Gidişatı Hiç Beğenmiyorum
Kültürel, sosyal, edebi gidişatı hiç beğenmiyorum. Edebiyat şaheserleri istiyorum, mimarlık şaheserleri, sanat şaheserleri...
Beğenen beğensin ama Orhan Pamuk'un romancılığı ve romanları beni kurtarmıyor.
Yeni binalar, hele gökdelenler bana kasavet veriyor.
Kadıköy ile Moda arasındaki yeni yapılan o kara bir dağ gibi korkunç ucube nedir?
Her çirkin bina, her çirkin yapılaşma, binaların çirkin fasadları beni boğuyor.
Kötü bir kitabı kapatırsın, okumazsın, kurtulursun, ya çirkin ve kötü yapılar?.. Baktıkça için daralır, ruhun kararır.
Sonra... Ülkemde Rahibe Tereza'lar, Dr. Albert Schweitzer'ler olsun istiyorum. Bunu istemek suç mu?
Cumhurbaşkanının, Başbakan'ın, Meclis Başkanı'nın, Bakanların, Genelkurmay Başkanı'nın, valilerin, büyük belediyelerin başkanlarının yüzde yüz yerli ve milli Türkiye otomobillerine binmelerini istiyorum.
Türkiyeli bir düşünürün insanlığa ışık tutan güzel ve faydalı bir kitabının iki senede 50 dile çevrilmesini ve yekun 10 milyon nüsha basılmasını istiyorum.
Türkiye'nin eğitimde dünya birincisi olmasını istiyorum. Nal toplamasını istemiyorum...
Ülkemin bir adalet, güvenlik, huzur cenneti olmasını istiyorum.
Vahşetsiz merhametli bir Türkiye istiyorum.
Pislik, kokuşma, rüşvet, haram yeme, alavere dalavere istemiyorum.
Küçük bir detay: Parkta çekirdek yiyen vatandaşın kabukları yere atmasını istemiyorum.
Başka bir detay: Cami avlularında Türkçe ve İngilizce iğrenç ve çirkin WC levhaları istemiyorum.
Birtakım militan, agresif, fanatik, azgın çağdaşların din düşmanlığı yapmasını istemiyorum.
Daha bitmedi: Devletin, üzerinde TC yazılı resmi vesikalarla yasal fuhuş yaptırmasını, bu fuhuştan KDV ve gelir vergisi almasını, bu paraları bütçesine koymasını, Cumhurbaşkanı dahil herkesin maaşını kirlenmiş necis paralarla ödemesini istemiyorum.
Çok basit bir istek: Yaya kaldırımların adam gibi sapasağlam döşenmesini istiyorum; yapıldıktan birkaç ay sonra bozulmasını istemiyorum.
Vahşi ve evcil hayvanlara merhamet edilmesini istiyorum.
Vahşet istemiyorum, rezalet istemiyorum, hırsızlık istemiyorum...
Çoğunluğu oluşturan Müslümanların egemen azınlıklarla eşit olmasını istiyorum.
Kur'ana ve Sünnete uygun gerçek dindarlık istiyorum.
Bir kısım kadın ve kızların tesettürün canına okumalarını, cılkını çıkartmalarını istemiyorum. Kapanacaklarsa Müslüman gibi kapansınlar diyorum.
Durağa dalıp beş zavallı masum kadını biçerek feci şekilde öldüren kanlı şoförün on ay sonra tahliye edilmesini istemiyorum.
Yahu edeb istiyorum, erkan istiyorum, görgü istiyorum... Toplu nakil vasıtasında birilerinin isterik ve şehevi kahkahalarını duymak istemiyorum. Herkesin arasında iki gencin öpüşmesini ve seksi mıncıklaşmasını istemiyorum.
Evime gelen ziyaretçinin, sohbet ederken sözü kesip zırt vırt telefonla konuşmasından hiç mi hiç hoşlanmıyorum.
Nezaket istiyorum, kibarlık, incelik, mürüvvet istiyorum.
"Ulan, yuh muh, aha oho, amma da kral be!.." gibi kaba ünlemlerle konuşulmasını istemiyorum.
Halkın atalarının Türkçe mezar taşlarını okuyabilmesini istiyorum.
Toplu taşıma araçlarında halkın kitap okumasını istiyorum.
Gazete, dergi ve tv'lerde seksi ve şehevi fahişe resimleri görmek istemiyorum.
Uyduruk arabesk şarkılar ve türküler değil, kaliteli müzik istiyorum.
Bir detay: Camide imamın sekiz kişilik cemaat için önünde sabit, yakasında seyyar mikrofon olmasını istemiyorum.
Cuma hutbelerinin çok tesirli olmasını, tüylerimi ürpertmesini, gözlerimden yaş getirmesini istiyorum.
Camilerde Cuma namazından sonra makbuzsuz para toplanmasını istemiyorum.
Büyüklere saygı, küçüklere şefkat istiyorum.
Uçaktan inen yabancıların harika bir Türkiye görmelerini ve hayran kalmalarını istiyorum.
Her yerde doğruluk, iyilik, güzellik görmek istiyorum.
Apartmanlarda, sokak ve caddelerde, meydanlarda kurtlar ve sırtlanlar değil, melekler görmek istiyorum.
Manken olmak için evinden kaçan 13 yaşındaki salak kızın 13 gün boyunca 13 pislik canavar tarafından tecavüze uğramasını istemiyorum.
Müslümanların zekatlarının, Kur'anda zikr edilen gerçek kişilere verilmesini, tüzel kişilere verilmemesini istiyorum.
Gıybet, tecessüs (başkalarının gizli günahlarını araştırıp onları yayma), nemime, yalan, nifak, iftira istemiyorum.
Haram rant yenilmesini istemiyorum.
Velhasıl Müslümanlık istiyorum, insanlık istiyorum; ilim, irfan, kültür, sanat, ahlak, fazilet, bilgelik, mürüvvet, fütüvvet, barış istiyorum.
*(İkinci yazı)
Sarkozy Türkiye'ye Niçin Düşman?
FRANSA'nın başkanı Sarkozy'nin Türkiye'ye niçin düşman olduğu sorusu dillerde dolaşıyor. Fransa ve siyaset uzmanı olmadığım için bu konuda kesin bir şey söylemem mümkün değildir. Sarkozy cenapları anne tarafından Yahudidir. Yahudi olmak için de zaten Yahudi bir anneden doğmuş olmak gerekir. Musevi şeriatına göre babası Yahudi, annesi gayr-i Yahudi bir kimse Yahudi sayılmaz.
Birkaç yıl önce okumuştum. Sarkozy'nun annesinin kökeni Selanik'e dayanıyormuş. Hem Yahudi, hem Sabatayist olabilir mi? Onu da araştırmış değilim.
İnternette İngilizce ve Fransızca Sarkozy Jew Juif kelimeleriyle ararsanız karşınıza milyonlarca veri çıkacaktır.
Paul-Eric Blanrue'nün "Sarkozy Israel et les Juifs" adlı kitabı Fransa'da basılamadı, Belçika'da yayınlandı ve dağıtım şirketi bu eseri Fransa'da dağıtmayı reddetti.
Fransa'da anayasa bütün hürriyetleri garanti altına almıştır ama orada Yahudilik aleyhinde yayın yapmak çok zordur. İsrail'i, Yahudileri haklı da olsa tenkit edenler hemen antisemit damgasını yerler ve Gayssot (Loi Gayssot) kanunuyla cezaya çarptırılırlar.
Siyonistler yirminci asırda bir tek İsrail devleti değil, birkaç Yahudi devleti kurmuşlardır. Akdeniz'in doğusunda iki devlet, batısında Fransa...
Fransa'da resmen 600 bin Yahudi vardır. Kriptolarla birlikte bu rakam 1,5 milyona çıkabilir. Mesela Sarkozy cenapları vaftiz olmuştur ama o "vaftizli Katolik bir Yahudidir".
Bizde de Müslüman görünen, öldüklerinde cenazeleri cami önündeki musalla taşına konan hayli "Müslüman Yahudi" vardır.
Ülkemizdeki resmi Musevi sayısı 16-20 bin arasındadır, Kripto Yahudi sayısı ise 1,5 milyon civarındadır. (Bakınız: Aksiyon dergisinin 23-29 Mayıs 1998 tarihli sayısındaki röportaj). Fransa'da sözde hürriyet, eşitlik, adalet kardeşlik vardır ama İslam'a, Müslümanlara sövmek, baskı yapmak serbesttir; Yahudiliği, İsrail'i tenkit etmek çok zordur, cezası vardır.
Sayın Sarkozy cenaplarının ana tarafından ailesi 1492'te İspanya'dan sürüldüğü zaman, Hıristiyan ülkeler ve devletler tarafından kabul edilmemişti, onlar da din ve kimlik hürriyeti diyarı Osmanlı mülkünün Selanik şehrine göç etmişlerdi. Bari bunu hatırlasın da Türkiye aleyhtarlığını biraz hafifletsin.