Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Beşşar kritik eşikte

Beşşar kritik eşikte

‘Direnişçi Suriye’ rejimi, tanklarını İsrail sınırlarına ve Golan’ı kurtarmak için göndereceği yerde, kendi iddiasıyla Dera’da Ümeriye Camii’nde Selefi Emirliği kurulmasını engellemek için harekete geçirdi.

Yani Suriye tankları cami kuşatmak ve Suriye halkını ezmek için var. Yoksa İsrail ile savaşmak için veya iddia ettikleri gibi Golan’ı kurtarmak için değil. İsrail Suriye’nin nükleer tesislerini bombaladı, Suriye ise hâlâ ret veya mukabele hakkını saklı tutuyor. Yine İsrail uçakları Beşşar Esad’ın başkanlık konutlarının üzerinden uçuyor ve Suriye hava sahasını ihlal ediyor, yine Beşşar ve rejimi cevap hakkını saklı tutuyor. Belki bu hakkını Lübnan üzerinden kullanıyor ve Lübnanlıların son damlasına kadar İsrail’le savaşıyor! Suriye İsrail yerine aksine Lübnan’da Lübnan halkının ve liderlerinin kanını döküyor. Sanıldığının aksine Lübnan’daki suikastların yüzde 90’ını Suriye işlemiştir. Eski başbakanlardan Reşit Kerami, Refik Hariri, eski cumhurbaşkanlarından Beşir Cemayel, Rena Muawwad, Lübnan eski müftülerinden Hasan Halit, Dürzi Lider Kemal Canbolat, hepsi Suriye’nin kara listesindeydi. Dolayısıyla Lübnan’daki bugünkü siyasetçi kuşağının neredeyse tamamı Suriye rejiminin öldürdüğü siyasetçilerin yetimleri. Suriye rejimi bu cinayetleri topluluklar arasına eşit bir biçimde işlemiştir! Yani katlettikleri ne tamamen Sünni, ne Hıristiyan, ne de Dürzidir. Her gruptan seçtiklerini gözünü kırpmadan öldürmüştür. Velit Canbolat ve Saad Hariri baba ve oğul Esat’ların yetim bıraktığı iki siyasetçidir. Lakin Beşşar Esat ve babasından intikal eden ve devreden Baas iktidarı dönüm noktasında ve kritik eşiktedir.
¥
Mart ayında gizlice Türkiye’ye gelen CIA Başkanı Leon Panetta Türk mevkidaşlarıyla birlikte Arap Baharını ve Suriye’deki gelişmeleri görüşüyor. Panetta’nın 5 gün süren Ankara ziyareti kamuoyundan sır gibi saklanıyor. Değerlendirmelerde Suriye’nin “kritik eşik”te olduğu tespiti yapılıyor. Suriye halk hareketinin Sünni bir kimliğe sahip olduğunun vurgulandığı toplantıda Beşşar Esad yönetimi ile Sünni muhalifler arasında bir dengenin kurulması gerektiği üzerinde duruluyor. Suriye’nin derin devletinin önemli unsurları olan “Nusayri” unsurların Beşşar Esad’ın kararlarında yönlendirici olduğu da belirtiliyor. Toplantıda Esad’ın acil adım atmaması halinde ülkenin ciddi bir iç kargaşaya sürükleneceği tespiti de yapılıyor. Türkiye tarafından Suriye’ye ilişkin “Gizli Kod” olarak tanımlanan ayrıntılar da ele alınıyor. “Gizli Kod”un Suriye’deki rejim değişikliğini ve Esad ailesinin can güvenliğinin sağlanmasını içerdiği belirtiliyor. Gerçekten de Beşşar rejimi kritik eşikte ve son kozlarını oynuyor. Bu bağlamda orduyu da devreye soktu. Bu çok tehlikeli bir oyun. Ve oyunun son perdesi. Yoğun bir şiddetle ve toptan bir askeri hareketle bastıramadığı göstericileri bu suretle bastırmaya çalışıyor. Bu göstericileri bastırmada son aşama. Rejim bunda muvaffak olursa rejim zayıflayarak içine kapanacak ve daha ziyade İran’a yaslanacaktır. Artık reform eşiği aşılmış durumda. Halk Beşşar ve onun eteklerine tutunan ve gerisindeki Nusayri yapılanmasının gitmesini istiyor. Bu yapılanmayı ülkeye hediye eden işgalci Fransa olmuştur.
¥
Mezhebi azınlıklar ülkeyi ordu ve Baas üzerinden ele geçirmiştir. Orduyu Nusayrilere açan ise işgalci Fransa olmuş ve sonunda ordu üzerinde tekel kurmuşlar ve çoğunluk mensuplarını süzgeç sistemiyle elemişlerdir. Keza Truva Atı mesabesinde gördükleri seküler parti olan Baas’a doluşmuşlar ve bu iki ayak üzerinden ülkenin kontrolünü ele geçirmişlerdir. Daha sonra bu temel daha da kuvvetlenerek ve çelikleşerek yoluna devam etmiş ve Suriye halkı nefes alamaz olmuş ve çoğunluk mensupları fırsat eşitliğinden mahrum bırakılmıştır.

Bundan dolayı gösterilerin sona ermesini örfi idaresinin kalkmasına bağlamak olayı tarihi ve sosyolojik boyutlarını anlamamak olur. Türkiye, Suriye rejimine düşük yoğunlukta nasihatlerine devam ediyor. Lakin Suriye’deki gelişmeler çoktan bu boyutu aşmış ve dolayısıyla gelişmelere göre yeni bir tavır alma zarureti doğmuştur. Türkiye söylemini ve tavrını gelişmelere ve aşamalara göre yenilemek durumundadır. Beşşar da diğer Arap zorbaları gibi gecikerek adım atmış ve attığı adımlar da cılız kalmıştır. Dolayısıyla Türkiye yanlışa düşmemeli ve iki tarafı da memnun etmeyen cılız yaklaşımlar veya nasihatler yerine doğru tarafta yerini almalıdır. Aksi takdirde, Beşşar rejimiyle birlikte kendisi de yıpranacak ve kamuoyu nezdindeki itibarını kaybedecektir. Suriye’de Mısır ve Tunus’daki gibi denge sağlayacak kurumlar yok. Dolayısıyla dengeyi dışarısı sağlayacaktır. Ve bu dengeyi Batılı ülkeler sağlayacağına Türkiye gibi ülkeler sağlamalı ve ön almalıdır. İslam dünyasında bu rolü oynayabilecek sayılı ülkelerden birisi Türkiye’dir. Türkiye tarih önünde kaçamayacağı bir görevle karşı karşıyadır. Suriye halkını korumaya matuf aktif politikalar izlemelidir. Yoksa zor zamanda kendisini kandırmış olur

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi