarına sahip olması ve hataları düzeltme imkânının bulunması. Tarihin bize öğrettiğine göre çözümü öncelikli olan en temel siyasî sorun, iktidarın kötüye kullanılmasının engellenmesidir. Bu yüzden siyasî sistemler tasarlanırken, gücün istismarını önleyecek mekanizmalar oluşturulur. Devletin sahip olduğu egemenlik gücünün yürütme, yasama ve yargı diye üçe taksim edilmesi ve bu üç gücün aralarında dengeler ve frenler oluşturulmasının sebebi budur. Bu üç gücün -yargı her durumda bağımsız olduğu için gerçekte sadece yürütme ve yasamanın- arasındaki ilişkiye göre tanzim edilen üç farklı siyasî sistem seçeneğimiz var. Yürütme ve yasama erkinin birliği esasına dayanan parlamenter sistem, her ikisinin birbirine karşı tamamen bağımsız olmasına dayanan başkanlık sistemi ve ikisinin karışımına dayanan yarı başkanlık sistemi.
Bu sistemlerden birini diğerine tercih etmemizin tek kriteri, yukarıda sıraladığımız amaçları sağlama becerisidir. Hiçbiri Allah'ın emri değil. Toplumun siyaset yapma tarzına, kültürüne, sivil toplum potansiyeline, kurumlarınızın geleneklerine, tecrübelerinize bakarak sizin için en faydalı olanı tercih edebilirsiniz. Sadece hesap yapacaksınız. Önemsediğiniz değeri veya somut siyasî sorunu bir 'girdi' olarak sisteme sokar ve bu sistemden ne şekilde çıktığına bakarsınız. Karşılaştırmalı siyaset biliminin sistem analizi teknikleri, bu konuda size yardımcı olacaktır. İlter Turan'ın 'Siyasal Sistem, Siyasal Davranış' isimli kitabından beri, bu teknikler Türkiye'de yeteri kadar biliniyor.
Meselâ Kürt sorununu başkanlık sistemi içinde, parlamenter sistemle karşılaştırmalı olarak çözmeyi deneyin. Ekonomik dinamizmin ve büyümenin iki farklı sistemdeki karşılaştırmasını yapın. Siyasal sistemin baştan çözmek zorunda olduğu ve bütün sorunların anası olan 'siyasî istikrar' sorununu ve elde etmek için ödeyeceğiniz bedeli karşılaştırın. İnsan haklarına ve hukukun üstünlüğüne saygıyı, her bir vatandaşın kendini onurlu ve eşit vatandaşlar olarak hissetmesi endişesini siyasal sistemler içinde tek tek karşılaştırabilirsiniz. Kronik sorunların yanında somut bir uluslararası sorunun veya ülke içindeki bir siyasî krizin iki sistemdeki farklı çözümleri üzerinde durabilirsiniz. Tabii suistimalleri, güç istismarını önleme yeteneklerini de. Yapacağınız şey karşılaştırmak ve hesaplamaktır. Karşılaştırmalı siyaset biliminin görevi bu karşılaştırmaları yapmaktır.
Başkanlık sisteminin, parlamenter sistemden daha çok siyasî istikrar getirdiği iddiası, içi kof bir tezden ibaret. Sartori, son yazımda bahsettiğim kitabında karşılaştırmalar yaparak başkanlık sistemlerinin endişe verici kırılganlık ve istikrarsızlık siciline sahip olduğunu vurguluyor. Gülgün Erdoğan Tosun ile Tanju Tosun'un birlikte yazdığı 'Türkiye'nin siyasî istikrar arayışı: Başkanlık ve yarı başkanlık sistemleri' başlıklı araştırmada bu karşılaştırmalara yer veriliyor. Tek kriter bu değil ama, siyasal istikrar oranları başkanlık sistemlerinde % 22,6, parlamenter sistemlerde % 56,8 olarak gerçekleşiyor. Bir başka araştırma, başkanlık sistemleri ile yönetilen ülkelerin parlamenter sistemlere göre daha düşük ekonomik büyüme oranlarına sahip olduğunu gösteriyor. Şu tür hesaplamalar yapılıyor: Ekonomi gerilediğinde parlamenter sistem 26 yıl, büyüdüğünde ise 143 yıl; başkanlık sistemi ise sırasıyla 16 ve 24 yıl yaşayabiliyor.
Görüldüğü gibi bu işler hesap işi. Kesin olan bir şey var: Yürütme ve yasama erki arasındaki uyum, dolayısıyla siyasî istikrar açısından parlamenter sistem başkanlık sisteminden daha güçlü. Koalisyon hükümetleri bile, yasama çoğunluğunun ayrı partiden, başkanın ayrı partiden olduğu bir alternatiften daha fazla siyasî istikrar üretir. Bu sistemde genel olarak ortaya çıkan durum ise, ikisinin ayrı siyasî eğilimleri temsil etmesidir.
Başkanlık sistemi tartışmaları hakkında şimdilik bu kadarı yeterli.